Şehid Seyyit Mele Fehim

Şehid Seyyit Mele Fehim

Cesaret ve heybeti ile İslam düşmanların rüyasını kaçıran Şehit Seyyit Mele Fehim Yönden, 25 Haziran 1992 yılında Mersin'de öğle yemeği için geldiği dava arkadaşının evinin önünde PKK militanları tarafından çapraz ateşe tutularak şehit edildi.

MERSİN - Baba tarafından soyu Hz. Hüseyin'den gelen, ceddi Hz. Ali gibi heybet ve cesarete sahip olan, İslam hakkında bildiklerini kimseden korkmadan anlatan, küfre karşı aslan, Müslümanlara karşı ise halim ve mütevazi olan Mele Fehim Yönden, 25 Haziran 1992 yılında dava arkadaşının evinin önünde PKK militanları tarafından çapraz ateşe tutularak şehit edildi.

 

1955 yılında Siirt'in Pervari ilçesine bağlı Karasungur (Berük) köyünde dünyaya gelen Fehim Yönden, ilk eğitimini Seyyit olan Babası Mele Muhammed'in yanında alır. Daha sonra Devletin bölge halkına yönelik baskı ve zulümleri nedeniyle Milliyetçi-sol örgütlere karşı sempati besler. Mele Fehim, sol örgütlere karşı sempatisi olmasına rağmen namazlarını düzenli kılar ve kendisini İslami konularda da yetiştirmeyi ihmal etmez. 1985 yılında amcaoğlu İzzetin Yönden'in Mersin'e taşınmasından sonra o da bir yıl gibi kısa bir süre sonra Mersin'e taşınır. Mersin'e taşınan Mele Fehim, 1989 ile 1990 yıllarında Müslümanlar ile tanışmasından sonra kendisini tamamen İslami davaya adar. İslam'ın kabul etmediği milliyetçi ve sol fikirleri geride bırakır. Müslümanlar ile tanışmasından 3 yıl gibi kısa bir sürede tehdit edildiği PKK tarafından 25 Haziran 1992 yılında Şahintepesi'nde 5 kişi tarafından Sokak ortasında çapraz ateşe tutulmak sureti ile şehit edilir. Mele Fehim şehit edildiği sırada 3'ü kız ve 4'ü erkek olmak üzere toplam 7 çocuğu vardı.
Yakın ailesi, akrabaları, dostları ve kendi oğlunun dile ile Mele Fehim'i tanıyalım.

 

Bildiklerini kimseden korkmadan anlatırdı

Amcasının eşi olan Azime Yönden (67) şehid hakkında şunları anlattı: "Akraba olmamızdan dolayı sürekli yanımızda idi. Müslümanlar ile tanışmasından sonra İslami hassasiyeti daha arttı. Sürekli Kur'an'ı Kerim okurdu. İnsanlara Kur'an dersi verirdi. İnsanlara İslam'ı anlatırdı. Bayan-erkek karışık çalınan düğünlerin haram olduğunu anlattığından dolayı bir gün PKK taraftarı olan insanlar gelip bana dediler ki, Mele Fehim'e söyle bu tavrından vazgeçsin. Bende kendisine söylenenleri aynen ilettim. Kendisi ise bana şöyle cevap verdi, "Eğer onlar bir elime ayı bir elime de güneşi verseler ben yine doğru bildiklerimi halka anlatmaktan geri durmayacağım". Sürekli abdestli gezmeyi severdi. Hz. Peygamberin bütün sünnetlerini yapmak için elinden gelen bütün gayretleri sarf ederdi. Teheccüd namazlarını kaçırmazdı."

