Ve Kazlıçeşme...

Peygamber Sevdalıları, diğer il ve ilçelerde olduğu gibi 6 Mayıs Pazar günü Eba Eyyüb el Ensari’nin şehri İstanbul’da da bir ilke imza attı. Peygamber âşıkları, Kutlu Doğum programını, salon veya kapalı alanlarda değil, meydanlarda icra ettiler. Bu meydan sıradan bir meydan değil de, Kazlıçeşme Meydanı olunca gerçekten heyecan verici oldu. Çünkü Kazlıçeşme Meydanı’nda miting yapmak, deyim yerindeyse her babayiğidin işi değildi.

Pazar günü saat 12:20 gibi Zeytinburnu’na giriş yaptığımızda sokaklardaki canlılık görülmeye değerdi. Kutlu Doğum afişlerini taşıyan araçlar, araçtan yapılan anonslar ve orada burada getirilen salavat ve tekbirler…

Kazlıçeşme Meydanı’na yaklaşık bir km. kala yollar araç trafiğine kapalı olduğundan insanlar bir sel misali miting alanına doğru akıyordu adeta. İtiraf etmeliyim ki; bu kadarını beklemiyordum. Programın başlama saati 14:00’tü, ancak Saat 12:30 gibi meydana hakim köprü üzerinden meydandaki yoğunluğu görünce gözlerim yaşardı. Ya Rabbi! İnsanların 1441 yıl sonra İstanbul’da, senin Habibine duydukları bu muhabbeti görünce ne kadar da hamd etsek azdır dedim.

Ve Kazlıçeşme… Peygamber âşıklarıyla doluydu… Herkesin yüzünde tatlı bir gülümseme… Herkesin dilinde Arş-ı Alaya gönderilmek üzere tahmidler, tehliller, tekbirler ve salavatlar… Arkadaşlar! Bu manzara canlı görülmeye değerdi. Hiçbir haber, hiçbir canlı yayın bu hissedişi yansıtamaz… Bu heyecanı, insan yaşayınca hazzını alabilir. Kur’an’ın gölgesinde yaşam… Muhammedi sevdaya özlem… Aşık’ın Maşuk’a visali… Bunların hazzını, tadını, ancak yaşayanlar bilir…

Onun için aslında ictinab edip de böylesi yerlere katılım göstermeyenlerin niye bunun için kalem oynatmadıklarını bir noktada anlamak gerek. Gelip o heyecanı görmedikten sonra tabi ki onu yazamayacak… Kazlıçeşme’yi göremeyenler bir gerçeği daha görememiş oldular ve sadece kendilerine yazık ettiler.

Kazlıçeşme’deki Kutlu Doğum’u, oraya gelen muhabirlerin hepsi haber olarak kendi gazete vs. bağlı bulundukları yere ilettiler. Ve yayın organlarının bir kısmı hariç birçoğu bunu haber olarak verdi. Fakat dikkat ettim, hepsi tek bir yerden emir almışçasına aynı şeyleri verdi ve neredeyse hiç biri bırakın konuşmacıların verdikleri mesajlara değinmeyi, konuşmacıların isimlerini bile telaffuz etmedi.

Yani neredeyse hiçbiri, konuşmacıların Mustazaf-Der Başkanı M. Hüseyin Yılmaz, Mustazaf-Der İstanbul Şube Başkanı Sait Şahin ve Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Göktaş hocanın ismini söylemedi/söyleyemedi. 

Bir de bu mahşeri kalabalık için kalem oynatmayan köşe olmuşlara ayrıca sesleniyorum! İstanbul’da, burnunuzun dibinde hem de Kazlıçeşme’de, Nebiler Nebisi Hz. Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellem için bir araya gelip, Mekke’nin tozlu meydanlarında olduğu gibi, toz-toprağın içinde haykıran yüzbinlerce Muhammedîyi görmeyeceksin; ama ta bilmem nerede hangi otelde lüks araçlarla toplanıp konforlu odalarda yapılan toplantılar için “çok önemsiyorum…” “maşallah…” diyerek köşe, evet sadece köşe doldurmak için elinden geleni yapacaksın... Ve bunu da kardeşlik, hak-hukuk, İslam-Kur’an etrafında toplanma diye isimlendireceksin.  Bunu iyi niyetle değerlendiremiyorum maalesef.

Niye orayı görüyor diye de söylemiyorum bunu. Niye orayı görüp de burayı göremiyor diye bunları söylüyorum, o kadar. Yoksa, Ruşen Çakır’ın, “PKK’nın başını çektiği Kürt siyasi hareketi baskı yoluyla, Hizbullah’ın öncülüğündeki radikal Kürt İslamcılığıysa “görmezden gelinerek” saf dışı bırakılmak isteniyor…” dediği gibi bir amaç mı güdülüyor ve buna bizim İslamcılar da mı bilerek veya bilmeyerek destek çıkıyor. Eğer İslami çalışmaların altında hep bu niyet aranıyorsa ve bunda başarılı olacağı düşünülüyorsa Ruşen’in de dediği gibi “Ama olmuyor” diyorum.

Daha önce Diyarbakır etkinliğini, yani toplanan bir milyonu haberleştirmeyen Cihan’şümül kardeşlerimizin, bir milyonu görmemeleri üzerine aldıkları tepkilere sitemleri olmuştu. Ancak bu sefer Kazlıçeşme’yi göremeyip aynı saatlerdeki Hıdrellez şenliklerini birincil önemli haber olarak görmeleri üzerine gelecek tepkilere ne diyeceklerini gerçekten merak ediyorum.

Ancak, katılımcılardan kıymetli bir ağabeyin bütün bu tutumlar üzerine güzel bir ifadesi oldu: Gözünü kapayanlar ancak kendilerine karanlık edebilirler… Gerçekten doğrudur. Bu aynı zamanda Üstad Bediüzzaman’nın sözüdür. Güneş balçıkla sıvanmaz, gerçek olan inkar etmekle yok olmaz. Peygamber Sevdalıları yeter ki ihlas, çaba ve gayretlerinden ödün vermesinler. İnşallah önümüzdeki yıl, eğer Kazlıçeşme’den önce, mahalle ve ilçelerde bu anlamlı programlar icra edilirse, o zaman Kazlıçeşme’den yükselen tekbir ve salavatların daha yoğun ve güçlü olacağı görülecektir.

Mukallebül kulub Olan’a hamd olsun; Resulüne, âline, ashabına ve kıyamete dek takipçilerine salat ve selam olsun!

Not: Ş.Muhammed Ata ve A.Rahim’in kıymetli pederleri muhterem hocam Molla Yusuf Zengin’in kalp kriziyle yoğun bakıma alındığını haber aldım. Seydam’a, Yüce Allah’tan şifalar ve uzun ömürler diliyorum. İnşaAllah duacı olalım.

Allah`a Emanet Olun!

Doğruhaber Gazetesi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.