8 Mart ikiyüzlülüğü

“Kadın özgürlüğü” sloganının arkasına sığınılarak ahlâksızlığa zemin hazırlandığı, aile kurumunun yıpratıldığı ve işlevsiz hale getirilmeye çalışıldığı biliniyor.

Hüseyin Kaya / Doğruhaber

8 Mart tarihinin “Kadınlar günü” olarak anıldığını biliyorum; ama meselenin mecrasından saptırıldığını ve bazı yerlerde değerlerin tahribatı için kullanıldığını da biliyorum.

“Kadın özgürlüğü” sloganının arkasına sığınılarak ahlâksızlığa zemin hazırlandığı, aile kurumunun yıpratıldığı ve işlevsiz hale getirilmeye çalışıldığı biliniyor. Bunun da “kadına şiddet” mazeretinin arkasına gizlenerek yapıldığı herkesin malumu. Yani aslında meseleye neresinden bakarsanız bakın elinizde kalıyor. Her yerden bir art niyet akıyor ve zihinleri bulandırıyor.

Bir çok kişi 8 Mart tarihinin “Kadınlar günü” olarak anılmasının sebebini de bilmiyor.

Kısaca bakalım:

“8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.

26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın “Internationaler Frauentag” (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.”

Şaşırdınız değil mi?

Bir defa olay özgürlükler ülkesi(!) Amerika'da yaşanmış. Mesele işçi kadınların hak talebi için başlattıkları grev ve polis müdahalesi sonrası yaşanan vahşet…

İlginçtir erkek işçilerin ilk eylem tarihi olarak da 1856 yılı gösterilir. 1 Mayıs'ın tarihe geçme nedeni de yine Amerika'daki işçilerin “insani çalışma koşulları” için greve gittikleri 1886 yılında yaşanan olaylardır.

İşçi mücadelesini sahiplenerek yola çıkan komünistler hem 8 Mart'ı hem de 1 Mayıs'ı sahiplendiler. 8 Mart için 2. Komünist Enternasyolda ve 1910'da karar verilirken 1 Mayıs için 3. Enternasyonalde ve 1921'de karar verilir.

Şimdilerde 1 Mayıs'ta yine “işçi mücadelesi”nden söz edilir; ama 8 Mart'ta marjinal grupların haricinde bundan söz eden var mı?

8 Mart üzerinden farklı hesaplar peşindeler.

Kadınların kullanıldığı fuhuş sektörüne ve uluslararası fuhuş ticaretine ses çıkarmayanlar “8 Mart” üzerinden değerleri yıpratma, kadını fıtrattan koparma mücadelesini yüksek sesle dillendiriyorlar.

Ahlâksızlık “kadın özgürlüğü” maskesi altında yaygınlaştırılıyor.

Ve PKK'nin dayatmalarıyla tahribat Kürtler arasında daha bir görünür hal alıyor.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.