Müslüman Kürd Halkı ve Newroz

Müslüman Kürd Halkı ve Newroz

Günler, Allah Teâla’nın bize bahşettiği paha biçilmez nimetlerdendir. Allah Teâla’nın takdiriyle her sabah günümüzü aydınlatan güneş, ruhunda taşıyıp kâinata yağdırdığı nimet ve bereketle akılları hayrette bırakacak nitelikte hayatımıza güzellikler katar.

Günler, Allah Teâla’nın bize bahşettiği paha biçilmez nimetlerdendir. Allah Teâla’nın takdiriyle her sabah günümüzü aydınlatan güneş, ruhunda taşıyıp kâinata yağdırdığı nimet ve bereketle akılları hayrette bırakacak nitelikte hayatımıza güzellikler katar.

Aslında gün insan ömrüne benzeyen bir ibret kaynağıdır. Sabah, insanın çocukluk dönemi, öğle yetişkinlik, ikindi ise yaşlılık dönemine karşılıktır. Akşama gelince insanın her şeyi terk edip misafir kaldığı yeryüzünden asli vatanına dönüşüne işaret eder.

Günün diğer bir yönü karanlık gecenin sona erişiyle güneşin doğuşuna, zulmün, sömürünün ve istikbarın sona erişine, mazlumların ve mustazafların zalimlerin sultasından kurtuluşuna delalet eder.

Yılın dönüşümü de bu şekildedir. Dört mevsim bunu açık şekilde ifade eder. Bahar; doğuşu, başlangıcı ve sabahı anımsatır. Yaz, büyümeyi, pişmeyi ve olgunlaşmayı haber verir. Sonbahar ömrün sonunu ve yaşlılığı gösterir. Kış ise tabiatın bir örtüyle örtünmesini, ölümü ve göçüşü bildirir.

Tabiat, gövdesine değen ölüm nefesiyle can çekişip yerlere serilirken, hayat ifade eden her şey ortalıktan çekilirken, birden bire doğuş sancıları başlar. Dünyadaki günlerini tamamlayıp göçen ve ahirette bir kez daha dirilen insanın durumunu anımsatır. Soğuk kış ve ölümlü günler sona erer. Bahar çiçekleri açmaya başlar. Tıpkı zulüm altında acılar çeken toplumların bu sıkıntılı durumdan kurtulup derin nefes alma anları gibi. Güneş tatlı yüzünü bir kez daha göstermiştir. Allah Teâla’nın emriyle cana gelir tabiat. Ruh üflenir, ölü kâinat bir kez daha hayata kavuşur.

Önceleri insanlar ölümden sonra dirilişi, zulümden sonra özgürlüğü anımsatan kâinatın yeniden hayat kazanmasını Allah Teâla’ya şükrederek kutlarlardı. Bunu da, Allah Teâla’nın bağışladığı büyük nimet olarak nitelendirirlerdi. Güneşin koç burcuna girdiği Rumi takvime göre Mart'ın 9. günü, miladi takvimin Mart'ın 21. günü, Şemsi hicri takvimin ise birinci gününe denk gelen tarihi “Newruz” olarak nitelendirip Allah Teâla’nın zor ve şiddetli kıştan sonra güzel nimetlerini bahşetmesini bayram havasında geçirirlerdi.

İlahi dinler zamanla tahrif edilince, bunlara dayanan geleneklerde de bozulmalar başladı. Daha önce şükür ifadesi olan Newruz gibi önemli bazı günler zamanla aslından koparılıp farklı mecralara çekildi.

