İstanbul Sözleşmesiyle değil İslam Medeniyeti Sözleşmesiyle ailelerimizi koruyabiliriz

İstanbul Sözleşmesiyle değil İslam Medeniyeti Sözleşmesiyle ailelerimizi koruyabiliriz

İstanbul sözleşmesiyle ailelerin parçalandığı tehlikesine dikkat çeken Nakşibendi Şeyhi Abdülkerim Çevik, İstanbul sözleşmesiyle değil, İslam medeniyeti sözleşmesiyle ailelerin korunabileceğini belirtti.

Ailelerin temeline dinamit koyan İstanbul Sözleşmesine tepkiler büyüyor. Avrupa'dan ithal edilen sözleşmenin, Müslümanların aile yapısına uyuşmadığını, aileleri ifsat ederek yok ettiğine dikkat çeken âlimler ve uzmanlar, bu sözleşmeden vazgeçilmesi çağrısında bulundular.

Müslüman kadın ve erkeğin haklarını koruma altına alanın Kur'an-ı Kerim olduğunu hatırlatan Bitlis'in Güroymak (Norşin) ilçesinde yaşamış merhum Nakşibendî şeyhi Muhammed Ziyaeddin'nin torunu ve bölgenin kanaat önderlerinden Şeyh Abdülkerim Çevik, İstanbul Sözleşmesi'yle değil, "İslam Medeniyeti Sözleşmesi" ile ailelerin koruma altına alınabileceğini söyledi.

"Avrupa'da aile yok. Çıkardığı yasalarla soykırım yaşıyor"

Avrupa'dan getirilen bir yasayı, Müslüman toplumuna uygulamanın sıkıntı verici olduğunu vurgulayan Çevik, "İstanbul Sözleşmesi, Avrupa'dan gelen bir yasadır.  Avrupa'dan gelen bir yasayı, Müslüman toplumuna uygulamak sıkıntı vericidir. Tıpkı 'Avrupa İnsan Hakları' gibi ülkemizde uygulandı fakat herhangi bir faydası görülmedi. Çünkü sınırsız özgürlük Avrupa'ya da fayda vermedi. Avrupa Konseyi'nin yapmış olduğu sözleşme, eğer Avrupa'ya bir katkı sunmuşsa ki onlar Hristiyan biz Müslümanız, diyebiliriz ki evet onlar bu sözleşmeden fayda gördü, biz de onların yasalarını burada uygulayalım, bu şekilde kadınların haklarını koruyalım. Ama öyle bir şey yok. Şu an Avrupa'da aile diye bir şey yok, çocuk yok, düzenli bir yaşam yok. Avrupa bir soykırım yaşıyor. Avrupa çıkardığı yasalarla soykırım yaşıyorsa, nesil tükenmişliği yaşıyorsa, biz nasıl bu yasaları Müslüman toplumumuza uygulayalım?" dedi.

"Kadına sınırsız yetki verildiği zaman, erkeğiyle ömür boyu evliliği devam ettiremez"

Müslüman erkek ve kadının haklarını koruyan Kur'an-ı Kerim'in olduğunu hatırlatan Çevik, şunları söyledi: 

"Müslüman olarak ister erkek, ister kadın olsun, haklarımızı koruyan kitabımız Kur'an-ı Kerim var. Kur'an-ı Kerim, sadece erkek ve kadınların değil, çocukların, hayvanların, herkesin hakkını koruyan bir Kitap'tır. Nitekim eski ve şu anki tarihe baktığımızda öyle bir fark görebiliyoruz. Nenelerimiz, dedelerimiz, mezara kadar bir ömür geçirmişler beraber. Ama şu anki nesil, yeni yasalarla maalesef evliliği geçici bir kurum olarak kabul ediyorlar. Kısa bir zaman sonra 'Birbirimizle uyuşmadık, anlaşamadık.' diyerek ayrılıyorlar. Burada kadınları küçük düşürüp eleştirmiyoruz.  Allah, fıtrat olarak onları zayıf-güçsüz yaratmış. Sınırsız yetki verildiği zaman, erkeğiyle ömür boyu evliliği devam ettiremez. Çünkü kadınlarda ani öfke, hızlı karar evliliği birden sonlandırabiliyor."

