Yevmu'l Fasl veya Yevmu'l Kuds

Yevmu'l Kuds bu gün için bir nevi Yevmu'l Fasl'dır. Zalimlerle mazlumların müstekbirlerle mustazafların, Müminlerle Münafıkların,  Allah (cc) dostlarıyla düşmanlarının ayrıldığı gündür. Artık saflar böyle belirginleşiyor. Kuds'ü Şerifin kurtarılmasını asli mesele edinenler ile Küresel Siyonizm'e teslim olanlar veya iyi geçinmeyi marifet sayanlar.

Kudüs müdafaası Mekke ve Medine'nin müdafaasından farksızdır. Efendimizin "(İbâdet için) şu üç mescidden başkasına yolculuk edilmez: el-Mescidu 'l-Harem, Mescidu'r-Rasûl ve Mescidu'l-Aksâ." (Buharî, Enbiyâ 8; Müslim, Mesâcid 2) hadisi şerifi buna işaret etmektedir.

Peygamberler eliyle inşa edilen mescitlerden olan Mescidi Aksa, Müslümanların ilk kıblesidir. Buranın, melunların kirli çizmeleri altında olması İslam'ın izzetiyle bağdaşmaz. Bu nedenle Kudüs'ün kurtarılması meselesi Şer'i bir meseledir.

Ümmet, halen tümüyle küresel Siyonizm'in ya tasallutu ya da tehdidi altındadır. Bu nedenle ümmetin önceliği bu tasallut ve tehdidi ortadan kaldırmak olmalıdır.

Siyonizm Osmanlının yıkılması ve Hilafetin ilgasından sonra coğrafyamızı sun'i sınırlarla bölmüş her bir parçanın başına işbirlikçi kuklalarından birini geçirmiştir. Adeta çiftliğe dönüştürülen coğrafyanın çocuklarından oluşan ordularını da oradaki kâhyalarının korumasına vermişlerdir.

Bir yerde Siyonizm karşıtı en ufak bir hareket gördüklerinde derhal orduları harekete geçirmişlerdir. Hatırlayın 6 Eylül 1980 de yapılan “Kudüs'ü Kurtarma Günü yürüyüş ve mitingi”nden 6 gün sonrası darbe yapıldı.

Merhum Erbakan Başbakan olunca post modern darbe ile iktidardan uzaklaştırılmasının nedeni kuşkusuz O'nun Türkiye Müslümanlarını Siyonizm hakkında şuurlandırmayı siyasi faaliyetlerinin merkezine koymasıdır.

15 Temmuz Darbe teşebbüsünü ”one minute”den bağımsız düşünmek mümkün değildir. Darbenin arkasındaki güçler, bize açıkça bu olayın “one minut”un bir intikamı ya da rövanşı olduğunu göstermektedir.

Kudüs'ün Filistinlilerin ya da Arapların meselesi olduğu görüşü tamamen Siyonist Yahudilere ait bir düşüncedir. Bir Yahudi ile tartışmamızda Yahudi bana “Sen bir Kürt'sün, Kudüs meselesi dediğin olay bizim ile amca çocuklarımız arasındaki bir toprak ihtilafıdır. Seni ne ilgilendir” demişti. Ben de Ona “hayır, mesele iddia ettiğin gibi bir toprak meselesi değil İman/inanç meselesidir ve asla Filistinlilerin meselesi değil ümmetin meselesidir”. Demiştim.

Yahudi'nin bu düşüncesi maalesef ümmetin ırkçılık mikrobu bulaşmış kesimleri tarafından kabul ve müdafaa edilmektedir. Şeytan Irkçılık fikrinin babasıdır ve Yahudilikte “ırkçılık” imanın bir parçasıdır. İçimizdeki ırkçılarla Şeytan ve Yahudiler arasındaki akrabalık buradan gelmektedir.

Kudüs'ün bir Arap olan Hz. Ömer (ra) tarafından fethedilmesi bilahare Kürt olan Selahaddin tarafından Haçlı işgalinden kurtarılmış olması Dünya Kudüs günün de Fars Olan merhum İmam Humeyni tarafından ilan edilmiş olması anlamlıdır. Bu konuda Türk asıllı Merhum Erbakan'ın çabalarını ödediği bedelleri yukarıda zikretmiştik.

israil, ABD/AB ve işbirlikçi Arap rejimlerinden oluşan şer koalisyonun imhaya çalıştıkları güçlerin arasındaki ortak payda sadece Kudüs'ün işgalden kurtarılmasıdır. İhvanın bir parçası olan HAMAS ve Hizbullah zaman zaman israil ile sıcak çatışmaya girdiklerini biliyoruz. Türkiye ve Katar İhvan/Haması desteklerken İran hem HAMAS'ı hem de Hizbullah'ı alenen desteklemektedir.

Yazımı Merhum Hocam'ın sözleriyle bitirmek istiyorum. “Zafer inananlarındır ve zafer yakındır”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.