Amca Beni Pikniğe Götür!

İki çocuk var hayatlarının baharında… İkisi de Kürt… Birincisi halis muhlis bir Kürt ve Diyarbakırlı…

İki çocuk var hayatlarının baharında… İkisi de Kürt… Birincisi halis muhlis bir Kürt ve Diyarbakırlı… Babası işçi; Anası ise beyaz tülbentli.  Sobalı evde oturan, Belediyenin kirli süs havuzlarında çimen,  Fiskaya`da Xançepek`te gezinen ve sık sık da molotof atan, Joplanan ve şimdi de sözüm ona kendi rızasıyla Heval  Seyahat tarafından metropolden Kırsal`a taşınan siyah bir Kürt… Her eylemde en önde olan 15 yaşında sağlam iradeli ve şimdiyse dağda esir olan siyah bir Kürt… Ya da, O şimdi Gerilla, metaforunun dayanılmaz yalancılığı…

Bezden bir çadırda, Ağlarsa Anam Ağlar gerisi yalan ağlar, zincirinin isimsiz bir kahramanı… Ya da Eş-bşk`nin deyişiyle, 15 yaşında iken piknik için kendi iradesiyle dağlara çıkan, barış sürecinin yeni kurbanı… Ne de olsa babası vekil; anası ise eş-bşk değil… Tipik ve sıradan bir siyah Kürt… Ulusal basının görmediği, Kürt Medyasının yazmayı ölünce kahraman ilan etmeye ertelediği ya da yazmak için ölmesini beklediği mazlum Kürt çocuğu… Barış hürmetine altın tepside devlet tarafından müzakere masasına müsvedde olarak sunulan Siyah Kürt…

İkinci çocuk ise Beyaz Kürt… Zümrüt Teyze`nin, Sırrı Amca`nın, Sulheddin Başkan`ın ya da bilmem hangi Eş-bşk`nin Prens veya Prensesi… Çankaya sokaklarını arşınlayan, güvenlikli sitelerde oturan, marka şaraplar tüketen, özel okullarda okuyan Beyaz Kürt… Tek kaygısı vizyona hangi filmin gireceği ya da hangi disko`nun daha güzel olduğu olan Burjuva özentili evlad-ı vükela… Evlad-ı Vükela olmanın iradesizliğiyle Kırsal`a çıkamayan, molotof bile atamayan, pırıl pırıl bir GBT`ye sahip örnek bir vatandaş ama zayıf iradeli Beyaz Kürt Çocukları… Süs havuzlarında ya da Çemé Reşte, on gözlü köprünün dibinde değil de devletin sosyal tesislerinde yüzen, VIP salonlarından uçan ve marka giyinen beyaz Kürt…

Bu ironik karşılaştırma kesinlikle bir abartı değildir. Şu an DTK/BDP/HDP`nin vitrininde olan ve Heval Seyahat`in biletçiliğini ve muavinliği yapanların hangisinin evladı var dağda. İl başkanlarından, Belediye Başkanlarından, Milletvekillerinden hangisinin çocuğu babaları anaları bir yerlere seçildikten sonra dağa çıkmış acaba? Ya da bu zevattan hangisinin çocuğu molotof atarken, gösterilerde polise taş atarken yakalanıp gözaltına alındı. Bu konuda her hangi bir haber okuyan ya da duyuma sahip olan var mı acaba?

Türkün de Kürdün de Beyaz`ından burjuvasından Allah`a sığınırım. Hani diyetisyenler ve beslenme uzmanları sürekli olarak, üç beyazdan uzak durun, derler ya. Bence bu eksik aslında, 5 beyazdan uzak durmak lazım. Yeni slogan şu; Şekerden, Tuzdan, Undan, Beyaz Türk`ten ve Beyaz Kürt`ten uzak durun. Son ikisinden hem uzak durmak hem de Allah`a sığınmak gerekir.

Madem barış süreci var, o zaman bu çocuklar hangi hedef uğruna dağa çıkarıldı? Birilerinin çıkıp bu konuda Heval jargonuyla diyecek olursak halka özeleştiri vermesi lazımdır.

Bu çocukların dağa çıkarılmalarıyla ilgili şu sorular kafamı kurcalıyor? Ben soracam, belki bir Heval çıkar da halka özeleştiri verme nezaketini sergiler.

1) Neden sadece gariban Kürtlerin; İsimsiz ve unvansız babaların çocukları kendi iradeleriyle önce pikniğe oradan da dağa çıkarıldılar. İl başkanlarının, Milletvekillerinin, Eş bilmem ne başkanlarının çocuklarının iradesi kimin elinde? Ya da onlar piknik için Kürdistan dağları yerine Atatürk Orman Çiftliğini mi tercih ediyorlar?

2) Barış Süreci olarak adlandırdığınız süreç konusunda asıl niyetiniz ne? Madem barışıyorsunuz o zaman neden çocuk savaşçılara ihtiyaç duyuyorsunuz. Yoksa yakın zaman da bu süreci baltalayacak mısınız? Bu çocuklar bir hazırlık mı?

