Şu saçmalığa bakın!

Müslümanların bu kadar problem ve sorunları varken şimdi Müslümanların kafalarını kurcalayacak, onları şüphe ve entrikaların içerisine çekecek başka bir projeye imza atılıyor. Geçmişte de -hak ve batıl ayan beyan ortadayken- Hıristiyan ve Yahudilerle dost olunabileceği antrenmanları yapıldı, ancak bu proje tam tutmayınca bu sefer başka bir yola başvuruluyor, hem de en sinsicesinden. İşin ilginç tarafı, cami ehlinin buna tepki göstermemesi. Şimdi cami yolunu tutan dedelerimizin, gençlerimizin camiye gidişlerine şahadet ediliyorken proje hayata geçirildiğinde artık o yola koyulanların camiye mi başka yere mi gittiklerine tam şahadet edemeyeceğimiz bir durumla karşı karşıya kalabiliriz.

Neymiş efendim, cami ve cemevini aynı yere inşa edip insanların diyaloglarını sağlayacaklarmış. Kimler arasında bu diyaloğu sağlayacaklar!! Kendilerini Müslüman diye ifade eden iki topluluk arasında. Burada durun işte! Müslüman iki gurup arasında diyaloğu niye Müslümanların mekânı camide sağlamıyormuşuz da başka toplanma yerlerine ihtiyaç duyuyorsunuz.

Bir kere burayı netleştirmemiz lazım. Müslümanların ibadet ve toplanma mekânı camilerdir. Resulullah, hicreti esnasında kısa bir süreliğine kaldığı yer olan Kuba’ya mescit inşa etmiştir. Medine’ye vardıklarında orada da ilk işleri mescit inşa etmek olmuştur. Altını çizerek söylüyorum: Hz. Ali, mescit yolunda veya mescitte uyuyanları “Namaz, namaz” diye uyandırmaya çalışırken şehid edilmiştir. Cennetle müjdelenen bu büyük İslam halifesinin şehadeti bize ne kadar şey anlatıyor, görüyor musunuz?! Adeta son nefesinde bile “ibadet mekânımız mescid, ibadetimiz namazdır” diyor. Hem de “uyuyanları uyandırmak” için “namaz namaz!” diye seslenirken kendini bilmezler tarafından “hüküm ancak Allah’ındır!” sesleriyle şehid ediliyor. Onun dışında başka birileri “benim ibadet mekânım cami değil cemevidir” diyorsa kusuruma bakmayın, ağır konuşacağım: O zaman dinlerini açıklasınlar! Çünkü Peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV)’in de, Hulafa-i Raşidin Hz. Ebu Bekir’in de, Hz. Ömer’in de, Hz. Osman’ın da, Hz. Ali’nin de ibadet yeri camilerdi, mescidlerdi. Ve o yerlerde yine biz Müslümanların yüce Kitabına göre sadece ibadet edilir. Başka ritüellerle sapıtmanın bir manası yoktur. “Mescitler şüphesiz Allah’ındır. Öyleyse oralarda Allah’a yalvarırken başkasını katmayın.” (Cin: 18) Bu ayet ne kadar manidar değil mi?
Camiler Allah’ın evleridir ve oralarda başka şekillerde şirki içinde barındıracak, harama götürecek ritüellere ve saçmalıklara yer verilemez.

Bunları başkalarının anlayış ve inanışlarına karşıyım diye söylemiyorum -ki Yüce Allah’ın bizim için uygun gördüğü şiarlar ve dinin dışında başka nesne ve ideolojiye karşı olmak Müslüman olmamızın gereğidir- ancak burada şunu demek istiyorum: Başkaları cemevini kendilerine her herhangi bir şekilde ibadet yeri sayıyorsa eğer, bırakın bulundukları yerde kalsınlar, onu ibadet yeri diye bilsinler! Öyle cemevini getirip göstere göstere caminin gözüne, bahçesine, haremine sokmanın bir manası yoktur. O zaman havra ve kiliseleri de getirip caminin haremine sokalım, olacak şey mi bu yahu?!
Bu projeyi hayata geçirmeye çalışanlara “düşün artık Müslümanların yakasından” diyorum. Sizin başka işiniz mi yok? Bu kadar zulmün ve ilhadın kol gezdiği hengâmede insanlara İslam’ı götürüp olduğu gibi anlatmak varken başkalarını memnun etmek adına “Ne olur! Aramızda şunun şurasında ne fark var ki? Hepimiz biriz” demenin manası yok, yok! Hepimiz bir olsaydık. Camilerimiz kan gölüne çevrilmezdi. İbadetgâhlarımız, mukaddesatımız ve yüce kitabımız o bâtıl yanlıları tarafından her gün saldırıya uğramazdı. “Camilerimizi bu şekil koruyamıyoruz” diyerekten bâtılı hakka karıştırmanın âlemi yok. Takva üzere inşa edilmeyen ve cami diye adlandırılan yerlerden hayır gelmez. “Vela telbis’ul hakke bil batili.” Hakka batılı giydirerek batılın yanlılarına hoş ve güzel görünmeye çalışmayın, diyor yüce Allah.

Geçenlerde bir vakfın başkanı ekranlarda “Sünni kardeşlerimiz cami denen mekânda Tanrı’ya namaz kılmak suretiyle kendilerini ifade ediyorlarsa ve başka diğer vatandaşlar da gidip bir mekânda saz eşliğinde kadınlı erkekli Kur’an okumak istiyorlarsa bu iyi bir şey vs.” manasında bir şeyler saçmalıyordu. Biri Tanrı’ya namaz kılacakmış…. Öbürleri de kızlı-erkekli saz eşliğinde Kur’an okuyacaklarmış… İslam’ın kalesinde böyle bir gedik açmaya kimsenin gücünün yetmeyeceği deklere edilmelidir. Amaç kaynaştırmak ve fitneyi önlemekmiş… Bu, olsa olsa fitne ve fesadın ta kendisi olur.

“Müşriklerin, kendi inkârlarına kendileri şahit olup dururlarken Allah’ın Mescitlerini imar etmeleri mümkün değildir. Onların bütün yaptıkları boşunadır. Ve onlar ateş içinde ebedi olarak kalıcıdırlar.” “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır.” (Tevbe: 17-18)

Evet, bu ayetler üzerine daha başka söze ne hacet!

Selam ve dua ile…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.