Sevdalarına layık işler yapıyorlar

Sevdalarına layık işler yapıyorlar

Peygamber Sevdalıları Platformu'nun düzenlediği Siyer sınavında sorumlu tutulan kitabın yazarı M. Emin Yıldırım, bu sınavda kaybedenin olmadığını ve katılan 40 bin kişinin kazandığını ifade ederek, “Çünkü sınavda yarışmacıların sorulara verdikleri cevapla

Peygamber Sevdalıları Platformu'nun geçtiğimiz haftalarda düzenlediği Umre ödüllü Siyer sınavında sorumlu tutulan kitabın yazarı Siyer Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı Muhammed Emin Yıldırım ile yapılan siyer sınavı üzerine konuştuk.
Peygamber Sevdalıları Platformu'nun adına yakışır etkinliklere imza attığını belirten Yıldırım, “Peygamber Efendimizin sevgisini anlamak ve o sevgiyi toplumda yaygınlaştırmak elbette bu platformun en büyük vazifesidir. Bu platform da bunun hakkını veriyor. Gerek Kutlu Doğum etkinlikleri düzenleyerek gerekse de yıllardır devam eden siyer sınavları gerçekleştirerek bunu yerine getiriyor. Hamd olsun iki yıldır bizim kitaplarımız da bunun bir parçası oluyor. Bundan çok mutlu oluyorum” dedi.
Son dönemlerde bazı ilahiyatçıların Peygambersiz bir din oluşturmaya çalıştığını ve bunun İslam dinine büyük zararları olduğunun altını çizen Yıldırım, “İslam düşmanları şunu çok iyi biliyor ki Peygambersiz bir din ayakları kesilmiş bir dindir. Peygambersiz bir din ameli iptal eden bir dindir. Sadece teoriye indirgediğiniz zaman, işin hayata nasıl intikal ettiğine dair bir örneklik olmadığı zaman birileri çıkar bana göre böyle ötekisi de bana göre şöyle diyecek, elli tane farklı din algısı oluşacak. Ama bunun bana göresi olamaz. Bu Allah'ın kitabına göre olur. Peygamber (S.A.V) sünnetine göre olur” ifadelerini kullandı.

PEYGAMBERİ TANIMAK VE SEVMEK PLATFORMUN TEMEL AMACIDIR

Peygamber Sevdalıları Platformu'nun yaptığı Umre ödüllü Siyer sınavında görev alanlara teşekkür ederek konuşmasına başlayan Siyer Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı Muhammed Emin Yıldırım, “Gerçekten Peygamber Sevdalıları Platformu, sevdalarına layık işler yapıyorlar. Peygamber Efendimizin sevgisini anlamak ve o sevgiyi toplumda yaygınlaştırmak elbette bu platformun en büyük vazifesidir. Bu platform da bunun hakkını veriyor. Gerek Kutlu Doğum etkinlikleri düzenleyerek gerekse de yıllardır devam eden siyer sınavları gerçekleştirerek bunu yerine getiriyor. Hamd olsun iki yıldır bizim kitaplarımız da bunun bir parçası oluyor. Bundan çok mutlu oluyorum. En azından o sevdaya biraz katkı sağlayabilirsek yarın Peygamber Efendimizin huzurunda yüz yüze geldiğimizde amellerimiz yeterli olmasa da inşallah şahitlik edecektir. Bu umudumuzu her daim yüreğimizde taşıyoruz. Rabbim bizi bir an bile bundan geri koymasın” dedi.

