“Zulüm karşısında susmak, suça iştiraktir”

“Zulüm karşısında susmak, suça iştiraktir”

Bitlis’te bir araya gelen 27 Sivil Toplum Kuruluşu tarafından, ‘Halep’i Boğan Sessizliğimiz Olmasın’ sloganıyla yapılan basın açıklamasında, Halep’te, tarihin görebileceği en acımasız ve vahşi katliamların yaşandığına dikkat çekildi.

Bitlis’te bir araya gelen 27 Sivil Toplum Kuruluşu, Halep’te yaşanan zulme dikkat çekmek amacıyla   ‘Halep’i Boğan Sessizliğimiz Olmasın’ sloganıyla basın açıklaması yaptı.

Cuma namazının ardından, Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Rahva yerleşkesinin önünde bir araya gelen 27 STK adına basın açıklamasını okuyan Bitlis Eren Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Berk Yasin Şefkatlioğlu, Halep’te yaşanan katliamların, Müslümanların sessizliğinden kaynaklandığını ileri sürdü.

Halep’te, tarihin görebileceği en acımasız ve vahşi katliamlar yaşanıyor”

Suriye’nin, 6 yıldan bu yana dünyanın gözü önünde sistematik katliam ve kıyımlara maruz kaldığına dikkat çeken Şefkatlioğlu, şunları söyledi:

“Her gün içimizi parçalayan onlarca, yüzlerce görüntüyle karşılaşmaktayız. Bizim 3-5 saniyeden fazla bakamadığımız fotoğraf karelerini, Halepli kadınlar, çocuklar, yaşlılar bizatihi yaşamakta. Bombalanmayan tek bir hastanenin dahi kalmadığı Halep’te yaralanmak, ölmekten daha trajik bir hale gelmiş bulunmakta. Gıda yardımının ulaştırılamadığı Halep’in yavruları, “Cennet’te yemek yiyebileceğiz” diye ölüme kucak açıyorlar.” dedi.

Şefkatlioğlu, BM, AB ve ABD’nin yaşananlar karşısında, kamuoyu önünde üç maymunu oynayan, arka planda ise çıkarları için Müslüman kıyımından içten içe hoşnutluk duyan haçlı artıkları olarak katliamın ortakları olduklarını dile getirerek,  bugün Halep’te, tarihin görebileceği en acımasız ve vahşi katliamlardan birinin yaşandığına dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Kukla DAEŞ ve PYD/PKK emperyalist güçlerin kiralık katilleridir. Bu şer ittifakı, ancak Halep’i insansızlaştırarak zafer elde edebileceklerinin farkına varmışçasına bir soykırım gerçekleştiriyor. Halep’te 15 Kasım’dan bu yana rejim ve müttefikleri tarafından 2 binden fazla hava saldırısı, 7 binden fazla top atışı yapıldı. Zalimler bilinçli bir şekilde fırınları, hastaneleri, okulları, camileri ve halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak için çıktığı toplu mekanları vuruyor. Halep’e deprem etkisi yaratan sığınak delici bombalar atılıyor ve enkazların altından her gün onlarca kadın ve çocuk cesedi çıkarılıyor.

 Bu ağır saldırılar altında kalan 300 bin sivil insan en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak hale gelmiş durumda ve ölümle, açlıkla pençeleşmektedir. Yaşananlar karşısında kulakları sağır eden bir sessizlikle karşı karşıyayız. Halepli kardeşlerimizi ağır bombardımanlar, sistematik katliamlar kadar insanların sessizliği de yaralıyor. Batının ve işbirlikçilerinin insafsız ama bilinçli sessizliğini anlamlandırabiliyoruz. Onlar kimliklerinin ve düşmanlıklarının gereğini yapıyorlar. “   

“İslam alemi de bu sessizliğin bir parçası olmuş durumda”

“Ne yazık ki İslam alemi de bu sessizliğin bir parçası olmuş durumda” diyen Şefkatlioğlu, “Bir vücudun azaları gibi olması emredilen müminlerin, kardeşleri ateş altındayken sessiz kalmasını ise idrak etmekte zorlanıyoruz. Dört koldan kuşatılmış, nefessizliğe mahkûm edilmiş Halep’te, öz be öz kardeşlerimiz katlediliyor. Zulüm karşısında susmanın suça iştirak olduğunu haykıran bir Peygamberin ümmeti olarak, kardeşlerimizin katledilmesine sessiz kalmayı vicdanımız ve inancımız nasıl kabul edebilir? Ahlak ve inanç bütün siyasi dengelerden önce gelir. Halep’teki soykırım karşısında siyasi dengeler bahanesi kabul edilemez bir vicdani çürümedir. Dengeler, Halep yok olduktan sonra ne ifade edecektir, merak ediyoruz. Pervasızca Halep üzerine bomba yağdıran, ölüm kusan güçler, İslam dünyasının ve insanlığın sessizliğinden güç alarak arsızca barbarlıklarını “Terörizmle Mücadele” diye pazarlıyorlar.

Zalim, olanca gücüyle katliamını sürdürürken, hatta arttırırken, mazlumun yanında durmak haysiyetimizin gereğidir. Halep direnişin öncüsü kardeşlerimiz, imtihanlarını olanca güzelliğiyle verdiler ve Rablerine gittiler. Geride kalanlara destek olmak ise bizim imtihanımız olarak önümüzde duruyor. Halep ölüyorken duyarsızca yaşamak, günden güne büyüyen bir vebale dönüşüyor. Artık buna dur demeliyiz. Ayağa kalkmalı ve şerefimizi haykırmalıyız. Halep’in çığlığına ses vermek, ihtiyaçlarını karşılamak en asli vazifemizdir.” diye konuştu. (Şükrü Tontaş-İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler