'Yasin Öldürülüşü Bütün Değerleri Altüst Etti'

'Yasin Öldürülüşü Bütün Değerleri Altüst Etti'

AK Parti MKYK üyesi Mazhar Bağlı, 6 – 8 Ekim olayları sırasında kurban eti dağıtırken şehid edilen Yasin Börü’nün bölgesel değerleri altüst ettiğini söyledi. Bağlı, bu olayın PKK'nın kendisi dışındaki tüm Kürtlere karşı canavarca hislere sahip olduğunu gö

El Jazeera Türk’ten Didem Özel Temür’e konuşan Mazar Bağlı, PKK’nın kendisi dışındaki yapılanmalara karşı olan tutumunu sert bir dille eleştirerek, “Örgüt şöyle bir şey tahayyül ediyor: Bütün Kürtleri kendi uhdesinde barındırdığı, Kürtlerin PKK’lı olduğu, bütün Kürtlerin onunla organize bir biçimde hareket ettiği, bütün Kürtlerin kendisi ile ortak paydada buluştuğu bir yer olarak hayal ediyor. Onların cennet mekanı bu. Bütün Kürtler Apo’cu olacak. Bütün Kürtler onların söylemini söyleyecek, konuşacak; bunun dışında kalan bütün Kürtler hain Kürtler, satılmış Kürtler, namussuz Kürtler, siyasal korucu Kürtler ne kadar kötü, şeytanlaştırma sıfatları varsa onlara yapıştırıyorlar.” diye konuştu.

“HÜDA PAR’ın IŞİD’le Bir İrtibatının Olmadığından Zerre Kadar Bir Kuşkum Yok”

Yukarıda saydığı nedenlerden dolayı PKK’nın HÜDA PAR’ı hedef aldığını, IŞİD’in saldırı için sadce bir bahane olduğunu belirten Bağlı, “Hüda–Par ile tam da bu…Çünkü bir defa hepimiz biliyoruz ki, Hüda–Par, buradaki Hizbullah, İran sempatizanı bir örgütlenme biçimine sahiptir. Orayla zaman zaman birtakım irtibatı olduğu bile tartışma mevzuu yapılmıştır. Mesela bunu IŞİD ile bağlantılandırmış olmak, bir cehaletten kaynaklandığını hiç sanmıyorum. Hüda–Parlıların, IŞİD ile bir irtibatlarının olmadığından zerre kadar bir kuşkum yok. Bilirler bunu. Burada başka bir kindarlık var. Kafalarında kurmuş oldukları toplum projesine uygun olmayan aktörler var piyasada ve sinir bozucu bir şey.

“PKK Faşist Bir Örgüt”

"Ben Kürt'üm ama bunun dışındayım…”, “yok kardeşim sana yaşam hakkı tanımam” diyor. Şerafettin Elçi’nin onlara gelip biat etmeyinceye kadar itibarı yoktur, Kemal Burkay’ın yoktur, Bayram Bozyel’in yoktur, Muhammet Akar’ın yoktur, Fazıl Hüsnü Erdem’in yoktur, Mazhar’ın yoktur, Vahap’ın yoktur, Mehmet Metiner’in yoktur, Altan Tan’ın yoktur. Onlara biat etmediği sürece hiçbir Kürt aktörün bir itibarı yoktur. Mümkün olduğu kadar itibarsızlaştırırlar. Faşist bir örgütlenme.”

“Yasin Börü’nün Öldürülüş Şekli Bütün Bölgesel Değerleri Altüst Etti”

PKK’nın kendisine bağlı medya organları aracılığıyla yıllardır topluma kötülük aşıladığına dikkat Mazhar Bağlı, “Burada kurgulu olan şey, canavarca bir hisle bir toplumsal yapının inşa edilmiş olmasıdır. Bunların gazetelerine bakın. Azadiya Welat, Özgür Gündem… Kaç yıldır çözüm süreci devam ediyor. Bir tek satır var mı çözüm sürecinin olumlu olduğuna dair. Hayır yok. Bir tek cümle yok. Zaten örgüt böyle bir şeyi inşa ediyor. Benim bütün sosyolojik bilgimi, bütün bölgesel değerleri altüst eden ne biliyor musunuz?

17 yaşındaki o çocuğun (Yasin Börü) evine sığınan adam telefonla arıyor, PKK’lılara ihbar ediyor ve onu öldürüyorlar, üçüncü kattan atıyorlar, kafasını eziyorlar ve balkondan bakan kadınlar zılgıt çekiyor.

“Bir Çalı Dahi Kendisine Sığınan Bir Serçeyi Kartala Yedirmez”

Bizde çok basit bir ifade var, Kürtlerde yani, yaygın olarak, “Bir çalı dahi kendisine sığınan bir serçeyi kartala yedirmez”. Şeyh Sait ayaklanmasının ortaya çıkmasının sebebi bile budur. Kendisine sığınan bir adamı vermemek için kargaşa çıkmıştır. Oraya kendisine sığınan adamları ihbar edecek ve öldürecek, öldürüldüğünde zılgıt çekecek kadar canavarca bir his sahibi olmak, bütün öteki Kürtlere karşı bir kindarlıktır.” ifadelerini kullandı.