 

Kanlı atletinde "Kelime-i Tevhid" yazılı idi

Azime Yönden şöyle devam etti: "Şehid olmadan önce kendisi ile görüştüm ve dedim ki ben mevlit vereceğim gel oku. O da bana dedi ki: 'Çalıştığımız inşaatta alacağımız kalmış, onu aldıktan sonra gelir mevlit okurum'. Ondan sonra gitti ve kendisinin şehadet haberi geldi. Kalabalık bir şekilde mezarlıkta bulunduğumuz sırada şehidi yıkayan İmam, onun kanlı gömleğini gösterdi ve dedi, 'bakın bu atletin üzerinde Kelime-i Tevhid yazmakta. Ben bu gömleği saklayacağım' diyerek kendisine aldı. Şehitten hiçbir zaman kötülük görmedik. Hep iyilik gördük. Haksızlığa hiç gelemezdi."

 

Cahiliyye döneminde bile abdestli ve namazlıydı

Amca çocuğu ve yakın arkadaşı İzzettin Yönden ise Şehit Mele Fehim hakkında şu bilgileri verdi; "Cahiliye döneminde bile namazlı, abdestli bir insandı. İslami seven bir insandı. 12 Eylül'den önce Kürt Milliyetçisi fikrine sahipti. Sol örgütlere karşı sempatisi vardı. 1984 yılında biz Mersin'e taşındıktan sonra kendisi de Mersin'e taşındı. Mersin'de geldikten sonra inşaatlarda birlikte çalışırdık. Hayatımız hemen hemen hep birlikte geçerdi. Biz onsuz O'da bizsiz dayanamıyordu. Akraba olduğumuzdan dolayı içe içe bir yaşantımız vardı."

 

Her zaman ettiği dua kabul oldu

Şehidin her zaman için Hz. Hamza gibi vücudunun param parça bir şekilde şehit olması için dua ettiğini hatırlatan İzzetin Yönden, gelişmeleri şöyle anlattı: "89-90'lı yıllarda Müslümanlar ile tanıştı ve hayatı baya değişti. Müslümanlar ile tanışmasından sonra malı ve canı ile İslam davasında çalışmaya başladı. Davasına çok fedakar idi. Mütevazi bir insandı. Küçük bir çocuğa dahi hizmet ederdi. Küfre karşı çok cesaretli idi. Çok coşkulu bir Müslüman idi. Müslümanlara karşı ise çok merhametli idi.

 

O zaman Konya Karaman'da iş almıştım. Vedalaşmak için evine uğradım. 'Nereye gidiyorsunuz?' diye sordu. Bizde dedik ki, 'bir iş var onu almaya gidiyoruz'. Sonra bize dedi ki; 'ben bir dua edeceğim, sizde amin deyin.' Bizde kendisine dedik ki; 'kötü bir şey olmasın'. O da bize dönerek, 'ben hiç kötü bir şey söyler miyim? Sonra "Ya Rabbi İslam yolunda vücudumu Hz. Hamza gibi şehit et" diye dua etti. Bizde âmin dedik. Konya Karaman'a gidip döndükten sonra eve geldim. Sabah kahvaltısını yapacağımız sırada bir akrabamız gelip dedi ki; 'Molla Fehim şehit olmuş'. Bizde hemen sofradan kalkıp Devlet Hastanesi'ne gittik. En son gördüğümde vücudu Hz. Hamza'nın ki gibi parçalanmış bir şekilde şehit olmuştu. Ben Molla Fehim'i o halde görünce kendimden geçtim ve sonrasını hatırlamıyorum."

 

PKK tarafından şehit edildi

İstanbul'da yaşayan oğlu Zübeyir Timur (34), babasının şahadetini şöyle aktardı: "Babam İslam'ı tebliğ ettiğinden dolayı iki defa ölüm ile tehdit edildi. En son Cafer E. ve yanında bulunan Sülo adında biri, Demirtaş'ta oturduğumuz eve gelip anneme, babamın bir daha Müslümanlarla olmaması için tehditte bulundu. Daha sonra anladığımız kadarı ile meğer Cafer E. yanında getirdiği Sülo'ya evimizi göstermek için gelmiş. Babam şehit edildiği gün ikindiye kadar inşaatta birlikte çalıştık. Birlikte çalıştığı Mele Halil ile birlikte beni eve gönderdiler. Onlarda para almak için patronu beklediler. Sonra öğrendiğim kadarı ile para aldıktan sonra Mele Halil'in Jawa Motorsikleti ile Şahintepesi Barboros Mahallesi'nde bulunan Mele Halil'in evine gittiler. Babam, yeğenleri sevdiği sırada, 30 metre ilerde, genelde PKK'cilerin takıldığı kahveden 5 kişi gelip babama ve Mele Halil'e ateş ettiler. Bir kurşun Mele Halil'in çenesini sıyılıp gitti ve çenesinden yaralandı. Babam ise ateş edenlere doğru gittiği sırada yediği kurşunlardan yere düştü. Bir tane kurşun babamın karnına denk geldiğinden dolayı iç organlarını parçalamıştı. Babam olay yerinde 25 Haziran günü PKK'liler tarafından şehit edildi."

