Bayramda Kudüs'ü anmak

Abdullah KAVAN

 Bu mübarek Bayram günlerinde Kudüs'ü hatırlamak ayrı bir öneme sahiptir. İmam Humeyni tarafından Ramazan ayı'nın son Cuma gününün “Kudüs günü” olarak ilan edilmesi bir incelik ve hassasiyettir.   Duyarlı Müslümanlar 1979'dan beri, her Ramazanın son haftasında Kudüs'ü anarlar. Maneviyatın dorukta olduğu Ramazan günleri bitmeye doğru giderken, Bayramın sevincine hazırlanan Müslümanların, Mescidi Aksa'yı hatırlaması tüm âleme bir mesajdır. Bu Bayram günlerinde Mescidi Aksa'nın durumu İslam ümmetini sembolize eder. Ümmetin kutsal sembollerinden olan Kudüs'ün yeri ayrıdır. Aslında tüm semavi dinlerde Kudüs'ün kutsiyeti ve önemi vardır. Bunun nedeni; bazı peygamberler tüm ömürlerini bu kutsal topraklarda geçirmişken bazılarının da ömrünün bir kısmını bu beldelerde geçirmesinden olsa gerek… Yüce Rabbimizin “etrafını mübarek kıldığını” buyurması ve Müslümanların “ilk kıblesi” olması, İslam âlemi için farklı bir ayrıcalıktır. Efendimizin buradan “Miraca” yükselmesi ondaki kutsiyetin nişanelerindendir. Gerek dinler ve gerek İslam tarihinde Mescid-i Aksa önemli bir yer tutuyor. Ancak Mescid-i Aksa'nın Müslümanlardaki yeri; İslam âleminin sembolü ve kalesi hükmündedir. Kudüs'ün özgürlüğü, İslam ümmetinin özgürlüğüyle eş değer konumunu simgelemektedir. Kudüs düştüğünde bu sancak düşmüş gözüküyor. Kudüs azat olduğunda bu bayrağın dalgalandığını gösteren bir tablo konumundadır.

Kudüs sadece Filistinlilerin değildir. Ya da sadece Arapların değildir. Kudüs, dünyanın her köşesinde yaşayan bütün Müslümanlarındır. Ona sahiplik etmek de her yerdeki Müslümanların boyun borcudur. Kudüs peygamberlerin ümmete “miras” olarak bıraktığı bir emanettir. Bu emanete sahiplik edenler de aziz olmuştur. Bugün Filistin davasının İslam ümmetine mal olması, Kudüs'e sahiplik etmelerindendir. Peygamberlerin bıraktığı mirasa sahip çıkmalarındandır. Bugün ise Kudüs, her zamankinden fazla dünya Müslümanlarına ihtiyacı olduğu gibi, Müslümanların da Kudüs'e ihtiyacı vardır. Onun üzerinde birleşme ruhuna ihtiyaçları vardır. Bireyler, Gruplar, Cemaatler, hatta Devletler bile birçok konuda ihtilaf yaşarken “Kudüs” üzerinde tek parçadırlar. Onun birleştirici gücüne ihtiyaçları vardır. Tıpkı tarihteki “Haçlı” seferlerinde olduğu gibi bugün de modern çağın Haçlıları tüm Müslümanlara savaş açmış durumdalar. Hatta tarihte ilk defa bu kadar organize ve ortak anlaşmalarla Müslümanları kırdırma ve yok etme peşindeler. Tarih yeniden tekerrür ediyor ve modern haçlıların saldırıları son sürat devam ediyor…

Bugün yeniden bir Selahaddin-i Eyyubi'nin kazandırdığı “ümmet ruhuna” ihtiyaç vardır. Devletler bazında birleşecek bir güce ihtiyaç vardır. Ortak dava olan Mescid-i Aksa “ortak payda” olarak seçilebilir. Bu “ortak payda” üzerine Selahaddin-i Eyyubi bir devrim gerçekleştirdi. Selahaddin'in öncülüğünde, öncelikle Kudüs, sonrasında Filistin'in tamamı yavaş yavaş Müslümanlar tarafından fethedildiğini gören Avrupalılar; tam bir Haçlı zihniyetiyle Cenova, Venedik, Alman, Fransız ve İngilizlerin katıldığı birleşik bir orduyla yola koyuldular. Haçlılar, tıpkı bugün gibi “koalisyon güçleriyle” genel bir saldırı başlatmalarına rağmen; Selahaddin'in başında bulunduğu İslam ordusu, düşman ordularına karşı koymaya devam etti. Müslümanlar yeniden ele geçirdikleri Kudüs'ü geri vermediler ve Haçlıları o mübarek beldeden temizlediler. Bu temizlikle birlikte “Bayramlar” başka bir anlam kazanmış, ümmetin coşkusu memleketi sarmıştı. O günlerde olduğu gibi bugün de İslam ümmetinin mezhep ve ırkçılık virüsünden kurtularak, yeniden ümmeti izzete ulaştıracak Bayramları özledik. Bu Bayram günlerinde temennimiz, Rabbimizden yine “ümmet ruhunu” oluşturacak dinamiklerin ortaya çıkması ve Kudüsümüzün azat olmasıdır… Bayramınız mübarek olsun…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.