ONUN ADINA YAPTIĞIMIZ ETKİNLİKLERDE MİLYONALAR  MEYDANLARA SIĞMIYOR

Yaklaşık 40 bin kişinin katılımı ile yapılan siyer sınavını kendisinin de bizzat takip ettiğini belirten Yıldırım, “Köylerden ilçelere bu sınava katılmak için yola çıkanlara şahit olduk. Başlarımızın tacı olan bazı engelli kardeşlerimiz de gayret edip katılım göstermişler. Gerek merkezlerde gerek taşralarda güzel bir coşku oluştu. Şahsım adına ziyadesiyle memnun oldum. Peygamber (S.A.V) adına yapılan bir işin bereketini de görmüş olduk. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimizin adı her türlü bereketi içinde barındırıyor. Onun adına bir şey yaptığınız zaman görüyoruz ki meydanlara milyonlar sığmıyor. Siyer Araştırmaları Merkezi, geçen yıl Peygamber Efendimiz adına kısa bir film yarışması yaptı. Bazı sinema yapımcıları ve eleştirmenleri buna olan ilgiyi hayretle karşıladıklarını ifade ettiler. Kendileri ‘Biz bu kadar yılardır sinema ile uğraşıyoruz kısa sürede bu kadar ilgi olmuyor' dediler. Onlara da söyledim. Bunu yapan Siyer Araştırmalar Merkezi ya da Peygamber Sevdalıları değil Bu ilgiyi çeken bizzat Peygamber Efendimizin kendisidir. Kim Onu anarsa, Onu hayatında tatbik ederse Allah onun çalışmalarına bereket katar. Böyle bir hayra vesile oldukları için bütün kardeşlerimi kutluyorum” ifadelerini kullandı.

BU YARIŞMANIN KAYBEDENİ YOKTUR!

Bu yarışmanın kaybedeninin olmadığının altını çizen Yıldırım, “Katılım gösteren 40 bin kardeşimin de kazandığına inanıyorum. Çünkü sınavda sorulara verdikleri cevaplar sadece bir sınava verdikleri bir cevap değil, yolumuzun rehberi olan Peygamberimizi tanıyacaklarına katkıları olacağına inanıyorum. Emeği geçen bütün kardeşlerime dua ediyorum” şeklinde konuştu.

TÜM DERTLERİN DERMANI SİYERDE MEVCUTTUR

Siyerin topluma ulaşmasında daha çok çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, “Çünkü Peygamber Efendimizin yaşadığı hayat sıradan bir hayat değildir. Örneğin Siyeri çeşitli şekillerde tanımlayabiliriz. Kitaplarda bununla ilgili birçok bilgi vardır. Siyer sadece bir beşerin hayatı değil, bütün bir beşeriyetin hayatıdır. Peygamber (S.A.V) hayatını okumak ya da hayatı üzerinde araştırma yapmak ki buna da siyer diyoruz. Siyerin içine girdiğimiz zaman insanlığın bütün dertlerine derman olabilecek, çözüm olabilecek, yol gösterebilecek bir ecza dolabından ve bir manzumeden birikimden söz etmiş oluyoruz. Böyle olduğu zaman yapılacak çok iş vardır. Yarışma sadece bunun bir boyutudur. İl merkezlerinden tutun köylere ve evlerimizde Hz. Peygamberin sevgisini aşılayacak, o sevgiyi yüreklere işlemek, hayatımızda tatbik etme noktasında bazı vesileleri zorlamak lazım. Bu nasıl gündem edilecekse bunu çok ciddi bir şekilde düşünmek gerekiyor. Belli bir zaman dilimine sıkıştırmayıp, senenin bütün bir bölümünü kapsayacak şekilde onunla münasebetlerimizi artıracak yol ve yöntemleri kullanarak çalışmalar yapabiliriz. Çünkü Peygamberimizi (S.A.V) tanıdıkça onun yolunda yürüme adına bir gayret içinde olacağız. Ve onun izlerini takip ederek yürüdüğümüz zaman da hayatımız da, ahiretimiz de berekete mazhar olacaktır inşaallah” diyerek niyazda bulundu.

PEYGAMBERSİZ BİR DİN   AYAKLARI KESİLMİŞ BİR DİNDİR

İslam'ın temel esaslarından olan Sünnet, Hadis, İcma'nın bazı kesimler tarafından yok sayıldığını, çarpıtıldığını ve bunu yaparak İslam dininde karışıklıklara sebep olduklarını ifade eden Yıldırım, “Bunu aslında müsteşrikler, oryantalistler öteden beri yapıyorlar. Maalesef yapmaya da devam ediyorlar. Şimdilerde de ne yazık ki adı Muhammed olan, Mustafa olan, Ahmed olan bizim ismimizi taşıyan insanlara yaptırıyorlar. Bakıyorsunuz kalkıyorlar Efendimizin dindeki değeri, 14 asırdır İslam geleneğinin hafızasına yerleşmişken ve selim bir şekilde dururken buna gölge düşürecek, şüphe uyandıracak şeyler söyleniyor. ‘Sünnette ihtiyacımız yok, Siyere ihtiyacımız yok. Sadece Kur'an' olsa bize yeter' gibi böyle masumane gözüken ama aslında Kur'an'ı da devre dışı bırakmaya yönelik çabalara girişiliyor. Çünkü İslam düşmanları şunu çok iyi biliyor ki Peygambersiz bir din ayakları kesilmiş bir dindir. Peygambersiz bir din ameli iptal eden bir dindir. Sadece teoriye indirgediğiniz zaman, işin hayata nasıl intikal ettiğine dair bir örneklik olmadığı zaman birileri çıkar bana göre böyle ötekisi de bana göre şöyle diyecek, elli tane farklı din algısı oluşacak. Ama bunun bana göresi olamaz. Bu Allah'ın kitabına göre olur. Peygamber (S.A.V) sünnetine göre olur” dedi.