"Kadını koruma adı altında çıkarılan yasalar, kadın cinayetlerini daha da artırdı"

Kadını koruma adı altında çıkarılan yasaların, kadın cinayetlerini artırdığına dikkat çeken Çevik, kadını, kocasından başka kimsenin koruyamayacağını söyledi.

Açıklamasına devamla Çevik, "Kadını koruma adı altında çıkarılan yasalar, erkeği evden uzaklaştırdığı zaman, hapse attığı zaman, erkeğin kadına karşı öfkesi artar. Nitekim aldığımız bilgilere göre, son zamanlarda kadın cinayetleri yüzde yüz artmaktadır. Bu gibi sebeplerden dolayı bu yıl 400'e yakın kadın cinayeti işlendi. Kadını koruyan eşidir. Eşi onu korumadığı zaman, kimse onu koruyamaz. Yasalarla erkek ve kadının arası bozulduğunda, bir daha kimse onların arasını yapamaz. Bu gibi yasalar, toplumumuza aykırıdır. Toplumu, aileyi ve fertleri bozar."

"İstanbul Sözleşmesi, sapkınlıkların karşısında olan bizler için büyük bir darbedir"

İstanbul Sözleşmesi'yle ismi bile ağza alınmayacak sapkınlıklara meşruiyet kazandırıldığının altını çizen Çevik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gazetelere ve basına baktığımızda İstanbul Sözleşmesi'yle, ismini bile ağzımıza almak istemediğimiz bazı kesimlerin, ahlaksız grupların sözü ön plana çıkıyor. Bu, ileride onlara meşruiyet kazanmalarına sebep olur. İstanbul Sözleşmesi, onlara meydan veriyor. Lut kavmi döneminde yaşayan insanların, şu anda o durumları yaşayan kesimlere hak tanıyor. Yaptıkları yanlışları meşru duruma getiriyor. İstanbul Sözleşmesi, bu sapkınlıkların karşısında olan bizler için büyük bir darbedir."

"Dışardan fıtrata aykırı yasaları getirip uygulamak, toplumu ıslah etmez, ifsat eder"

İslam medeniyetiyle toplumların büyüdüğünü dile getiren Çevik, dışardan bizi bozan, yok eden, fıtratımıza aykırı, genimize aykırı yasaları getirip toplumumuza uygulamanın, toplumu ıslah etmeyeceğini, bilakis ifsat edeceğini ifade etti.

İstanbul Sözleşmesi'nin topum tarafından benimsenmediğine dikkat çeken Çevik, "İyi bir gençlik için elimizde İstanbul Sözleşmesi'nden daha önemli olan Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesselem) ashabıyla yaşadığı aile terbiyesi, aile yapısı diye bir İslam Medeniyeti var. Bu İslam Medeniyetiyle toplumlar büyümüşler, kalkınmışlar, dünyaya hâkim olmuşlar. Bunların örnekleri vardır. Bu varken, dışardan bizi bozan, yok eden, fıtratımıza aykırı, genimize aykırı yasaları getirip toplumumuza uygulamak; toplumumuzu ıslah etmez, bilakis ifsat eder. Elimizde köklü bir toplumumuz, geleneğimiz var. Bu İslam'dan gelen bir gelenektir. Bununla hep öncü olmuş, ilerlemişiz. Bu varken, başka yasaları aramak beyhudedir. İstanbul Sözleşmesi, toplumumuzda benimsenmediği gibi yetkililer de tasvip etmediler. İnşallah en kısa zamanda bu sözleşme kaldırılır, hepimiz bu sorumluluktan kurtulmuş oluruz." diye konuştu.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.