AKP’nin “Paralel” Sevgisi

Mehmet İkbal ATAK

İlkin Ergenekon, ardından Oslo sonrası KCK, sonrasında Gülen grubu, sırada ise hiç kuşkunuz olmasın ki yine KCK olacak.

Tesadüf müdür bilinmez ama, AKP’nin bunca yıllık iktidarı nedense hep “Paralel devlet” diye anılan çetelerle “mücadele” ile geçti. Esrarengiz “paralleliklerin” birbirini takip ederek türemesi tabii ki AKP’nin şansızlığı değildi. Bilakis her dönem için uyarlanan “paralel örgütlenmeler” adeta talih kuşu olup AKP’nin üzerine iktidar nimeti olarak yağdı.

AKP dönemi paralel çeteleşme hikayelerinin her biri başlı başına ilginçlikler barındırıyor. Her bir paralel örgütlenme ile mücadele edilirken bu durum aynı zamanda yeni bir paralel çeteleşmeye de zemin oluşturuyor. Böylelikle paraleller birbirleriyle tasfiye edilirken hem ince bir taktik işleyişi kendini ele veriyor hem de bunun iktidara yansıması katlanarak artıyor.

Ergenekon sürecini hatırlayın. Başına buyruk çeteleşmenin her türlüsü adı konmamış bir “Paralel devlet” olarak işlemekteydi. Yargı, bürokrasi, emniyet, istihbarat vs ayrı telden çalıyor, siyasi iktidar olarak AKP ise farklı kulvarlarda at koşturuyordu. Derken “mücadele” başladı ve dönemin paralel örgütü Ergenekon hem “devlet” nezdinde hem de kamu vicdanında mahkum oldu. Artık siyasi iktidarı ya da moda deyimle “millet iradesini” ipotek altına alacak hiçbir güç kalmaması gerekiyordu.

Oysa durum oldukça farklı bir zemine kayıyordu. Ergenekon denen paralel güç tasfiye edilirken, o dönemde Oslo süreci olarak adlandırılan PKK ile bir halvet havası hüküm sürüyordu. Barış süreci olarak adlandırılan bu süreçte Ergenekon’a odaklanan hükümet, Kürdistan’da PKK’yi pazara sürmüş, PKK bölgesel çapta “Paralel devlet” olarak nam salmış, halk üzerinde estirdiği terör havasıyla kendini dev aynasında görmeye başlamıştı.

Bölgesel bazda PKK paralelliği tesis edilirken ulusal bazda da Gülen grubu paralelliğin cılkını çıkarmaya çoktan başlamıştı bile. Bu durumda siyasi iktidar, paralel çeteleşmeler arasında bir tercih yaparak bölgesel PKK paralelliğini ulusal Gülen paralelliğiyle bertaraf etme yolunu tercih etmişti. KCK operasyonları olarak literatüre geçen operasyonel süreç PKK’nin birinci parallelik dönemini yerle bir ederken ulusal paralel Gülen grubu, gösterdiği “üstün başarıyı” da paralel konumlamasına ekleyerek birkaç adım hükümetin önüne geçmeye başlamıştı bile.

Bu süreçte devlet aklıyla birleşen AKP hükümeti, daha önce kudsiyet atfettiği Gülen grubunu tarihin en karanlık örgütlemesi olarak ilan ederken bu süreçte PKK’ye tanıdığı yeni paralellik olanakları şimdilik PKK’yi hiç olmadığı kadar şımarık tavırlara sevk etti.

Gündem şimdilik Gülen grubunun paralelliğinin vardığı tehlikeli boyutlar olarak resmediliyor. Daha önce PKK’ye atfedilen tüm kötülük sıfatları Gülen grubu için kullanılırken, eşzamanlı olarak Gülen grubu için daha önce çizilen masumiyet sıfatlarının tamamı PKK ve Öcalan için kullanma dönemini yaşıyoruz.

Daha önce Gülen’e ve hareketine dokunan yanardı, aleyhinde konuşan vatan haini ilan edilerek paralel çetenin pençesine teslim edilirdi.

Şimdi ise Gülen teröristbaşı ilan edilirken Öcalan “Hocaefendilik” liyakatıyla taltif edilmiş, Öcalan ve örgütüne laf eden herkes vatan haini, çözüm sürecini baltalamak isteyen dış güçlerin maşası damgasını yemek durumunda kalmıştır.

Kısacası Gülen grubu için belirtilen paralellik aynı grup için ateşten gömlek halini alırken, Öcalan ve örgütü paralelliğin tüm nimetlerinden sonuna kadar yararlandırılmaktadır.

Eskiden Gülen aleyhinde laf eden komplo-kodes zinciriyle bağlanırdı. Şimdilerde ise Öcalan ve örgütü aleyhine herhangi bir söz veya teşebbüs komplo-kodes gerekçesi olmaya hazırdır.

Gülen grubunun paralelliği döneminde tüm toplumsal saha bu grubun keyfi tasarrufuna terk edilmişti. Şimdilerde ise tüm keyfiyet Öcalan ve örgütüne tahsis edilmiş durumdadır.

“Ne zamana kadar?” derseniz, Gülen grubunun paralellik girişimleri sonlandırılana kadar bu süreç böyle devam edecektir. Süreç için kritik viraj ise seçim silsilelerinin geride bırakılması olacaktır. Sonrası ise malum. Bu kez PKK’ye kurdurulan paralellik gündeme gelecek, Öcalan ve PKK’nin ne kadar tehlikeli ve hain bir örgüt olduğu, bunların bertaraf edilmesinin gerekliliği ön plana çıkarılacak, belki de bu durum mağduriyet pozunu gerektirecek kritik bir eşiğe denk getirilerek mağduriyet ikliminin yağdıracağı rahmetten de siyasal iktidar bir kez daha yararlanma yoluna gidecektir.

Bekleyin ve görün. Dün Ergenekon’u palazlandıran akıl, Ergenekon’a tekme koyan aklın ta kendisiydi.

Dün Gülen grubunu palazlandıran akıl, bugün tekme koyan aklın ta kendisidir.

Dün Oslo süreciyle KCK’yi önce palazlandıran, sonra tekme koyan akıl, bugün yine KCK’yi palazandıran aklın ta kendisidir. Yarın tekmeyi koyacak akıl belirince KCK, bugün kendisini sokaklara salan aklın fendini herhalde ikinci kez ve daha iyi anlayacaktır.

Bunun yerine ikame edilecek yeni paralel kim olacak diye merak ediyorsanız, hükümet üzerinden devlete eklemlenen tanıdık kesimleri iyi izlemenizi öneririm.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.