Sonuçlara Saygı

Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Robert Palladino, Türkiye'deki yerel seçimlerle ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söylemiş: “Özgür ve adil seçim demokrasinin önemli parçası. Buna meşru sonuçların kabul edilmesi de dahil.”

“Amerika bu tür açıklamaları her zaman yapıyor” diyebilirsiniz ve elbette haklısınız.

Ama bu dönemde yapılması beraberinde bir çelişkiyi de getiriyor.

Nasıl mı?

Kasım 2016’da Amerikan seçimleri yapıldı ve Hillary Clinton karşısında Donald Trump yarışı önde bitirdi.

Trump, Amerikan başkanı oldu; ama üç yıldır tartışmalar devam ediyor.

Trump, toplamda 220 bin daha az oy almasına rağmen seçim sisteminin özelliğinden dolayı seçimi kazandı; ama seçime şaibe karıştığı, Rusya’nın müdahil olduğu iddiaları sürekli dillendirildi.

Üç yıldır soruşturmalar sürüyordu.

Hatta davada bir de itirafçı çıktı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn, Rusya ile bağlantıları olduğu konusunda FBI’a yalan söylediğini itiraf etti.

Ama Amerika’da her sıkıntılı durumda olduğu gibi bu meselede de devreye sihirli sözcük olan “Ulusal güvenlik” girdi ve başsavcı dosyayı kapatmak zorunda kaldı.

Yani…

Yani “şaibeli bir seçimle başa gelen “şaibeli başkana” bağlı Amerikan Dışişleri bakanlığı, dışarıyla uğraşacağına, yolsuzluktan dolayı cezaevine girmesi muhtemel olan Netanyahu’ya seçim kazandırmak için “Golan” hamlelerine girişeceğine kendi seçimlerine baksın” diyoruz.

Haksız mıyız?

KİMİNE SEVDANIN YOLLARI KİMİNE KURŞUNLAR

Sosyal medyada HDP propagandası yapan bir isim var ki, burada ismini anmaya değmez.

Yerel seçimler sonrası şöyle bir cümle paylaşmış.

“HDP size İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya'yı kaybettirdi ya, bu da size dert olsun!”

Evet, daha seçim öncesinde Sezai Temelli’nin, Pervin Buldan’ın, Cemil Bayık’ın açıklamalarından yola çıkarak HDP’nin CHP ve İyi Parti’ye destek vereceğini biliyorduk.

Aşırı sağcı İyi Parti ve Kürtlere yönelik inkâr ve asimilasyon politikasının başlatıcısı olan CHP…

Ama burada facianın boyutlarını artıran bir durum var.

PKK’nin yalan haber yayma uzmanı olan bu “sosyal medya fenomeni” paylaştığı cümlede bir şeyler hatırlatmak istiyor.

İsterseniz biz biraz daha açarak söyleyelim.

15 Kasım 1937 tarihinde Elazığ Buğday Meydanı'nda idamlar gerçekleştirildi.

İdam edilenlerden biri Dersim’in önde gelen isimlerinden Seyyit Rıza idi.

Çok bilinen ve ifade edilen bir bilgiye göre idam edilmeden önce Seyyit Rıza şunları söylemiştir:

 "Ben sizin hilelerinizi anlayamadım, onlarla baş edemedim, bu yüzden görüşmek için geldim. Ölüme gidiyorum. Bu bana dert olsun, ama ben de size boyun eğmedim, bu da size dert olsun"

Şimdi paylaşılan cümleye bir daha bakın.

“HDP size İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya'yı kaybettirdi ya, bu da size dert olsun!”

Tamam, Ak Parti’ye kaybettirdi de kime kazandırdı?

Beş ili de CHP kazanmış!

İmamoğlu ilk iş olarak Anıtkabir ziyaretinde bulunmuş.

Peki ya süreç…

PKK ve HDP’ye yönelik operasyonlar devam edecek, CHP de belediyelerde keyif sürecek.

Hatta…

Hatta bir süredir “devletten uzak kalmış” olan CHP, yeniden “devlet elbisesini” giymeye başladığında eline sopa da alıp PKK’ye sallayabilir.

Bu arada devletle “al gülüm ver gülüm” dönemi de başlayabilir.

Yani…

Yani aynen şarkıda olduğu gibi:

“Sana sevdanın yolları, bana kurşunlar…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.