PKK’nin 6-7-8 Ekim tarihleri arası işlediği vahşetin, Hizbullah Cemaati’ni yok etmeye yönelik 2000 yılında başlatılan operasyonlarda oluşturulan “Domuz bağı” algısını geride bırakacağını söyleyen AK Parti MKYK üyesi Bağlı, “Bana göre bu örgütün 40 kişiyi katletmesinin çok olumsuz bir şeyi daha var. Bundan sonra hiçbir kimse meşru bir biçimde JİTEM’in Doğu'da yaptığı katliamlardan ve Hizbullah’ın domuz bağlarından bahsedemeyecek. Bunu bitirdi. PKK’nın bu vahşeti onları gölgede bıraktı.” görüşünü dile getirdi.

Bağlı, “Hüda–Par siyaset alanı dışına çıkar mı? Hüda–Par'ın taziye çadırı kurmaması da bir mesaj değil mi?” sorularına ise şu yanıtı verdi: “Şu gerçeği de görmemiz lazım: Bu kadar hızlı bir biçimde siyasi alana adapte olmayı cidden arzu eden bir yapılanmaya… Biz zaten eli kanlı başka yapılanmaları siyasal alana gelmesi için davet ediyoruz, bunlar zaten gelmişler. Siyaset alanına gelmişler. Madem ki siyaset alanına gelip burada durmuşlarsa, onların bu duruşundan sapmamalarına yardımcı olmak lazım. Yani siyaset alanında kalmalarına yardımcı olmak lazım. BDP için de öyle. Ben BDP’lilerin de zaman zaman siyasetin öte tarafına geçme hevesinde olduklarını görüyorum ve biliyorum. Türkiye bütün aktörleriyle bu alanda, siyasetin içinde kalmaya icbar etmeli, mecbur bırakmalı yani. “

Bir taraftan Hüda–Par'ın taziye çadırı kurmaması da bir mesaj değil mi?

Biliyorum. Bizim yörede bu kurulmayınca öcümüzü alacağız anlamına geliyor. Umuyorum ve inanıyorum ki bu tür bir şeyin, bölgedeki birlikteliği, Türkiye’nin geleceğini zedeleyeceğini düşünerek böyle bir şeye girişmeyeceğini; iyimser bir beklenti içindeyim.

Çok da emin konuşamadınız..

Vefat eden çocukların ailelerini izledim. Bir kızgınlıkları var doğru, öfkeleri var, kendilerine yönelik kategorik bir kindarlığın olduğunu düşünüyorlar ama öyle bir öc alma duygusu ile hareket edeceklerini işaret eden bir şeylerini görmedim. İnşallah böyle bir şey olmaz. Yapmayacaklar inşallah diye düşünüyorum.”

Kendisinin Kürt olduğunu anımsatan Bağlı, Devlet ile PKK arasında yürütülen süreçle Kobani arasında kurulan bağ konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: “İrtibat tarafı bence şuradan kuruluyor. Murat Yılmaz yazdı bunu. Yüzde yüz katıldığım bir şey. PKK iki defa yeniliyor bence. İdeolojik olarak yeniliyor. Birincisi Öcalan yakandığında yenildi. İkincisi de Rojava’da yenildi. Sen 300 – 400 bin kişinin olduğu yerde devlet kurduğunu, devletçik kurduğunu iddia edeceksin. Ama onların ırzını, namusunu, can güvenliğini koruyamayacaksın. Bu, bu işlere kalkışmaman gerektiğini, bu işe kalkıştığında yenildiğinin bir göstergesi olarak görülüyor. Bu yenilgiyi örtbas etmek için bir kıyıma giriştiler adeta, deyim derindeyse. Ve Türkiye üzerinden bir kıyıma giriştiler. Çözüm ile buradan irtibatı kuruluyor.”

Bağlı, “Kobani olayları sırasında hükümetin bir hatasını gördünüz mü ya da özeleştiri yapmasını gerektirecek bir şey olmadı mı?” sorusuna ise, “Burada şöyle bir özeleştiri bence yapılabilir. Devam eden süreci ikiye ayırmak, netleştirmek gerekirdi. Terörün ve şiddetin bitirilmesi meselesi, birisi de Kürt meselesinin çözümü meselesi. Bunların birbirinden farklı konular olduğunu ve bunlarla ilgili farklı adımlar atılması gerektiğini  -zaten yapıyor ama-  bunu deklare etmiş olması gerekirdi. Açık bir biçimde deklare etmesinin daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.” yanıtını verdi. (Hürseda Haber)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.