Uzlaştırmacılık

Bugün biraz farklı bir konuya temas etmek istiyorum. Konu hukukî, yani alanımın dışında da olsa, bu hususun gündeme alınmasının gereğine inanıyorum.

Sosyolojik yapımızla uyuşmayan Batı’dan devşirmeli, kes-kopyala-yapıştır mantığı ile toplumumuza dayatılan kanunlar nedeniyle; şehir, mahalle, köy ve sokaklarımız birer suç üretme fabrikasına dönüşmüş durumdadır.

Temel amaç; suçun bitirilmesi veya sıfıra indirgenmesi olmayınca, bir türlü hukuki anlaşmazlıklarımız bitmiyor. Suçların aza indirilmesine çalışılırken, mağdurdan çok suçluyu koruyan mevzuat nedeniyle, mahkemeler iş göremez hale gelmiş durumdadır. Bunlara hantal bürokrasi de eklenince, adliyelerde dosya yığınları oluşmaktadır.

Ancak son günlerde yaygınlaştırılmaya çalışılan ve kültürümüzde “Hakem” olarak yer edinen bir uygulama, az da olsa rahatlamaya sebep olacak türdendir. Uzlaştırmacılık denilen bu kurum, Türk Ceza ve Ceza Muhakemesi Kanunlarında yapılan düzenlemelerle, uygulamaya konulan hukuki bir süreçtir.

Bilindiği üzere Nisa Suresi 35’inci ayet, karı-koca anlaşmazlıklarında hakemliğe müracaatı öngörüyor. Erkeğin ve kadının ailelerinden birer hakem seçilmesini ve aralarının bu şekilde bulunmasını emrediyor.

Yine bilindiği üzere Zübeyr bin Avvam, Hz. Peygamber’in halasının oğludur. Medineli biri tarafından, bahçe sulaması hususunda şikâyet ediliyor. Hz. Peygamber, Zübeyr bin Avvam’a; “Bahçeni suladığında toprağın yumuşadığını gördüğün an, suyu komşuna ver” diyor. Karşı taraf, Hz. Peygamber’i akrabasını gözetmekle itham ediyor. Bu kez Hz. Peygamber, Zübeyr’e “Bahçeni suladığında, su ayak bileğine kadar geldiğinde bırak.” diyor.

Buradaki ayrıntıyı âlimlerimiz şöyle belirliyor: Konu ilk intikal ettiğinde, Peygamberimiz taraflar arasında hakemlik yapıp, suya yakın olan ve dolayısıyla sulamada öncelik hakkı olan Zübeyr’e, su ile toprağı ıslatmasını ve yumuşadıktan sonra suyun bırakılmasını istiyor. Ama karşı taraf hükme rıza göstermediğinde, artık dava hakemlikten çıkıp hâkimliğe dönüşüyor ve hukuki anlamda ne gerekiyorsa onun yapılmasına hükmediyor.

Uzlaştırma ile ilgili; Hz. Peygamber, ashap, halife ve kadıların uygulamalarında bolca örnek vardır. Bu nedenle uzlaştırmacılık kurumu, örfümüzde yer edinmiş hukuki çözüm mercilerinden biri olmuştur.

Günümüzde anlaşmazlığa düşen taraflar mahkemeye müracaat ettiklerinde, eğer konu uzlaştırmacıların alanına giriyorsa, savcılar konuyu uzlaştırmacıya havale etmek durumundadırlar. Anlaşma sağlanırsa dava açılmadan dosya kapanır. Yok, eğer anlaşmazlık devam ederse dosya hâkime gönderilir ve dava açılır. Uygulama mahkemelerin önündeki yığılmayı önlemeye yönelik güzel bir adım olarak değerlendirilebilir.

Kimler uzlaştırmacı olabilir?

Üniversitelerin; siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat ile işletme mezunlarından, müfredatında;

Anayasa Hukuku
Ceza Hukuku (Genel Hükümler)
Ceza Hukuku (Özel Hükümler)
Ceza Muhakemesi Hukuku
Hukuk Başlangıcı/Hukuka Giriş/Hukukun Temel Kavramları/Temel Hukuk
Ticaret Hukuku
İş Hukuku
Borçlar Hukuku

Derslerinden en az ikisini görenler başvurabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.