3) PKK şu anda devletle savaşmadığına göre bu çocukların Rojava`ya gönderilip orada cepheye sürdürülme ihtimali ne acaba?

4) PKK ve onun uzantılarının  şu an ki taleplerinin gerçekleşmesi için savaşa gerek yok deniliyor. Eğer konu özerklik ise bu zaten yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle veya Avrupa Birliğinin bu konudaki sözleşmesinin kabul edilmesiyle gerçekleşebilecek bir durum iken bunun için dağa çocuk çıkarmaya gerek var mı?

5) Dağa kaçırdığınız bu çocukları denetlemesi için Hasan Cemal ve Kürkçü amcaları ne zaman Kandil`i şereflendirecekler. Kemalist Apé Hesen, bu çocuklara bakıp devrimci hayaller kurarak derinden bir of çekip, hani benim gençliğim, tadında devrimci bir türkü çığırır mı acaba Kandil semalarına?

6) Kaçırıldığı iddia edilen iki Uzman Çavuş tiyatrosu gibi bir tiyatro sahneleyip bu çocuklara da rol verme ihtimaliniz var mı? Sırf BDP`nin HDP`ye katılışını onurlandırmak adına sergilenen tiyatro uyarınca iki uzman çavuşu kaçırmış gibi yapan Hevaller, bakın HDP işe yarıyor, dercesine o iki figüranı asıl aktörlere teslim ederek HDP`ye paye biçtiler. Bunun tiyatro olduğu ilk dakikadan belliydi. Çünkü normal de gündemi işgal etmesi gereken bu sahte kaçırma olayını gazetelerin bir kısmı görmedi bile. Devlet yetkilileri hatta kaçırılanların aileleri bile suskun kalmayı esas oğlanların rol alacağı son perdeyi beklemeyi tercih ettiler. Neticede hiç kimse HDP`den rol çalmadı ve sahte kaçırma olayı da mutlu sona ulaştı. Gökten üç elma da düşmedi bu sahte tiyatronun sonunda…

Böylesi bir tiyatro bu çocuklar için de sergilenir mi acaba? PKK`nin senaristleri bu güne kadar Kürt Halkı için mutlu sonla biten hiçbir senaryo yazmadılar. İnşallah bu sefer, yazarlar, diye ümit etmek istiyorum. Varsın hizmet sevdasıyla yanıp tutuşan birilerinin taşeronluk hayallerinin mahsulü olan HDP, bir kez daha esas oğlan olarak sahneye çıksın. Yeter ki bu çocuklar evlerine dönebilsinler…

Şu an çatışma olmadığı ve Kürt çocukları dağda ölmediği için bundan 5-10 sene önce öldürülmüş PKK`lilerin isimlerini bu gün ilan edip onların unutulmaya yüz tutmuş acılarından politika çıkaran bir yapıdan bu çocukları salmasını beklemek belki saflık olacak. Varsın olsun… Hani derler ya umut fakirin ekmeğidir diye işte bizimki de o hesap. Yeter ki o bez çadırda ağlaşan anaların yüzü gülsün.

Her konuda öne çıkan devrimci Kürt kadınları nerede, İstanbul`da Galatasaray Lisesi`nin önünü mesken tutan acılı Cumartesi anneleri nerede? Yok mu şu bez çadırda ağlaşan analara verecek bir Cumartesileri… Hani acılar ortaktı… Sadece ölüm acısı mı ortak? Bu çocuklardan birisi Allah korusun dağda hayatını kaybedecek olursa onların cenazesine koşup kandan cenazeden medet umanlar, yiğitseler eğer şimdi o çadıra koşar ve o gözü yaşlı analarla beraber BDP`den çocukları talep ederler.

Belli ki bir kesim için Kürdün ölüsü dirisinden daha makbul.

Bu çocukların dağa kaçırılmaları PKK anlayışının Kürtlere yaşattığı yeni bir Roboski`dir.

Beyaz Kürtler Meclis`in sosyal tesislerine Siyah Kürtler ise Kandil`in ya da Rojava`nın ölüm tesislerine.

Ya da bir başka deyişle Alavere Dalavere Kürt Memed Nöbete...

Rabbim idrakiyle müşerref olduğumuz bu üç ayların hürmetine o çocukları ailelerine ve sevdiklerine kavuştursun.

Selam ve Dua ile…

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diyarbakır Haberleri

Çınar-Mazıdağ'ı karayolunda kaza: Kadın ve çocuklar yaralandı
Meteoroloji’den Diyarbakır ve Şanlıurfa için kuvvetli rüzgar uyarısı
Diyarbakır'da Ağustos ayında meydana gelen 707 trafik kazasında 3 kişi öldü 589 kişi yaralandı
"Sen de Bir Yetimi Okut" kampanyası sevinç oldu
Odyolog Şimşek: İşitme kaybı erken teşhisle kontrol altına alınabilir