Bize ne oluyor ki …

Bize ne oluyor ki zulüm altında ezilen, yardım bekleyen kardeşlerimizin çağrılarına bigane kalıyor; onlar için harekete geçmiyor, mücadele etmiyoruz.
Firavun hortlamışken Giza’da ve askerleri baltalarını bileyip zafer çığlıkları atıyorken Tahrir’de…
Adeviyye Kerbela’sında muhasara altında katledilirken yarenlerimiz…
İskenderiye’de camiye sığınan kadınlarımız ve çocuklarımız Kıpti çeteleri tarafından çepeçevre kuşatılmışken…
Ve daha dumanları tüterken Arakan’da diri diri yakılan bedenlerimizin…
Ve çığlıkları kulağımızdayken evi başına yıkılan Filistinlinin…


Bize ne oluyor ki “zillet bizden uzaktır” şiarıyla mücadeleyi ve direnişi omuzlamak yerine esaret ve boyunduruk altında zilletle yaşamayı tercih ediyoruz.
Camp David ihaneti alnımızda kara bir leke olarak duruyorken…
Siyonistler istedi diye Gazzeli kardeşlerimize kendi ellerimizle ambargo uygulamanın utancıyla başımız öne eğikken…
Ne diye Filistin’e, Kudüs’e ağıtlar yakıyoruz?
Endülüs’e yaktığımız gibi…


Bize ne oluyor ki direniş ve zafer yolunun bedel ödemekten, Allah yolunda şehadetten geçtiğini göz ardı edip bedelsiz, şehadetsiz formüllerle cenneti kazanmayı umuyoruz. Şehadet kültürünün diriltici iksirinden mahrum kalıyoruz.
Dünyamızdan, rahatımızdan ödün vermeden ahiretimizi mamur kılmanın hesaplarını yapıyoruz. Şu ilahi ikazı unutuyor muyuz: “Yoksa siz sizden öncekilerin başına gelenler sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Peygamber ve onunla beraber müminler Allah’ın yardımı ne zaman diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı.”


Bize ne oluyor ki topyekün Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp vahdet ve sabır silahını kuşanarak Allah’ın yardımını beklemiyoruz. Üstelik “ Allah’a ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, sonra zayıflarsınız ve kuvvetiniz kalmaz ve sabredin, şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.” emr-i ilahisiyle ikaz ediliyorken…
Haçlı-siyonist ittifakıyla darbe vurulurken Mısır’da İhvan’a…
Peşinden Tunus’ta ve Libya’da…
Batıcı işbirlikçi ihanetin hançeri sırtımızdayken hala…
Nifak şebekeleri tefrika peşindeyken baştan başa tüm İslam coğrafyasında…
Daha kaç Suriye bekliyoruz?


Kaç Afganistan’la ümmetin kazanımlarını heba etmeyi düşünüyoruz?
Bize ne oluyor ki bir vücudun azaları, bir duvarın tuğlaları gibi olmamız gerekirken millet, mezhep, meşrep, cemaat duvarlarıyla aramıza sınırlar çizip fırka fırka oluyoruz.
Ümmet bilincini yitirip taassup girdabında savruluyoruz.
Oluşturduğumuz küçücük dünyamızda düşüncelerimiz sığlaşmış, ufkumuz daralmış, müminin sahip olması gereken basiret ve ferasetten mahrum kalmışız.


Mısır’daki darbenin sadece İhvan-ı Müslimin’i, Mısırlı Müslümanları değil tüm ümmeti hedeflediğinin farkında değiliz.
Aynı tertibin Tunus ve Libya’yla devam edip bizi de içine alacağını tahmin edemiyoruz.
Bu yüzdendir katliamlara sessiz, zulme seyirci kalışımız.
Böylelikle aslında zalimleri cesaretlendirip zulme ortak oluyoruz da haberimiz yok.
Zaman hesaplaşma zamanıdır. İman ile küfrün, mustazaflarla müstekbirlerin, iki asırdır ezilen sömürülen İslam ümmetiyle emperyalist batının hesaplaşması… Bu hesaplaşmanın çok şiddetli olacağı kesin. Mısır’daki, Tunus ve Libya’daki manzara bunun tezahürüdür.


Ümmet, büyük bir imtihanla karşı karşıyadır. Fert olarak, cemaat ve camia olarak, devlet ve millet olarak bütün unsurlarıyla… Ya Allah’ın lütfuna mazhar olup yeryüzünün varisleri olacağız ya da yenilmiş ve horlanmış olarak esarete ve köleliğe razı olacağız.
Özellikle Mısır’daki mücadelenin seyri ve sonucu tüm Müslümanları, İslami hareketleri derinden etkileyecek boyutta önemlidir. Bu bilinçle hareket edilmeli, adımlar atılmalıdır. Tüm imkanlar seferber edilmeli; her Müslüman eliyle, diliyle ve kalbiyle duruma seyirci değil müdahil olmalıdır. Alimlerimiz, cemaat ve kanaat önderlerimiz, STK’lar; ortak platformlar ve girişimlerle en azından tavır birliğini sağlayarak fiili vahdet için zemin oluşturmalıdırlar.
Şer gördüklerimizde hayır olabilir.
 


 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.