Trabzonlu Ali Şükrü, Diyarbekirli Yasin Börü!

Birkaç gündür Karadeniz'deyim.

Trabzon, Rize ve Gümüşhane'de partimiz adına düzenlenen etkinliklere katılıyorum.

Zaman zaman da fırsattan istifade ile bu şehirlerin tarih kokan mekânlarını ziyaret ediyorum.

Trabzon'da kiliseden camiye dönüştürülen tarihî Ayasofya Camii ziyaretinde emektar bir görevli ile tanıştım.

Şehrin tarihi ve sosyal dokusu ile gezdiğimiz mekân hakkında doyurucu bilgiler verdi bize sağ olsun.

Sonra o bizi tanımak istedi.

“HÜDA PAR'ı bilir misin?” diye sordum.

“Bilmem mi ya?” diye cevapladı Karadeniz şivesi ile.

“Türkiye'de kurulan her İslami Hareket'ten haberim olur ve takip ederim.”

“Erbakan Hoca'mdan beri bilirim ben Doğu'yu.”

“Alimleri ve şeyhleri ile tanırız biz Kürt kardeşlerimizi.”

“Ama buralara her Kürt'ün PKK'lı olduğu söylendi uzun zaman”

“Böyle bir algı var maalesef.”

“Ama ben Yasin Börü'yü de iyi bilirim!”

“Kimlerin onu niçin şehid ettiğini de…”

“Sizi severim Allah için kardeşlerim!” dedi.

Duygulanmadım desem yalan olur.

Sevindim gerçekten İslami bir hareket olarak tanındığımız için.

“Yasin Börü'yü bilirim” dediği için ayrıca sevindim.

Peki, öyle olsun; ama sen de şunu bil:

Biz de Ali Şükrü Bey'i biliriz be kardeşim!

Trabzon'un göğsü iman dolu şehid milletvekilini.

İyi biliriz niçin şehid edildiğini…

Ve kimlerin O'nu şehid ettiğini-ettirdiğini de…

Lozan'ı zafer diye yutturarak Ümmet coğrafyasını redd-i miras edenleri…

İçkiyi serbest hale getirerek bu milleti kötülüklerin anası ile tanıştıranları…

Hilafet'i kaldırarak Ümmet'i başsız bırakanları…

Bu zulüm ve dayatmaya karşı çıktığı için Ali Şükrü Bey'e mecliste silah çekenleri…

Tetikçi Topal Osman'ı…

Papaz'ın bağını…

Cumhuriyetin ilk derin-siyasi cinayetini…

Halkın hizmetindeki mazlum ve muvahhid bir mebusun haince katledilişini…

Biliriz kardeşim, biliriz!

Sen Diyarbekirli Yasin'i bilirsin de biz Trabzonlu Ali Şükrü'yü bilmez miyiz?

İkisinin hikâyeleri hem çok hazin hem çok benzer…

İkisinin de tetikçileri kendi hemşehrileri…

Tetiği çektirenler, azmettiriciler ise aynı düzenin hizmetkârları, aynı yolun yolcuları…

Birinin Türkçe, diğerinin Kürtçe olsa da yalanları hep aynı.

Gel istersen sözü fazla uzatmayalım…

Sen Ali Şükrü Bey'e layık ol, ben Yasin Börü'ye…

Ne de olsa aynı menzile varacak yollarımız.

Sen Boztepe'ye çıkar bu memleketin gençlerini.

Ben Bağlar Yeniköy Mezarlığı'na götüreyim.

Bir Fatiha eşliğinde anlatalım onlara Ali Şükrü ve Yasin'in mazlumiyetini…

Ne için ve hangi değerler adına kurban edildiklerini…

Ve Ali Şükrü Bey ile Yasin Börü arasındaki uhuvveti, Urvet'ül Vuska'yı…

Tayy-ı zaman ve tayy-ı mekâna gerek kalmaksızın…

“Bel ahyaun” sırrına ermişliği…

Hiç endişen olmasın!

Anlaşılır o zaman dost kim, düşman kim?

6-8 Ekim, 27 Aralık 2014 Cizre ne?

15 Temmuz'un hakikati?

Darbeye açıktan destek veren, şimdilerde ise despotluk ayarlarına geri dönen Garb-ı Zebunkûş'u!

Dolambaçlı yollara dalmadan anlaşılsın artık şu hakikat:

“Azametli bahtsız bir kıt'anın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi İttihad-ı İslam'dır!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.