M. Şerif DURMAZ

M. Şerif DURMAZ

Zulmün sonu için gerekeni yapın

15 Temmuz emperyalist destekli darbe girişiminin başarısız olmasıyla, yıllardır devletin imkânlarından faydalanarak devlet içinde paralel bir devlet kuran FETÖ'nün bugüne kadar yaptıkları ve yaşattıkları zulüm ve hukuksuzluklar ve masum insanlar hakkında söyledikleri yalan ve iftiralar bir bir ortaya çıktı. Devlet cenahı bu konuda müspet bir irade beyanı gösterince mağdurlar da yaşadıkları zulüm ve mağduriyetlerin giderilmesi için girişimlerde bulundu. Kimileri amacına ulaştı, kimilerinin mağduriyeti ve yaşadıkları zulümler ise olduğu gibi devam etmektedir.

Mağduriyetleri giderilmeyen mağdurların başında, 28 Şubat ve FETÖ yargısı tarafından ideolojik saiklerle ve haksızca cezalar verilen İslami kimlikli mahkûmlar gelmektedir. 15 Temmuz'dan sonra birçok platformda seslerini duyduğumuz İslami dava mahkûmlarının yaşadıkları zulümlerin sona ermesi için şu ana kadar ciddi bir girişimde bulunulmaması ve zulmün olduğu gibi devam etmesi, adaleti tesis etmekle övünen ve her fırsatta Hz. Ömer'in adil oluşundan örnekler vererek konuşan yöneticiler açısından asla kabul edilemeyecek bir durumdur.

Kimi iyi niyetli insanlar tarafından şu denilebilir; “Efendim, ülkeyi idare edenler İslami dava mahkûmlarının yaşadıkları zulümden, dosyalarındaki çelişkilerden bihaberdirler. Bihaber olmasalar neden çözüm için bir adım atmasınlar! Adaletin yerini bulmasını, zulüm ve haksızlıkların sona ermesini neden istemesinler!”

Net ifade edelim; bugün ülke idaresinde bulunan yöneticiler başta olmak üzere İslami dava mahkûmlarının yaşadıkları zulümleri, dosyalarındaki çelişkileri ve maruz kaldıkları komplo ve kumpasları duymayan kalmamıştır. Bu ülkenin vatandaşları, bu ülkenin idarecileri, 28 Şubat ve FETÖ yargısı tarafından haksızca cezalar verilen masum insanların varlığından haberdardırlar.

Bundan ötürü hiç kimse, “Bizler İslami kimlikli mahkûmların yıllardır cezaevinde olduklarından, dosyalarındaki çelişkilerden, yaşadıkları zulümlerden haberdar değiliz” diyemez! Aynı şekilde bugün hem iktidar hem de muktedir olanlar, “Kimse bizle İslami dava mahkûmlarının dosyalarıyla ilgili görüşme yapmadığı ve bu konuda bizleri yeteri kadar bilgilendirmediği için sorunu çözemedik”  diye mazeret öne süremez!

Uzun zamandır çok ciddi girişimlerde bulunulmasına, her fırsatta bu konuyla ilgili yetkililerle görüşmeler yapılmasına ve muhtelif çalışmalarla bu konu sürekli işlenmesine rağmen ne yazık ki bugüne kadar mağdurlarla ilgili herhangi müspet bir gelişme yaşanmadı. 2002'den bu yana iktidarda olan AK Parti, birkaç kez söz konusu zulmü sona erdireceği sinyalini vermesine ve dahi Sayın Erdoğan da 15 Temmuz'un bu ve benzeri mağduriyetleri giderme açısından bir fırsat doğurduğunu ifade etmesine rağmen maalesef ki henüz sorunu mutlak manada çözecek bir adım atılmadı. İktidar adaletin yerini bulması ve zulmün sona ermesi adına üzerine düşeni yapmak zorundadır.

Allah aşkına, bu konuyla ilgili adım atmanız, girişimlerde bulunmanız çok mu zordur! FETÖ'nün en büyük mağdurları olan İslami dava mahkûmlarının yaşadıkları zulme neden sarfı nazar ediyorsunuz! Fesat şebekesi yargıçlarının şantaj ve uydurma delillerle cezalar verdiğini biliyor olmanıza rağmen, bu konuda şu ana kadar bir şey yapmamanız ve sessiz kalmanız vebal değil midir? 25 yıldır haksız bir şekilde zindanlarda bulunan insanları unutmanız, biliyor olmanıza rağmen yaşadıkları haksızlık ve hukuksuzluklara lakayt kalmanızın iman dolu mazlum yürekleri acıttığının farkında mısınız?

28 Şubatçılar yargılandılar ve ceza aldılar. Ancak yaşlı ve hasta oldukları gerekçesiyle bir gün bile cezaevine girmediler. FETÖ'cüler davalarına bakmış gerekçesiyle verilen kararlar yok sayılıp serbest bırakıldılar. Peki, neden FETÖ'cülerin Müslüman mahkûmlar hakkında verdiği kararlar yok sayılmıyor? Neden yaşlı ve ağır hasta olan Müslüman mahkûmlar serbest bırakılmıyor? Bu çifte standart değil midir? Bunun neresi adalet! Bu adalet değil zulümdür, burada adaletten söz etmek mümkün değildir. Bu durum, ülkede hukukun üstünlüğünün değil üstünlerin hukukunun geçerli olduğunun göstergesidir.

Adaletten söz ediyorsanız, zulmün sonu için gereğini yapmak zorundasınız. Adalet, herkese eşit ve adil davranmaktır, her hak sahibine hakkını eksiksiz teslim etmektir. Bir zulmü ortadan kaldırmak, bir mağduriyeti gidermek de adalettir. O yüzden adaletin tesisi ve 28 Şubat ve FETÖ yargısı tarafından mağdur edilen mazlumların yaşadıkları zulmü sona erdirmek için gerekeni yapın. Mahkeme-i Kübra'da vebal altında kalmamanız, bu zulümden sorumlu tutulmamanız için yıllardır görmezden geldiğiniz sorunu bir an evvel çözüme kavuşturmalısınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.