Suriye’den Önce Hedefte Hangi Ülkeler Vardı, Sonrasında Hangi Ülkeler Ol

Çatışma, savaş ve karışıklıkları ile oldukça sıcak olan bölge, Suriye’ye ABD’nin başını çektiği bir Batı müdahalesi ile daha da ısınacağa benziyor. Gözlerin kilitlendiği ABD senetosu, Suriye’ye müdahaleye onay verdi. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin senatodan onay almak için ısrarla vurguladığı şey, israil’in çıkarları ve güvenliği meselesi oldu. Yani Suriye’ye müdahale edecek olan ABD, bunu orada kimyasal silah kullanma ile gerekçelendirse de israil’in güvenliğini esas alıyor ve bu amaçla müdahalede bulunacak.

Müdahalenin sınırlı olacağı dile getiriliyor. Prensip olarak emperyalist ve siyonist bir müdahaleye karşı olmakla birlikte, olması halinde de sınırlı kalmasını ümit ederim. Ancak görünen o ki müdahale pek sınırlı kalmayacağı gibi, Suriye’deki savaş sınırılarında da kalmayacak. Esed’in tehditleri, kukla dikatatörlerin adetleri olduğu üzre kof tehditler değilse –ki ben öyle olduğunu düşünüyorum- müdahale, savaşı Suriye sınırları dışına çıkarma tehlikesi de barındırıyor.

Sadece Esed’in tehditleri ve saldrıları mı bu savaşın alanını genişletir? Esed etkisizleştirilirse –ki şu aşamada ABD’nin öyle bir amacı da yok. Çünkü Esed ile birlikte Suriye’nin mevcut hali, onların çıkar ve hedeflerine daha uygun- savaş bitecek veya savaş Suriye ile sınırlı mı kalacak?

ABD ve israil bu savaşı hiçbir zaman bitirmek istemeyeceklerdir. Hayallerini kurdukları bir savaşı bitirmeyi beklemek, israil’in gelecek planlarını ve Amerika’nın bölgesel projelerini bitirmek, rafa kaldırmak demektir. ABD ve israil’in uygulanması için milyar dolarlar harcamayı göze aldıkları plan ve projeleri, Suriye üzerinden masrafsız hatta kazançlı bir şekilde hayat buldu. Savaşı bitirmek suretiyle hayatlarının fırsatını hiç tepmek isterler mi?

Bence çok daha derin planlarla ABD ve israil, Suriye’deki savaşı bitirmekten ziyade Suriye savaşı üzerinden plan ve projelerini bitirmek isteyecekler. Türkiye ve İran’ı daha fazla işin içine sokup karşı karşıya getirmenin, israil karşıtı direniş gruplarını zayıflatmanın ve birbirlerine kırdırmanın, devrim yapmış ülkelere Suriye gölgesinde darbe yapmanın ve olmazsa iç çatışmalar çıkartmanın hesaplarını yapacaklar.

ABD ve israil’in hedefinde, biri kısa vadede ve açıktan diğeri uzun vadede ve örtük olarak iki devlet var: İran ve Türkiye. Türkiye’nin ABD ile müttefikliği, arızi ve karşılıklı çıkarlar üzerinedir. Mısır ile birlikte herkes asli yüzünü gösterdi. Suriye üzerinden Türkiye ve İran karşıtlığını, ABD ve israil kaşımak isteyecektir. Bunu hem dışarıda hem de içeride yapacaktır. Bunun için konjoktör gereği kızağa çektiği kartlarını tekrar devreye sokacaktır.

İçerideki bu kartları, jokerler PKK ve PJAK olmak üzere diğer muhalif gruplardır. Türkiye’nin Irak Bölgesel Kürt Yönetimini tanıma ve bölgesel müttefikliği karşılığında ABD’nin barış masasına oturmasına rıza gösterdiği PKK’yi, şimdi daha büyük amaçları için tekrar devreye sokabilir. Nihai hedefte İran ve Türkiye varsa –İran’ın ülke olarak hedefte olduğu tartışılmaz, Türkiye’nin ise iktidar olarak hedefte olduğunu da Gezi provaları gösterdi- ABD ve israil’in içerden kullanacağı en önemli kart, PKK ve PJAK’tır. Bu yeni bir şey değil, belki malumun ilamı.

Bunu Amerikalılar da söylüyor. Amerikalı ünlü gazeteci Seymour Hersh –ki kendisi Vietnam katliamı ve Ebu Gureyb işkencelerini deşifre eden kimsedir- 2007’de verdiği bir ropörtajda “Amerika ve israil’in İran’ı istikrarsızlaştırmak için PKK ve onun İran’daki uzantısı PJAK’ı uzun yıllar desteklediklerini” söylemişti. Sadece İran’a değil, Türkiye’ye karşı da yıllarca PKK’ye destek verdi ABD ve israil.

Tabi burada şunu gözden kaçırmamak lazım: PKK İran’dan ziyade niye Türkiye’de daha etkili oldu ve Türkiye’ye darbesi daha ağır oldu? Bunun cevabı da Türkiye içinde olsa gerek. PKK, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ve derin devlet tarafından destek gördü. Türk ordusu içinden ve derin devlet tarafından desteklenen bir PKK, niçin daha etkili olmasın? Bir de buna Türk ordu ve emniyet birimlerinin MOSSAD ve CIA ile işbirliklerini ekleyin.

İran’da ise böyle bir şey olmadığı için PJAK’ın İran’daki etkisi daha zayıf kaldı.

Yine söylüyoruz -ve bu söylediğimiz yeni değil baştan beri söylüyoruz- Suriye başta olmak üzere bölgesel tüm sorunların çözümü için İran ve Türkiye işbirliğine gitmelidirler. Ama bu işbirliğine gitmek için önce zulmü terk etmeliler. Başta Kürtler olmak üzere zulmettikleri herkese haklarını iade etmeliler.

Küçük büyük tüm zalimlerin kahrolması duası ile...


 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.