Müslüman toplumlar arasında barınma sorunu yaşayan İslam düşmanı Marksist örgütler son yıllarda Newruz’a el atıp bununla düşünce ve fikirlerini diriltme arayışlarına girdiler. Newruz’u Kürdlerin bayramı olarak nitelendirip cahili yöntemlerle kutlamaya başladılar. Bunu meydanlarda ateşler yakıp üzerinden atlayarak ve kadın erkekli oyunlar oynayarak ortaya koydular. Cahili yöntemlere başvurulduğu ve haram sınırlarının çiğnendiği böylesi Newruz’ların Allah Teala’nın tabiatı bir kez daha diriltmesine şükretme ile hiçbir ilgisi yoktur. İslam’a uymayan ve cahili olarak nitelendirilen her şey haram olduğundan böylesi bir Newruz’un İslam’da yeri yoktur. Müslümanlar, haramın işlendiği ortamlarda bulunamazlar. Allah Teâla’nın haram/helal sınırlarının çiğnendiği bu tür kutlamalar Müslüman Kürd halkının bayramı, iydi ve şenliği değildir. Müslüman Kürd halkının bayramı ve iydi Ramazan ve Kurban bayramıdır.

Ancak, birileri Allah Teala’nın ölmüş tabiatı bir kez daha dirilttiği, kainata bakarak Allah Teala’nın rahmetini ve keremini anma ve ona şükretme amaçlı, İslam’ın sınırlarını çiğnemeden yad edip, yarattığı bunca nimetten dolayı Allah Teala’ya şükrederlerse bunun bir sakıncası yoktur.

Kuran–ı Kerim, tabiatla iç içe olma, Allah Teâla’nın tabiatı yeniden canlandırmasını tefekkürle, insanın Allah’ın kudret ve azametini müşahede ederek tanımasıyla Allah’a gereği gibi kullukta bulunacağını ve ibadet edeceğini ortaya koyar. Bu yönüyle bakıldığında baharın başlangıcı olan Newruz, insanın tabiatla bütünleştiği ve Allah Teala’ya şükrettiği bir zamanın adıdır. Böylece gözlemleyerek, müşahede ederek ve yaşayarak hem kendi kimliğini keşfedebilecek hem de kâinatın yaratıcısı Allah’ın kudret ve azametini tanıma imkânını elde edecektir.

Tabiatla iç içe olan insanlar Allah Teâla’nın ayetleri üzerinde düşünüp akletmekle, hayatı anlamlandırmada ve kemal yolunu adımlamada başarılı bir seyir izlerler. Dağlar, ovalar, ormanlar, nehirler ve denizlerde bulunan milyonlarca işaret ve alamet, Allah Teâla’nın kudreti, azameti ve hikmetini anlatır. Bütün bunlar insanları hayretlerde bırakan sayısız güzellikler içerir.

Ortadoğu halklarının geleneğinde Newruz, ölü kâinatın bir kez daha yaratıldığı, mazlumların zalim ve müstekbirlerin tahtını yerle bir ettiği yeni bir gün ve yeni bir başlangıç kabul edilir. Ayrıca kışla birlikte ölü tabiatın her yıl baharla birlikte yeniden yaratılışı ve yeryüzünde ömürlerini tamamlayıp ahirete göçen insanların İsrafil (as)’ın suruyla bir kez daha dirilişlerine işaret eder.

Kâinatın yeniden yaratılışını andıran kıştan sonra baharın bütün görkemiyle başlangıcı ve Allah’ın yeniden yaratmasının güzelliklerini seyretme anlamıyla Newruz, Allah Teâla’nın güzel nimetlerle süslediği güzel günlerinden biridir.

Eskiden olduğu gibi Müslüman halklar arasında sevgi ve kardeşlik köprüleri kurma, geçenin muhasebesini yapıp eksikleri ve yanlışları tespit edip yeni bir programla geleceğe açılma, zalim ve müstekbirlere karşı taze bir ruhla harekete geçme ve Allah Teâla’nın koyduğu sınırları gözetleyip hayatı İslam’a göre şekillendirme şeklinde ele alınırsa ve bahşettiği nimetlerden dolayı Allah Teala’ya şükredilirse hayra ve iyiliğe sebep olan her gün Newruz’dur.

(Hürseda Haber)

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.