“Türkiye’nin askerî konularda atalete düşme lüksü yoktur”

“Türkiye’nin askerî konularda atalete düşme lüksü yoktur”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MİLGEM projesi kapsamında yapımı tamamlanan Burgazada Korveti’nin denize indirilmesi ve yine aynı proje içinde yapımına başlanan Kınalıada Korveti’nin ilk kaynağının yapılması vesilesiyle düzenlenen törene katıldı.

Burgazada Korveti’nin denize indirilmesi ile Kınalıada Korveti’nin ilk kaynağının yapılması töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayinde takip eden değil takip edilen, tüketen değil üreten, yeniye öncülük eden bir üst aşamaya artık geçmemiz gerekiyor. 2023 yılında savunma sanayinde dışa bağımlılığı tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen bir ülke olarak adımlarımızı daha hızlı atmalıyız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MİLGEM projesi kapsamında yapımı tamamlanan Burgazada Korveti’nin denize indirilmesi ve yine aynı proje içinde yapımına başlanan Kınalıada Korveti’nin ilk kaynağının yapılması vesilesiyle düzenlenen törene katıldı.

İstanbul Tersane Komutanlığı’nda düzenlenen törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Millî Savunma Bakanı Fikri Işık ve bazı bakanlar; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kuvvet Komutanları ve diğer ilgililer de hazır bulundu.

MİLGEM projesi

Törende bir konuşma yapan ve konuşmasında Türkiye’nin savunma sanayii açısından çok önemli iki törenin bir arada gerçekleştirildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Heybeliada ve Büyükada gemilerinden sonra, denize indirilen ve kaynak töreni yapılan Burgazada ve Kınalıada Korvetlerinin, MİLGEM projesi kapsamındaki 3. ve 4. gemiler olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki projenin de ülkemiz, milletimiz ve tüm denizcilerimiz için hayırlara vesile olmasını dileyip projelerde emeği geçenlere teşekkür etti ve “Hamdolsun Türkiye, her geçen gün savunma sanayi alanında kendi kendine yeter bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bundan sadece 1,5 ay önce 30 Nisan tarihinde Deniz Kuvvetlerimiz için tarihî nitelikle bir projenin ilk adımını atmış, Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemimiz Anadolu’nun sac kesme törenini gerçekleştirmiştik. Dikey uçuş yapabilen uçakların da iniş-kalkış yapabileceği ilk gemi olacak Anadolu’nun tamamlanmasıyla, ülkemiz bu alanda çok farklı bir lige yükselecektir” diye konuştu.

“Anadolu’nun, Orta Doğu’nun tarihî okunmadan dünya tarihi anlaşılamaz”

Ülke güvenliği açısından kritik önemi olan bu tür projelerin sayılarını artırarak sürdüreceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“Türkiye’nin, bilhassa savunma sanayi ve askerî konularda atalete düşme, durma, duraksama gibi bir lüksü yoktur. Her şeyden önce ülkemizin içinde yer aldığı stratejik coğrafya buna izin vermiyor. Tarih boyunca farklı medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapmış bu bölge, insanlık tarihinin nüvelerini bünyesinde barındıran bir açık hava müzesidir. Anadolu’nun, Orta Doğu’nun tarihî okunmadan, dünya tarihinin anlaşılması, tam olarak kavranması mümkün değildir. Ancak içinde yer aldığımız bölge aynı zamanda bir ‘devletler mezarlığı’dır. Askerî, siyasi, kültürel ve toplumsal olarak güçlü olmayan nice devlet, bu meşakkatli coğrafyada çok kısa sürede yıkılıp gitmiştir. Sadece kendilerini yenileyen, zamanın ruhunu iyi okuyan, geleceğe dair bir vizyonu, bir hedefi olan; en önemlisi cazibe merkezi olmayı sürdüren milletler bu coğrafyada asırlar boyu varlıklarını koruyabilmişlerdir.”

“Ülkenin tüm potansiyeli aynı hedef doğrultusunda harekete geçirilmeli”

Osmanlı Devleti bunun en somut ve en güzel örneği olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Söğüt’teki 400 çadırlık bir uç beyliğini adım adım bir cihan devletine dönüştüren cevher, ecdadımızın cengâverliği yanında, coğrafyamızı siyasi, sosyal ve kültürel olarak tutmayı başarabilmeleridir. Bir başka ifadeyle, ‘sert güç’ unsurlarıyla beraber ‘yumuşak güç’ unsurlarına da sahip olan ülkeler, tarihte kalıcı izler bırakabilmişlerdir” dedi.

Bu unsurlardan birini diğerine tercih etmenin, felakete zemin hazırlamak anlamına geleceğini ve hiç kimsenin, “Ben kültürel ve siyasi olarak iyi bir yerdeyim, askerî açıdan güçlü olmasam da olur” diyemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aynı şekilde, züccaciye dükkânına giren fil misali her tarafı ezip geçmek, yıkmak da sizi gerçek anlamda güçlü kılmaz. Yapılması gereken, ülkenin tüm potansiyelini, elinin altındaki tüm imkânları aynı hedef ve idealler doğrultusunda, ince bir siyasetle harekete geçirmektir. İnsanların zihnîne ve duygularına aynı anda hitap etmeyi başarmamız gerekiyor. Unutmayalım ki iddia sahibi olmak, imkân sahibi olmayı da gerektirir. Bir devlet gücü, kapasitesi, askerî kabiliyetleriyle kem gözlere korku salarken; umudunu kendisine bağlamış dostlarını da koruyabilmelidir.”