KUR'AN KAYNAKTIR, SÜNNET İSE O KAYNAKTAN FIŞKIRIP BUGÜNLERE KADAR GELEN IRMAKTIR

Mealler üzerinden ve Sünnet'i almadan oluşturacağımız bir dinin İslam olmayacağının altını çizen Yıldırım, “Bugün biz Kur'an'ı Kerim meallerini açıp mealler üzerinden bir din oluşturmaya çalışırsak, bu defa kendi kafamıza göre, kendi yetersiz bilgimize göre bir şey oluşturmuş oluruz. Ve bu oluşturduğumuz da Allah'ın dini olmaz. Allah'ın dini Kur'an'da aslı olan, sünnete ise usulü olan dindir. Çünkü Kur'an asıl sünnet ise usuldür. Kur'an mastardır, kaynaktır. Sünnet ise o kaynaktan fışkırıp bugünlere kadar gelen ırmaktır. Biz o ırmaktan içtiğimiz oranda susuzluğumuzu giderebiliriz. Yoksa Allah muhafaza kendi kuruntularımızı din haline getirebiliriz” şeklinde konuştu.

KUR'AN, PEYGAMBER'İ (S.A.V) HAYATIN HER ANININ VE ALANIN REHBERİ OLARAK TANITIYOR

Birilerinin kasıtlı olarak, bilinçli bir şekilde, programlı olarak sünnetsiz bir din algısı oluşturmaya çalıştıklarını vurgulayan Yıldırım, “Bu bağımsız ferdi bir şey değil, bir projenin ürünüdür. Adeta şöyle deniliyor:  ‘Peygamberi (S.A.V) susturalım. Onun yerine biz konuşalım.' Böyle bir gayretleri var. Çünkü Peygamber (S.A.V) konuştuğu sürece bana, ona söz düşmeyecek. Kur'an, Peygamber'i (S.A.V) hayatın her anının ve alanın rehberi olarak tanıtıyor. Her alanda söz söylemiş, hiçbir alan yok ki Peygamberin (S.A.V) örnekliği olmasın. Sıradan insanın yaptığı işlerden tutun devlet başkanına yani hayatın her alanına söz söylemiştir. Örneklik adına, model adına yaşam biçimi sunmuş böyle bir hayat ortada iken siz o hayatı öğrenip hayatlarınıza taşımak dururken, rivayetlere şüphe düşürmek ‘Şu hadis zayıf bunu atalım, Allah'ın kitabına sarılalım” böyle bir şey yok.

Böyle bir şeye hakkımız da yok. Allah'ın Resulü Efendimiz (S.A.V) son veda hutbesinde farklı farklı yerlerde defalarca ‘Ben size iki şey bıraktım. Bu iki şeye sarılarsanız dalalete sapmazsınız, doğru yolda yürürsünüz' diye buyuruyor. Bunlardan biri Allah'ın kitabı diğeri ise Peygamberin sünnetidir. İşte sünnet dediğimiz Kur'an'ın beyanı, Siyer dediğimiz şey ise Sünnetin beyanıdır. Bu ikisi birbirinin ayrılmaz parçalardır. Siyer dediğimiz Hz. Peygamber'in (S.A.V) yaşadığı hayat; o hayatın içerisinde Kur'an var, o hayatın içerisinde Sünnet var, Fıkıh var, Akaid var… Tamamının zeminidir Siyer. Dolayısıyla birbirinden ayrılmaz. Bunlar Müminlerin hayatında olması gereken esaslar, öğrenip, yaşayıp yaşatma noktasında da gayret içerisinde olması gereken temel esaslardır” şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.