İbrahim DAĞILMA

İbrahim DAĞILMA

Zulmün körleri ve zulme kör kesilenler

İki Cihan Güneşi Hazret-i Muhammed’in Kutlu Doğumu ve 28 Şubat postmodern darbesinin faillerinden bir kısmının yargı önüne çıkarılması ülke gündeminin iki yoğun konusuydu bu hafta.

İki konu yoğun bir şekilde konuşulmakta ve konuşulacaktır. Konulardan biri, insanlığı dünya ve ahiret kurtuluşuna çağırırken; diğeri zulmün karanlık ve çirkin yüzünün bir kez daha deşifre edilmesini sağladı.

28 Şubatın faillerinin tamamı ve bu zulme fikirleri, emekleri, kalemleri ile destek olanlar ülkenin her karışını bir zulümhaneye döndürdüler. Bu onların hakikate, nura ve İslami güzelliklere karşı körlüğünün bir gereğidir.

Yüce Kur’an imandan uzak olanların “körlüğüne, sağırlığına, hakikatlere akıl erdiremediklerine” tekrarla vurgu yapar. Böylesi fıtrat körleri, imkânı, idareyi, hükümeti tekellerine aldıklarında “nesilleri ve ekinleri” yok ederler. O dönemin canlı tanıkları olarak hala aramızda milyonlar bulunmaktadır.

Yolda, okulda, devlet kurumlarında gördükleri her örtülü mümine, onların göz zevklerine(!) tehlikeli bir engeldi.

Sünnetin heybetli bir yansıması sakallı her mümin, onların çağdaş karizmalarına(!) ciddi bir darbeydi.

Karşı cinsin elini tutmayan harama duyarlı herkes, iflah olmaz bir yobazdı(!)

Allah’ın evlerini asıl işlevleri doğrultusunda gören ve gönüllü Kur’an dersi veren on binler, asılması gereken teröristlerdi(!)

Ve güçlü oluşlarını haklılığa bir gerekçe sayan, bu halka tepeden bakan, dindar insanları hazmedemeyen, onlara ikinci sınıf muamelesi yapan bu hak, hakikat yoksunu körler, firavuni gidişlerine uyan görevlerini icra ettiler. Ama bin yıl dahi sürecek iddiasında bulundukları hileli, şeytani tuzaklı girişimleri akim kaldı ve Allah’ın lütfuyla on beş yıl içinde kirli yüzleri deşifre oldu; batıl gidişe hizmet eden balonları ellerinde kaldı.

İlahi takdire bakın ki, dün Sincan sokaklarında bu halka gözdağı amaçlı, demokrasiye balans ayarı hedefli tank yürütenler bugün aynı güzergâhtan cezaevlerine götürüldü. Peki, zulmün müsebbibleri “Ah keşke!”lerle toprak olmayı dileyecekleri İlahi azap görünce ne yapacaklar!

Gelelim işin başka bir yönüne!

Peki, bir haklılığa veya mağduriyete kör kesilenlere ne demeli? Kendileri de bu zulmün bir parça mağdurlarıyken, her türlü haksızlığa meydan okumakla kendine bir pay çıkarırken başka mağduriyetleri ve haklılıkları görmezden gelenleri hangi kefeye oturtmalı? Hani adam demiş ya: “Beni inciten beni sevmeyenlerin bana attıkları taşlar değil de taş atma mecburiyetinde kalıp da öyle yapıyormuş gibi görünen dostların attığı güllerdir.”

Yasal bir hak olan ölen yakınlarının cenazesine katılma konusunda Dursun Çiçek ve Mehmet Haberali görüp de Rana teyzenin oğlu İhsan Baran’ı ve kız kardeşi Van depreminde ölen Fahri Arcagök’ü es geçenler,

Hastalığı bir dereceye kadar ilerlemiş ve adli tıpta onaylanmış mahkumların cezalarını affetme yetkisine sahip bir Cumhurbaşkanı onlarca mahkumu affederken bu konuda defalarca yapılan girişimlere rağmen ve adli tıp belgeleri hazır olduğu halde Fikret Bayram ve Yasin Demir… gibi Hizbullah tutuklularına kayıtsız kalması nasıl izah edilir?

Kartel medyasını zaten biliyor ve tanıyoruz. Onlar dindarlarla ilgili bir haberi ancak yıpratıcı, tezyif edici yönü bulunca yayımlarlar; ama birçok sıradan olayda bile haber değeri bulan İslami medya, Peygamber Sevdalılarının öncülüğünde yapılan ve yüzbinler katılımlarla gerçekleşen ve son örneği bu hafta Batman’da şahit olunan Kutlu Doğum etkinliklerini haber değerinde görmüyor mu?

İlköğretimlerde başörtüsüyle derslere giren öğrenciler ve onların bu doğru, onurlu kararları arkasında duran velilere reva görülen haksızlıklara sebep olanlar, 28 Şubat sürecindeki ikna odalarını suçlayabilirler mi?

Dindar nesilden dem vuranlar, hoşgörü edebiyatı yapanlar acaba “Üstad Beddiüzzaman” ve benzeri alimleri tanıtma hakkını ve siyer sınavı yapma yetkisini sadece kendilerinde mi görüyorlar ki Muş Valiliği ve Diyarbakır Suriçi Kaymakamlığı sıradan gerekçeler ve keyfi muamelelerle semineri yasaklıyor ve sınavın okulda yapılmasına engel oluyor?

Acaba zulmün körleri mi yoksa zulme kör kesilenler mi daha inciticidir?

Diyarbakır İstasyon Meydanındaki Peygamberi coşkuya dâhil olmak umuduyla Allah’a emanetsiniz!

Doğruhaber Gazetesi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.