“Bölge halkı terör örgütünün yanında yer almadı”

Son yıllarda Türkiye’nin iç ve dış politikasında yaşadığı hadiselerin bu gerçeği çok net ve çarpıcı bir şekilde ortaya koyduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları kaydetti:

“Türkiye 30 yıla aşkın bir süredir bölücü terör belasıyla başa çıkmaya çalışıyor. Bugüne kadar terör sorununu ülkenin gündeminden kaldırmak bu meseleye kalıcı bir çözüm bulmak için çok farklı yöntemler denedi. Güvenlik güçlerimiz askeriyle, polisiyle, istihbaratçısı ve korucusuyla hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan canları pahasına, 32 yıl boyunca teröristle mücadele etti. Siyasi irade ve hükûmetler de bu süreçte üzerlerine düşenleri yapmanın çabası içinde oldu. Ancak, son 1 yıldır yaşanan süreç, terörle mücadele tarihimizin en kritik, en önemli dönemini oluşturmaktadır. Askerî operasyonlar kararlı şekilde sürerken, halkın desteği de bugüne kadar görülmedik ölçüde devletin yanında yer almıştır. Bunun birkaç temel sebebi bulunuyor. Öncelikle, 2009 yılından itibaren farklı isimler altında hayata geçirdiğimiz demokratikleşme adımları ve reformlar bölge halkına sorunun kaynağının örgüt olduğunu tartışmasız şekilde gösterdi. Bölge halkı bu süreçte devletin iyi niyetini, samimiyetini, bölgeye gerçekleştirdiği tarihî nitelikteki yatırımları bizzat tecrübe etti. Bölücü terör örgütünün ise hizmetleri ve yatırımları engellemek, bölgeyi karanlığa, cahilliğe, yokluk ve yoksulluğa mahkûm etmek için çalıştığı iyice anlaşıldı. Bölge halkının 20 Temmuz’dan itibaren tüm tehditlere ve baskılara rağmen örgütün yanında yer almamasının en büyük sebebi budur.”

“Cici çocuk çıkarma projesi büyük bir hüsrana uğradı”

Güvenlik birimlerinin ilk günden itibaren büyük bir titizlikle koordinasyon ve hukuk sınırları içinde yürüttüğü operasyonların örgüte büyük darbe vurduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece Türkiye’nin birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine yönelik en büyük saldırının boşa çıkarıldığını ve örgüt tarihinin en büyük hezimetini yaşadığını söyledi.

Bölücü terör örgütünün medya ve siyasetteki uzantılarının gayretlerinin, Tanışık Köyü’ndeki vahşeti, İstanbul ve Ankara’daki canlı bomba eylemlerini, camilere, okullara, hastanelere yönelik kalleşçe saldırıları perdelemeye yetmediğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilgili çevrelerin Kandil’deki eli kanlı canilerden ‘ekolojik kahraman’ ve ‘cici çocuk’ çıkarma projelerinin büyük bir hüsrana uğradığını dile getirdi.

Savunma sanayi yatırımları

Bölgede destan yazan tüm güvenlik birimlerini tebrik edip şehitlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve yankılarına başsağlığı, yaralılara şifa temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Şayet Türkiye 14 yıl öncesinin Türkiye’si olsaydı, inanın bugün çok daha farklı bir manzarayı konuşuyor olacaktık. Çünkü 2002 yılında Türkiye en stratejik alan olan savunma sanayinde yüzde 80’ler civarında dışa bağımlıydı. Bugün bu oranı yarı yarıya azaltarak yüzde 40’lar seviyesine düşürmüş durumdayız. Yerli üretim insansız hava araçlarımız gökyüzündeki gözcülerimiz olarak teröristlere gizlenecek in bırakmıyor. Kirpi ve diğer zırhlı personel taşıyıcılarımız güvenlik birimlerimize örgütün saldırılarına karşı daha muhafazalı bir imkân getiriyor. Aynı şekilde fırtına obüslerimiz terörle mücadele yanında Suriye’den ülkemize yönelen DAEŞ ve YPG gibi terör örgütlerinin saldırılarını karşı kritik bir savunma hattı oluşturuyor. Atak helikopterlerimiz gururumuz olarak semalarımızda uçuyor. Kendi üretimimiz olan gemilerimiz ülkemizle birlikte dünyanın dört bir yanındaki denizlerde bayrağımızı gururla taşıyor. 14 yıl gibi kısa bir zamanda ortaya konulan bu başarı hikâyeleri elbette önemlidir.”

“2023 yılında savunma sanayinde dışa bağımlılığı tamamen ortadan kaldırmalıyız”

MİLGEM başta olmak üzere bu alandaki projeleri devam ettirmek, yeni projelerle Türkiye’nin donanmasını güçlendirmek durumunda olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayinde takip eden değil takip edilen, tüketen değil üreten, yeniye öncülük eden bir üst aşamaya artık geçmemiz gerekiyor. 2023 yılında savunma sanayinde dışa bağımlılığı tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen bir ülke olarak adımlarımızı daha hızlı atmalıyız. Bugün planlanandan 3 ay önce denize indirme törenini gerçekleştirdiğimiz Burgazada Korveti’yle sac kesme törenini yaptığımız Kınalıada Korveti’ni bu kararlılığımızın, bu irademizin birer sembolü olarak kabul ediyorum” şeklinde konuştu.

Kınalıada Korveti inşasının kazasız, belasız tamamlanmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine “Burgazada Korvetimizin yolu açık, denizleri sakin, pruvası neta olsun” dilekleriyle son verdi. (İLKHA)












 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler