Yusuf ARİFOĞLU

Yusuf ARİFOĞLU

Son Endülüslü

Söz uçup gider; yazı  ise anı, yaşananı, duygu ve düşünceleri kalıcı kılar. İnsanlık adına, tarih adına, yarınlar adına ve toplumsal şahitlik adına bu kalıcılığı en iyi yapan kitaplardır. Çünkü hayatın en anlamlı izahı kitaplardır. 

Kitap vardır, bizi gözyaşlarına boğar.

Kitap vardır, bizi gülme krizine sokar.

Kitap vardır sular gibi coşan, volkan misali kaynayan, güller kadar naif ve hoş kokulu hislerimize tercüman olur.

Kitap vardır, hayatın tefsiri, musibetlerin figanı, hasretlerin ilanı ve imtihanın sırrı olur.

Kitap vardır, yetimlerin sevinci, dertlilerin merhemi, mazlumların umudu ve zalimlerin korkusu olur.

Kitap, eğer kitapsa hayata beyan, beyana güzellik, güzelliğe hikmet, hikmete yol, yola yolcu, yolcuya azık olur.

Kitap, kitapsa eğer tek kitabın(Kur'an) anlaşılması için deryada bir damla olur.

Kitaba ilgi ve yönelişin az olduğu hatta dibe vurduğu günümüz fastfood kültürü ve sanal alem çılgınlığı içinde hayata temas eden ve tarihe tanıklık eden kitaplar daha bir anlam kazanır.

Knut Hamsun'un ‘Açlık', Mustafa Halife'nin ‘Salyangoz: Suriye Zindanları' ve Ahmed Emin'in ‘Son Endülüslü'sü son zamanlarda okuduğum en etkileyici üç romandır.

Etiket Yayınları'ndan çıkan Ahmed Emin'in kaleme aldığı ‘Son Endülüslü' romanı, Hasan Kutulman'ın çevirisiyle kaliteli bir çalışma olmuş.
Kitap, üslubu, tarihsel şahitliği, mizanpajı ve anlatımı kalıcı kılan görselleriyle okuyucudan tam not almayı hak ediyor.

Ali Bediyye, 1492 yılında Endülüs'ün düşüşünden tam üç yüz yıl sonra dünyaya gelen Moriskolu birkaç Müslüman'dan biridir. O aynı zamanda tüm yolların tıkandığı, çarelerin tükendiği, umutların kırıldığı bir atmosferde medeni(!) olmakla övünen Batı'nın engizisyon zulmünü büyük bir imanla, korkuyu yenmiş bir cesaretle, yılgınlığa eyvallah etmiş bir gayretle dünyaya duyuran bir son şahit, son Moriskolu ve son Endülüslü Müslüman'dır.

Ali Bediyye, herhalukarda imanı muhafazanın, zulmün ateş misali yaktığı bir demde teslimiyet ve tevekkülün, korku ve istibdatın gözlerin içine kadar sirayet ettiği bir süreçte temkinin, adını bile anınca iliklerimize kadar ürpereceğimiz işkence ve eziyetler altında tahammül ve direnmenin; cemaatsel birliktelik içinde güvenin, sırları muhafaza etmenin, itaatin ve teskin etmenin müşahhas bir örneğidir.

Endülüslü Müslümanların yürek yakan, vicdanları parçalayan, gözleri kanlı yaşartan ve zalime karşı öfke bileten dramını, çilelerini, kimsesizliklerini ve hıristiyan görünümünde yaşatılan bir inanç ve millet kimliğini Ali Bediyye ile okuyor, şahit oluyoruz.

Bu kitap, Endülüs'ün son incisi Gırnata'nın düşmesiyle Müslümanlar neler kaybetti? sorusunun cevabını bir nefis muhasebesiyle kendini okuttuğu gibi günümüz Müslümanlarının ‘acizliği, nemelazımcılığı, dünyevileşmesi, taassubu, hırsı ve adaletten payesizliği'ni de kare kare gözlerimizin önüne getirecektir.

‘Son Endülüslü' aşkla okuyacağınız, okutacağınız bir kitaptır.

‘Son Endülüslü' özellikle davet bilinci açısından hayatımızı olumlu değiştirecek bir kitaptır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.