 

Yıkayanlar şehadetine tanık oldu

Daha sonra babasını yıkayan kişi ile bazı vesileler ile tanıştığı söyleyen Zübeyir Timur, şunları anlattı: "Babamı yıkayan kişi yıkama sırasında gördüklerini bana anlattı. Babamın sağ elini yumruk haline getirdiğini ve şahadet parmağını kaldırdığını, ne kadar uğraştıysa onun parmağını düzeltemediğini söyledi. Ön dişlerinden bir tanesi gümüş olduğundan dolayı gülümseyen yüzünden, o gümüş dişi parlıyordu. Ne kadar yıkadıysa kanının durmadığını belirtti. Ve o günde babamdan çok güzel ve tarif edilemez bir koku geliyordu."

 

"Babamı defnettikten sonra kendisini ziyarette gittiğimizde mezarında bir oyuk gördük. O oyuk içerisinden babamın kefeni görünüyordu. Kefen daha ilk günkü gibi bembeyazdı. Ve o oyuktan tarifi imkânsız bir koku geliyordu."

 

Babam ceddi Hz. Ali gibi kahramandı

Kocaeli 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalan diğer oğlu Züheyir Timur, babası şehit Mele Fehim hakkında şu ifadeleri kullandı; "Siirt'te doğup büyümüş, sonra Mersin'e göçmüş, alnının teri ile geçimini sağlayan kahraman bir mücahit idi. İlmi seviyesi yüksek ve kendisini çok iyi yetiştirmişti. Heybetli görünüşünü tamamlayan kuvveti ve cesareti ile Mersin'de insanlık düşmanlarının kâbusu olmuştu. Kendisi Peygamber Efendimizin soyundan yani seyitti. Cesaret ve kuvvetine tanık olanlar, "Kesinlikle bu, ceddi Hz. Ali'nin damarlarından bir damar taşıyor" diyordu. Bütün bu heybeti, cesareti ve salâbeti Müslümanlara sıra gelince durgunlaşır, münisleşir ve tevazuya dönüşürdü. Birlikte kaldığı bütün Müslümanlara adeta onların en küçük kardeşiymiş gibi hizmet eder ve yardımlarına koşardı.

 

Tek gayesi şehadetti

Müslümanlar ile tanışmasından sonra tek gayesinin Hz. Hamza gibi vücudunun paramparça bir şekilde şehit olmak olduğunu söyleyen ev arkadaşı Hasan Gül ise, şehidin hayatı hakkında şunları anlattı: "Şehit mele Fehim çok cesaretli bir kişiliğe sahipti. Çok mütevazı ve davası için çok cömertti. Elindekini davası için harcayan bir kişiliğe sahipti. Arkadaşlarına karşı çok halim ve saygılı idi. Bir ekmeği olsa dahi arkadaşları ile paylaşırdı. Müslümanlar ile tanışmadan önce etrafında insanlar çok idi. Ne zaman Müslümanlar ile tanıştı ve İslam'ı anlatmaya başladı, etrafında insanlar kalmadı. Hatta kendi öz akrabaları tarafından defalarca tehdit edildi. Onlara hiç aldırış etmiyordu. İslam'ı anlatmaktan bir dakika geri durmuyordu." (Osman Öksüz-İLKHA)



 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.