Yusuf ARİFOĞLU

Yusuf ARİFOĞLU

Şehid şahid olandır

Şehitler ayı olarak müsemma olan Şubat ayını hüzün ve umutla geride bırakırken güzel bir tevaffukla hem somut baharın müjdesi Mart ayına ve hem de manevi rahmet rüzgarlarının muştusu Recep ayına ‘merhaba!’ dedik! Ümmet, böylesi gün ve ayları asıl işlevine dönüştürmelidir. Bu gün ve aylar, asıl misyonuyla bilinir ve idrak edilirse başkalarının gündeminden kurtulur, kendi gündemimizi doğruluk, adalet, hikmet ve nice kazanımlarla doldurmuş oluruz.

Günler, haftalar ve aylar Allah’ındır. Nasıl ki birileri günlere, aylara ve haftalara anlamlar yükleyip onunla bizi meşgul etmek istiyor. Kapitalist zihniyet bunu kendi parasal çarklarını döndürmek için, kendi maddi menfaatlerini daha alabilir bir noktaya ulaştırmak için ne yapıyor. Birçok yönden cebimizden, ahlakımızdan ve değerlerimizden çalan ‘Anneler günü, sevgililer günü ve yılbaşı’ gibi uyduruk günleri bize sunuyor. Küfür bizi en hassas noktalardan vurmak için uğraşıyor. İslam’ın kuvveti onlar için en büyük bir korkudur. Onlar İslam’ın “İ”sine dahi tahammül etmezler. Onlar biliyor ki İslam’ın “İ”sinin olduğu yerde diğer harflerde kendiliğinden bina edilecek ve İslam onların karşısına, o şeytani beklentilerini şeytanın umutlarını hüsrana uğratacak bir kuvvet olarak, bir din olarak duracaktır. Bunun olmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Eğer onlar bizim günlerimize el atmışlarsa bizim de kendi günlerimizi Allah’ın razı olacağı şekilde değerlendirmemiz lazımdır.

Öyle olmalı ki bir ay gelince o ayı komple Muhammed Mustafa Aleyhisselatu vesselam kuşatmalıdır. O’nu konuşmalıyız, anlamalıyız ve O’nu yaşamalıyız.

Başka bir ay gelince, Hz. Adem'den başlayıp Hz. İsa'ya kadar ne kadar Peygamberlerimiz varsa tevhid önderleri varsa onları konuşacağız. Diğer bir ay gelince Hz. Asiye'den başlayıp Hz. Meryem'le, Hz. Hatice ile Hz. Fatıma ile Hz. Zeynep’le devam edip İslam’ın kadına vermiş olduğu misyonu konuşacağız. Bu aylara yüklenen misyonla diğer bir ay gelince Resullullah (s.a.v)'ın sahabelerinden konuşacağız. Hz. Ömer'den konuşacağız, Hz. Ali'den konuşacağız, Hz. Osman'dan konuşacağız, Hz. Ebubekir'den konuşacağız.

Yeni bir ay gelince tahkiki imanı bizden alıp bizi taklidi bir noktaya sevk eden geleneksellikten ve örf hastalığını içimize atan oyunlardan kurtulmak için kaybolmuş, bizden çalınan ve bize unutturulan değerlerimizden konuşacağız. Yani namazı, yani orucu, yani cihadı konuşacağız ve bizi biz yapan ve bizi Allah'a yaklaştıracak olan ne varsa onu konuşcağız. Kardeşliği, selamı, sadakayı konuşacağız.

Yepyeni bir ayla bir daha Muhammed aleyhisselamı konuşacağız ve öyle bir konuşacağız ki Musa (a.s)'ın dilindeki düğümü çözen Allah, bu kendi dinini konuşma aşkımızdan sevdamızdan dolayı bizim de dilimizdeki düğümü çözecek. Artık dilimizden çıkan kelimeler kulakları tırmalamaktan ziyade Allah’ın rızasıyla güzelleşmiş kelimeler, harfler hidayet vesilesi olacak. İşte biz bu günleri, bu ayları, bu anları bu zamanları bunun için konuşuyoruz.

Ve bu bağlamda Şubat ayında şehitliği, şahadeti, şahitliği konuştuk/konuşacağız.

‘Niçin Şubat ayı?’ Çünkü bu ay ‘şehadet ve şehid’ bağlamında ilahi lütuftur. Hepimiz Şubat’ın soğuğunu biliyoruz. Şubat, kışın en soğuk ve en sert ayıdır. Şubat, yeryüzünün birçok coğrafyasında şahadetin ve şehitliğin yoğunlaştığı aydır. Hama şehitlerini, El-Halil şehitlerini, iki hafta önce Mısır’da idam edilen 9 şehid kardeşimizi ve diğer şehitleri hatırlayalım. Çoğu şehadet şerbetini Şubat ayında içti.

Şehitliği konuşurken bir Hamza (r.a.), bir Amr Bin Cemûh (r.a.) ve bir Hz. Hüseyin gibi ve Rabbimizin katına şehit olmakla varan tüm yiğitler gibi şahadeti yürekten konuşabilmeliyiz. Şehit, ölümü öldüren ölümsüzlüğün tarifi ve Allah içindir.

Şehidin sevdası Allah’tır. O Allah’ın katına şehit olarak varsa da Resullullah (s.a.v)'in hadisinde belirttiği gibi tekrar dönüp Allah yolunda mücadele etmeyi isteyecek ve yine şehit olmayı isteyecek, yine dönmek isteyecek öylece devam edip gidecek. Geride kalan kardeşlerine eriştikleri nimetleri müjdelemek için ve o nimetlerin Allah yanında ne kadar fazla olduğunu bizlere kavratmak için Allah(c.c) şehitleri ölümsüz kılmıştır. Yani şehitler için ölüm yoktur. Yanlız şunu da bilmek lazımdır:

Söz, duruş ve ameliyle hakkın şahidi olmayan şehit olamaz! Şehid, şahid olandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.