Menderes YILDIRIM

Menderes YILDIRIM

TRT Nereye?

31 Ocak 1968'de test yayınına başlayan ve gittikçe gelişen tek resmi “radyo ve televizyon” kanalı olan TRT; 1990'a kadar tek yayın kurumu olarak hizmet verdi.

Bugün de en az, on ayrı kanaldan yayın yapan TV, 12'den fazla da radyo kanalı 7/24 yayın yapmaktadır. 31 yabancı dilde yayın; ileri düzeyde “yayın” ve “yapımcı” kapasitesi de mevcuttur.

Kurumda,  tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olduğu için şikâyetimiz vardır.

TRT; merhum Turgut Özal'la kanal sayısını ve renklerini artırdı, halkla barışmaya çalıştı. O dönemin vesayet şartlarına göre eksiklik ve yasakların bir izahı vardı.

Köprünün altından çok sular geçti. Anadolu insanının “karasal iklim” kültürü; “ecnebi kumsal kültürüne” baskın geldi.

Sayın Cumhurbaşkanı; “dindar nesil yetiştireceğiz” dediğinde sessiz çoğunluk bayram etti; ortam fitneye gitmesin diye gece namazları kılındı yakinen bilirim. Kanaatimce, Sayın Cumhurbaşkanını yatay, dikey, paralellerden kurtaran da bu mazlum dualardı.

Bu millet, Kemalizm'in hadimi Hasan Ali Yücel'in uygulamalarından çok çekti. Ama hükümet, henüz değerler adına bir Hasan Ali yetiştiremedi.

“Dost acı söyler” babından diyelim; TRT; Modernizme yenik düşerek; muhtelif alanlarda, inanç ve geleneğe aykırı kültür sunuyor.

Geçmişe göre elbette güzel şeyler oldu; bayağı şeyler değişti ancak; hiçbir şey eskisi gibi kalmadı; ileri atılan her adım maneviyatımızın bir yerlerini aldı götürdü. Eski olan her şey, yeniye; maneviyat, maddiyata dövdürüldü. Modernizm, bir silindir gibi tüm değerlerin üzerinden geçiyor, geçiriliyor. İktidara rağmen iktidara yamanan kimi zevat, Hala Eski Türkiye'ye yaranmaya çalışıyor. Kimisi de iktidarın nimetlerini yitirmeme adına olsa gerek; çıkıp cesurca öz eleştiri yapmıyor, yapamıyor.

Dost acı söyler amma nice zevat, iktidara şirinlik adına, bir cahilin dediği; “Konya ovasında tezek yetişir(!)” sözünde dahi keramet bulmaya çalışıyor. Tezek bitki olamaz!

TRT'ye bakalım: Bir zamanlar “ırk ve mezhep” konularında tutturduğu denge ile bilinen kurum ve oradaki çok değer verdiğimiz kariyer sahibi kimi yorumcular, Ortadoğu'da ırk ve mezhep çevresinde oluşan mahalle baskısıyla; “şeyhinin yanlışlarında keramet arayan müritlere” döndüler. Yemen'e saldıran koalisyonun parçası Pakistan'ın dahi gaflet ittifakından çekildiği bir ortamda; halkın kurumu olan TRT'nin;  “ırk ve mezhepçiliği aşamamış yorumcuları” konuşturması, geçmişiyle çelişiyor, vebaldir.

Kürt halkı; Kemalizm'den sonra, Kürdistan'ın CHP'si ulusalcılar üzerinden modernizmin dayatma ve çirkefleriyle tekrar tanıştı, tanışıyor.

Şu hale bakın; millî değerler için kurulan TRT KURDÎ'nin dizi ve programlarında Kürtlere sunulan; Kürt Cemil, Coni'den; Cemile, Camila'dan farksız.

Mescit gibi bildiğimiz tüm odalara ayakkabı ile giriliyor. Dizilerde; elit kesim yine seküler, baş açık; hizmetçi kesimi, sığıntı tiplemeleri ise “lütfen örtülü” hemi de İslami değil, 28 Şubatçıların orduevlerinde dayattığı Kemalist baş-bağı.

Yemekler; çocuk yetiştirme, ebeveyn ilişkileri; ev-hane dizaynları.. tamamen “kumsal kültürü.” Sanatçıların sahnede sundukları kültür; “milli içecek  ayran” yerine “kola” hatta “ötesi” kokuyor.

Dil deseniz; medreselerimizin 1000 yıllardan devralıp İslami örf-adetle yoğurarak günümüze getirdiği Kürtçe ‘den eser yok. HDP ve müştemilatlarının laboratuvarda ürettikleri Kürtçe fason; muhabirin -her tarafını sıkarak- sunduğu haber İngilizce gibi.  Her hangi bir “iş, oluş; hareket;” Kürtçeye zaten yüzyıllarca yerleşmiş bir “Türkçe, Arapça veya Farsça” bir kelimeyle anlatılsa daha yerli olamaz mı? Avrupa milletleri ortak binlerce kelime kullanıyor.

“Türkçeye uyum sağlamış Arapça ve Farsça kelimeler de Türkçedir” ilkesi, Kürtçeye uygulanamaz mı? Yetkililer; “eski, medrese çevrelerinin Kürtçesiyle bu güne hitap edilemez” diyor.. İslami geçmişin hazinelerinden haz alamayan zevata teslim edilen dil ve kültürden; beraberlik, kardeşliğe götürecek “yerlilik” değil; ayrıştırıcı olan “ucube” türer, zinhar duyula!

Sözü, Metin Önal Mengüşoğlu'nun “Cila Kül Ve Kefen” şiirine bırakalım: “Allah'ım dayanılmaz bir şey görüyorum / her biri bir köşesinde kentin /bizimkiler /piyango satıcıları. /..doluşuyorlar cami kıyılarına /ince çubukların ucunda /oyuncak bayraklar gibi diyanetleri.. /kafam kamaşıyor birçok şeyden /bu gelen aydınlık değil sanki cilâ/ bazı cumalar ondan parlıyor/ ondandır öğretmiyor ../bütün cenazeleri kaldıran onlar /bütün mevlidleri dinleyen onlar /ve onlardır bütün mumları yakan /muskalar masklar gözboncukları ../bürün bürün başkalarının kefenine /yaşa, hep bir başkası olarak yaşa /durmadan bir başkası olarak görün /millet'tiniz ne güzel siyahlar/sarı ırklar beyaz kırmızı tenler/ansızın halk oldunuz”

Dünya düzenine uymasa da lütfen halka benzemeye çalışalım. Dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.