Mustafa KARAKAŞ

Mustafa KARAKAŞ

28 Şubat'çılar yenildi, peki biz mi kazandık?

1997'nin Şubat ayında cuntacılar tarafından bin yıllık savaş başlatılmıştı. Kızlarımızın başörtü ile okumasına izin vermeyeceklerdi.

Bugün okuyorlar mı? Evet.

Tarikatlar kapatılacaktı… Tarikatlar açık mı? Evet.

İmam Hatiplerin önü kesilecek ve dindarlar devlet kademelerinde olmayacak, olanlar da zamana yayılarak görevlerinden atılacaktı. Bugün bu zulüm var mı? Hayır.

İmam Hatip okulları hızla ülkenin her tarafına yayılıyor mu? Evet.

Bu cümlelerden 28 Şubat cuntasının başarılı olamadığı anlaşılır ama bir de öz'e inelim. Madalyonun diğer yüzüne bakalım.

Size zahmet başörtü ile okumasına izin verilmeyen kızlarımızın 90'lı yıllarda nasıl giyindiğini öğrenmek için internetten o dönemin görsellerine bir bakıverin, videolarını izleyin.18-20 yaşlardaki bacılarımızın tesettürünü dikkatlice inceleyin, sonra sokağınızdaki, medyadaki başı örtülü hanımlara bakın… Arada dağlar kadar fark var değil mi? Tesettürü modaya kurban verdik. Hatta o dönemde direnenler bile boyun eğdi asrileşmeye!

28 Şubat'ta tesettürlüler zulme uğruyordu, şimdi tesettürün kendisi zulüm görüyor.

Cuntanın yenildiği konusunda kamuoyu ile hemfikirim ama kazanan biz değiliz. Belki dünyevileşme kazandı, belki konforizm ama kazanan biz değiliz.

20 yıl önce İslami mücadele kaygısı taşıyanlar maalesef birinci önceliği evini dayayıp döşemeye, arabasını yenilemeye ayırmış durumda. Dava kaygısı günlerinden, tava(geçim) kaygısı günlerine bu kadar hızlı bir geçişin olacağını sanırım cuntacılar da beklemiyordu.

Dün fişledikleri ciğerci, davanın selameti için ciğerini patlatırcasına koştururken şimdi o ciğerci salonu çeyrek örtülü hanımlar ile dar pantolonlu hafif kirli sakallı gençlerin flört mekânına dönüştü maalesef.

Cuntacıların yenilgiye uğratılması elbette tarihidir, ne var ki “bizim kazandığımız konusunda şüpheliyim”

KÜRT YOKTUR DİYEN BABALARIN OĞULLARI

Kürdistan yönetimi Başkanı Sayın Mesut Barzani'nin Türkiye ziyareti dolayısı ile Atatürk Hava Limanına Kürdistan Bayrağı asılmıştı.

Irak anayasasına göre bir sakınca yok… Irak ve Iraklılar için başka bir ülkede Kürdistan bayrağı asılması sorun değilken ırkçılar ve Kemalistler tabir yerinde ise kudurdu. Manşetler atıldı, yazılar dizildi.

Neymiş! Kürdistan bayrağının gönderde olması ihanetmiş! Bölücülükmüş! Peh peh peh! Hele yiğide bak!

Anadolu'yu işgal etmek için İzmir'e çıkan Yunanlıların bayrağı asılır, sesiniz çıkmaz…

İstanbul'u işgal eden İngilizlerin bayrağı asılır, sesiniz çıkmaz...

Maraş'ta katliam yapan Fransız'ın bayrağı her ne hikmetse ruhunuza romantizm rüzgârları savuruyor da Irak devletinin bile tanıdığı Kürdistan bayrağı neden sizi kasıyor? Neden?

Sakın PKK üzerinden benzeşim kurarak savunma vermeye kalkışmayın cehaletiniz faş edilmiş olur.

Bayrak üzerinden birilerinin ırkçı gen haritasına girersek sonuca varmamız zor olur en iyisi bu acı durumu bir fıkra ile bitirelim

Bir gün Hoca Vel Asr Sûresini okuyan öğrencisine sormuş;

"oğlum baştaki vav yemin vavı mı? Bağlaç vavı mı?"

Öğrenci "Bağlaç vavı" demiş.

Hoca "doğru, aferin demiş" fakat bu sırada doğruyu bilen bir öğrenci itiraz etmiş: 

-hocam oradaki yemin vavı, siz arkadaşın yanlışına doğru dediniz.

Hoca cevap vermiş "oğlum sus!! bu yine vav olduğunu kabul ediyor. Bunun babası orada vav yok diyordu" 

Fıkrayı havalimanına asılan Kürdistan bayrağını kabullenemeyenlere uyarlarsak...

Bunların babaları "Kürt yok" diyordu. Bunlar en azından "Kürt Yok" diyemiyorlar da öfkelerini bayraktan çıkarmaya çalışıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.