Sigara Sarı Nokta hastalığını tetikliyor

Sigara Sarı Nokta hastalığını tetikliyor

Sigaranın zararlarına dikkat çeken uzmanlar, sigaranın halk arasında sarı nokta olarak bilinen makula dejenerasyonu hastalığını tetiklediği uyarısında bulundu.

Sigaranın zararları hakkında bilgi veren Dünyagöz Altunizade’den Prof. Dr. Hamdi Er, sigara tüketiminin sarı nokta hastalığının gelişimi ve ilerlemesini tetiklediğini belirtti. 50 yaşından sonra ortaya çıkan sarı nokta hastalığının oluşumunda sigara kullanımının ciddi bir risk oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Er, genetik miras ve genleri kompleman faktörü içeren kişilerin sigara kullanmaması gerektiğini belirterek, sigaranın sarı nokta hastalığı riskini 2-4 kat artırdığını söyledi.

 

Sigara retinayı koruyan antioksidanları azaltıyor

Son yıllarda sarı nokta hastalığının görülme sıklığında artış olduğunu belirten Er, “Her sene sarı nokta hasta sayısının ciddi anlamda arttığını görüyoruz. Cisimleri, çizgileri eğri ve kırık görme, görme kalitesinde bozulma ve renk görmede bozukluk gibi etkileri olan bu hastalık, ilerleyen aşamalarda görme kaybına da neden olabiliyor.” dedi.

 

Sarı nokta hastalığında sigara kullanımının büyük bir etken olduğunu belirten Er, sigaranın retinayı koruyan önemli bir antioksidan olan luteinin emilimini azalttığını, sigara kullanımında hatta sigara içilen ortamlarda bile bulunmanın lutein düzeyini düşürdüğünü böylelikle hastalığın riskinin arttığının altını çizdi.

 

Sigarayı bırakmak hastalık riskini azaltıyor

Sigarayı bırakmanın sarı nokta hastalığına yakalanma riskini önemli ölçüde azalttığını belirten Prof. Dr. Hamdi Er, sigarayı bırakan kişilerin belli bir süre sonra sigara kullanmayanlarla aynı düzeye geldiğini ve hastalığın gelişme riskini azalttığını ifade etti.

 

İki tip sarı nokta hastalığı bulunuyor

Sarı nokta hastalığının yaşam kalitesini düşürerek kişiyi sosyal yaşantıdan uzaklaştırabileceğini belirten Er, hastalığın kuru ve yaş olmak üzere iki tipi olduğunu söyledi. Hastaların yüzde 10’unu oluşturan yaş tipinin görme kaybının yüzde 90’ına neden olduğunu belirten Er, hastalığın daha yavaş ilerleyen kuru tipinin henüz bilinen tam bir tedavisi olmadığını söylerken, vitamin, mineral, lutelin, balık yağı ve antioksidanların hastalığın ilerlemesini azaltma da ciddi etkileri olduğunun altını çizdi.

 

Hastalığının yaş tipinde ise göz içine yapılan enjeksiyon tedavilerinin uygulandığını ve yakın takibinin önemine değinen Er, “Yeni damar oluşumunu tetikleyen nedenleri uzun süre baskılamak için ayda bir enjeksiyonu tekrarlamak gerekiyor. Hastalığın nüks etme riski olduğu için yakın takip oldukça önemli." dedi.

 

Sınırlı vakalarda fotodinamik tedavi yöntemine de başvurduklarını belirten Prof. Dr. Er, fotodinamik tedavinin ilaçla birlikte yapılan bir lazer tedavisi olduğunu ve amacın hastalık nedeniyle yeni oluşan damarları tıkamak olduğunu sözlerine ekliyor.  (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.