Suriyeli ailenin dramı yürekleri dağlıyor

Suriyeli ailenin dramı yürekleri dağlıyor

Suriye’de yaşanan iç savaşta kocasıyla beraber 8 yakınını kaybedip geride kalan çocuklarıyla İstanbul’a yerleşen Suriyeli ailenin hikâyesi yürekleri dağlıyor.

Suriye’de süren iç savaşta kocasıyla beraber 8 yakınını kaybedip yetimleriyle her şeyini geride bırakıp gelerek İstanbul’a yerleşen Suriyeli Sara Alva’nın hikâyesi dinleyenleri hüzne boğuyor. Dört çocuğu Ürdün’e giden ve diğer dört çocuğu da yanında olan Sara Alva, yaşadığı her türlü zorluğa rağmen şükrediyor ve kendisine uzanacak yardım elini bekliyor.

Suriye’de Beşer Esad’ın uçakları tarafından Varil bombası atılması sonucunda kocası başta olmak üzere ailesinden 8 kişiyi kaybettiğini ifade eden Sara Alva, “Şu anda toplamda 8 yetime bakıyorum. En büyük oğlum Muhammed İsa, bombalama sonucunda şarapnel parçasının isabet etmesi sonucunda felç geçirdi. Daha önce bize bakacak durumdayken şu anda tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu. Oğlumun düzenli olarak ağır fizik tedavisi görmesi gerekiyor. Aksi halde ömür boyu felç kalma riski vardır. Genelde hastanelere gittiğimizde bize hakaret ediyorlar, hatta bazen küfür bile ediyorlar. Oğlum Muhammed 24 yaşında sağlıklı olduğu zamanlarda ailemize reislik edip bakıyordu. Felç geçirdikten sonra durumumuz çok kötü oldu.” dedi.

Maaşım kiraya ve masraflara yetmiyor

Evde çalışacak kimse olmadığı için çalışmak zorunda kaldığını ifade eden Alva, “Çoğu zaman iş aramaya gittiğimde bazı iş yeri sahipleri bana ahlaksız tekliflerde bulunuyorlar. Benim istediğim sadece bir iş, ailemi geçindirmek için iş istiyordum. Sonunda bir lokantada iş bulabildim. Çalıştığım yerde bulaşık, temizlik ve yemek yapıyorum. Bunun karşılığında çok az ücret alıyorum. Bu da oturduğum evin kirasını ve diğer ihtiyaçlarını karşılamıyor. İşe giderken aklım hep evde, geride sandalyede bıraktığım oğlum ve kızlarımda kalıyor. Özellikle oğlum Muhammed tedavi edilip sağlığına kavuşursa geçimimiz daha rahat olur.” şeklinde konuştu.

Beni en çok üzen fakirlik ve yoksulluk değil, insanların bize kötü gözle bakmasıdır

Suriye’de savaştan önce çok varlıklı bir aile olduklarını söyleyen Alva, “Mal varlığımız Suriye’de kısmen hala duruyor. Evlerimizin, dükkânlarımızın bir kısmı bombalar altında yok olurken bir kısmı da hala duruyor. Beni en çok üzen fakirlik ve yoksulluk değil, insanların bize kötü gözle bakmasıdır. Bazen ev sahibi, bazen de bazı komşulardan öyle kötü sözler duyuyorum ki oturup ağlıyorum. En büyük kızımı korkudan dışarı çıkaramıyorum. Bir defasında dışarı çıktığında Suriyeli olduğunu öğrendiklerinde kızıma kötü laflar söylemişler. Kızım o gün eve gelip çok ağladı ve ‘bundan sonra dışarı çıkmayacağım anne’ dedi. Biz kimseye bir kötülük etmedik, ülkemizde savaş var ve biz de burada mecburi olarak kalıyoruz. Savaş bitince de ülkemize, evimize, yuvamıza dönmek istiyoruz.” diye konuştu.

En büyük isteğim bütün ailemle bir araya gelip yaşamaktır

Dört çocuğunun yanında olduğunu ama diğer dört çocuğunun da Ürdün’de olduğunu ifade eden Alva, “Beni ve çocuklarımı üzen bir diğer durum ise, Ürdün’de bulunan diğer 4 çocuğumun durumudur. Bir yandan buradaki sıkıntılarla mücadele ederken bir yandan da Ürdün’de bulunan diğer çocuklarıma nasıl kavuşacağımın hesabını yapıyorum. En büyük isteğim bütün ailemle bir araya gelip yaşamaktır. Buradan sesimi duyanlara çağrıda bulunmak istiyorum. Ya beni çocuklarımın yanına göndersinler, ya da çocuklarımın benim yanıma gelmelerine yardımcı olsunlar. En son Ürdün’de bulunan çocuklarım ile konuştuğumda kaybolduklarını, ev sahibinin kendilerini evden attığını söylediler. Birkaç gündür kendilerinden haber alamıyorum. Mutlu ve huzurlu bir aileye sahip olanların kendilerini bizim yerimize koyup düşünmelerini istiyorum.” dedi.

Çoğu günler yiyecek yemek dahi bulamıyoruz

Çoğu zaman çocuklarına yiyecek yemek dahi bulamadığını belirten Alva, “Çok büyük maddi sıkıntılar ile karşı karşıyayız. Çoğu günler yiyecek yemek dahi bulamıyoruz. Bu maddi sorunların yanında bir de çocuklarımın çevre ile uyum sorunları var. Yine çocuklarımın eğitim noktasında büyük sorunları vardır. Hayırseverlerin bize uzatacağı her türlü yardıma muhtaç durumdayız. Şu an oturduğum dairenin asansörü olmadığı için yatalak olan oğlum Muhammed’i dışarı çıkaramıyorum. Çocuğuma bir tekerlekli sandalye alacak param dahi yok. Evimizde eşya olarak hemen hemen hiç bir şey yok. Ne bir buzdolabımız, ne bir çamaşır makinamız, ne de bir fırınımız var. Bize yardım edecek kişilerden beklentimiz yüksek bir yaşam koşulu değil, normal bir hayat yaşamı sürdürebilecek imkânı sağlamalarıdır. Yine de içinde bulunduğumuz bu duruma isyan etmiyor, daima şükrediyoruz. Bu yaşadıklarımızın birer imtihan olduğunu biliyoruz. Bu bilinçle sabırla hayırseverlerin çocuklarıma uzatacağı yardım elini bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.     (M. Erkam Yavuz - İLKHA)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.