Yürüyen şehidler eyle bizi İlâhî!

Hamd, âlemlerin Rabbine; salât ve selâm da O'nun pak Rasûlüne olsun.

Kıymetli okur! Baştan belirteyim, “Bu yazı ilmî hiçbir değer taşımaz; yalnızca hüsn-ü zan ve aşk içerir” diyerek “Ütopik şeyler yazmış, ilimle de zerre alakası yok” deme ihtimali olan kardeşlerimizin gıybet etmesine mani olayım.

Malumunuz şubat, yani şehadet ayındayız. Koskocaman bir avuçla toprağa serpilen tohumlar gibi toprağa atılan, sayısını ancak Allah'ın bileceği, şehidi bol aydır Şubat ayı… İnsan şehidlere bakıp, onların hayatını okudukça bazen ümitleniyor, bazen de ümitsizliğe düşüyor. ‘Ya ben şehid olamazsam' ile ‘Ben de şehid olabilirim'in ortası yok müminlerin gönlünde.

Yanarak ölmeyi sevmiyoruz. Boğularak ölmeyi de. Enkaz altında kalmak ve karın ağrısından ölmekse tam bir facia. Kim bela ve musibet ister ki? Diğer şehadet çeşitlerini de siz düşünün. Peki, illâ ki darbe mi olmalı şehid olmamız için? Yoksa teröristler mi saldırmalı? Cihadın şartları oluşmamış bir ülkede yaşayan insanlar olarak bizler nasıl şehid olacağız? O zaman cihad edip şehid olacak günü beklemeden şehidler gibi yaşamalı, her yanımız ve davranışımızla Allah yolunda olmalıyız.

Ümidimin kırılma noktasında bir kudsî hadis yetişiyor imdadıma: “Ben kulumun bana olan zannı üzereyim. Beni nasıl tanırsa ona öyle muamele ederim.” Bu hadis-i şerifin nurunu, şehadet arzularımızın tüm karanlık yanlarına tutuyorum. Onunla bakıyorum kendime ve çevremdeki insanlara.

Rabbimiz “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler' demeyin.” buyuruyor. Sahi, neden “Allah yolunda oldukları için öldürülenler” demiyor ayette? Sonra bir umut… “Belki hepimiz yürüyen şehidlerizdir.” diyorum. Müminler olarak Allah yolunda çalışmıyor muyuz zaten? Yememiz, içmemiz, muhabbetimiz, çocuk yetiştirmemiz, yazıp çizmemiz hep O'nun rızası uğruna değil mi? Geriye ne kalıyor? Allah yolunda iken öldürülmemiz.

Ölüm hususunda unutulan bir faktör var: Ölüm meleği. Herkes ölümü hastalığa, kazaya yüklüyor. Azrail ise bu ölüm olayında gizli özne…  Allah yolundayız  -ayetteki tabiriyle ‘fî sebîlillâh'- ve bir de bakmışız ki Azrail(as) karşınızda. İşte, Allah yolunda öldürüldük. Sebildik zaten, her şeyimizle Sana aittik Allah'ım. Yolda değildi kimimiz, adeta yol idi, Sen'in yolun. Hiçbir yolu olmayan durumlarda, yol olmayı tercih edenlerimiz vardı.

Hepimizi şehid kabul etsen, Senin hazinenden bir şey eksilmez. Hakkındaki hüsn-ü zannıma kıymet ver ve Senin için alnı secdeye değen herkesi şehid kabul eyle İlâhî…

Bizler, şehadet yolları çoğunlukla doğal afetlere kalmış bir coğrafyanın insanlarıyız. Bizim hepimizi yürüyen şehidler eyle… Bizi, en büyük aşkımız olan şehadetten ayırma ve geçmişteki şehidlerimiz gibi bizleri de şehidlerle haşreyle İlâhî... Âmîn…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.