Abdulhakim SONKAYA

Abdulhakim SONKAYA

Surların ardındaki sureler

Kur'an-ı Kerim'in değişik sayıdaki ayetlerinden oluşan bölümlere sure denir. “Bu, bizim indirdiğimiz ve farz kıldığımız bir suredir” (Nur:1) buyrulur.

Ama aynı zamanda “Sure”, yüksek mevki, etrafı surlarla çevrili şehir ve kale duvarı olan sur demektir.

Sure, bilezik manasında olan “esavir” ile de bağlantılıdır.

Allah (cc) Kur'an'ın her bir başına sure adını vermiştir. Demek ki bunların her biri aynı zamanda surdur. Korunaktır. Korunmuştur. Bu Kur'an-ı Kerimin korunmuş olmasıyla alakalı latif bir bağlantıdır. Demek ki Kur'an'ın her bir suresi Kur'an'ın süruru ve surudur. Had, edep ve namus bilmeyenlerin bunları aşması, bunlara yaklaşması mümkün değildir. Haddini bilmeden bunlara yaklaşan, surları aşmaya, bu surelere ulaşmaya kalkışan kimse delik deşik olur. Üzerine cehennemde kaynatılmış katranlar dökülür. Kızartılmış yağlar boşaltılır. Bu nedenle Hak Teâlâ “onların gömlekleri katrandandır”(İbrahim:50) buyurur.

Kur'an-ı Kerimin her bir kısmına sure ismi verilir. Sure, müennes; sur ise müzekkerdir. Sure kadın, sur erkektir. Demek ki o “Sure”ler namustur, aşktır, muhabbettir, mahremdir. O surelerin önünde surlar vardır. Adamlar sur olur, surlar da adam... Bunun gibi o adamlar aşkın surelerini aşkla canları pahasına korurlar. O surelerin önünde, canlarını ve bedenlerini sur yaparlar.

Kur'an'ın sureleri bileziktir. Şeref ve izzet bileziğidir. İsteyene güzellik ziynetidir. Aşkın nişanıdır. Makamların alametidir. Ama haddini bilemeyenlere kelepçedir. Kur'an sureleri kendilerine aşkla ve edeple yaklaşanlara en güzel bilezik olur. Edepsizce ve haddini bilmeden yaklaşanlara kelepçe olurlar. Pranga olurlar. Bu nedenle hem dünyada hem da ahirette kelepçe ile bilezikler vardır. Demek ki bu herkese kendi haline göre tezahür eder. Kimine bilezik(İnsan:21) kimine zincirli kelepçe(Gafir:71). Kimine aşk ve özgürlüğün nişanı kimine zilletin ve esaretin nişanı olan kelepçe…

Müslüman adam sureye âşıktır. Kur'an müzekkerdir. Sure müennestir. Kuranın içinde surelere dil uzatmak onlara karşı tek bir adım atmak namahrem alana girmektir. Kahraman adamlar, o görünmeyen muhafızlar oraya nikâhsız, edepsiz, gusülsüz adım atanı parçalarlar. “Oraya ancak temiz olanlar girer” (Vakıa:79). Çünkü orası aşkın en mahrem yeridir. Oraya girenler önce o surelere aşkını ilan eder. Sonra onlara talip olduğunu söyler. Sonra onlara kendini, canını “Mehir” olarak sunar. Sonra üstünü başını temizler. Sonra edebini ve ziynetini takınır. Ancak bu şekilde oraya girer.

Hak Teâlâ kendi kitabının içini müennes isimle zikretmiş. Bu da özel olarak kadınların her birine bir mesajdır. Siz Kur'an'ın sureleri gibi olun. Onlardan kendinizi besleyin, onlarla kendinizi süsleyin. Güzelliğinizi, ruhunuzu onlardan alın onlara verin. O zaman muhsanat olarak bir kale olursunuz. O zaman muhafızlarınız olur. Helalinden size ulaşmak için can atanlar olur.

Kur'an'ın sureleri müennestir. Çünkü onlar Namus-u Ekber'dir. Onların etrafında surlar vardır. Değil ki cahil ve rezil şahıslar, onlara cinler bile yaklaşamaz. “Onlardan önce ne insanlar ne de cinler dokunmuştur” (Rahman:74). İşte bunun gibi Kur'an'ın sureleri yedi surla yedi kapıyla korunmuştur. O surelerin etrafında bir sur vardır. “İçinde rahmet dışında azap vardır” (Hadid:13).

Frenkler, Fransızlar, mıransızlar akıllarını başlarına alsınlar. Pis kokularını bastıracak parfümleri, çirkin suratlarını örtecek makyajları üretmekle meşgul olsunlar. Yoksa her mihrapta onlara harp ilan edilir. O zaman dağ taş onlara muharip kesilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.