Bir Din Tezviratçısının dilinden Atıf Hoca

Bir Din Tezviratçısının dilinden Atıf Hoca

İskilipli Atıf Hoca 1926 yılında İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanıp idam edildi.  Cumhuriyet tarihin de hukuk tanımazlığın en dramatik örneklerinden biri olan idamla ilgili Yaşar Nuri Öztürk isimli sözde ilahiyatçı, Yurt gazetesinde bir yazı kaleme aldı. Öztürk, "İskilipli şapka takmadığı için değil vatana ihanet ettiği için idam edildi" iddiasını ortaya attı.

Dikkat edin bu kişi din tüccarlığı üzerinden meşhur oldu. Özellikle sosyete çevresinin istek ve arzularına göre dini tahrif eden ve bu sayede söz konusu elit tarafından meşhurlaştırılan bu din cambazı, bilindiği gibi daha önce karısı tarafından bir kadınla evinde basılmıştı. Buna rağmen utanmadan hala bir şey olmamış gibi konuşuyor, şehid din alimlerine dil uzatma cüretinde bulunuyor. Üstelik tarihi gerçekleri ters yüz ederek! Bilindiği gibi o dönemde birilerine muhalif olmak demek, direk "vatan hainliği" suçlamasıyla damgalanmak demekti. Şehid Atıf hoca'da bir İslam alimi sıfatıyla, doğal olarak dine karşı tavır alan o dönemdeki Cumhuriyetin kurucularına muhalif bir konumda bulunuyordu. bu konumu sebebiyle bir takım suçlar -ki bunlar idamı gerektirecek suçlarda değil- ihdas edilerek mazlumane bir şekilde  şehid edilmiştir. Bir çok insan bunun gibi sırf muhalif oldukları gerekçesiyle o dönemde sebepsiz yere cezalandırılmışlardır.

Buna rağmen Y. Nuri Öztürk gibi sözde ilahiyatçı kimliğini kullanan zavallılar kendi içinde bulundukları çukuru görmeden, paçalarından akan pislikler yetmiyormuş gibi ağızlarından salyalar akıtarak şehid alimlere dil uzatmaktadırlar. Öyle görünüyor ki bu kişinin böyle pervasızca yalan ve iftiraya başvurmasının altında sadece bir yerlere yağcılık olsun diye bunları yapmadığını, birilerinin elinde kendisiyle ilgili açıkları olduğunu ve bunun içinde bunlar tarafından öttürüldüğünü sanıyorum.

Elaleme rezil olduğu olayın haberinide yazının altında veriyoruz...

İşte Yaşar Nuri'nin o yazısı..

HEDEF MUSTAFA KEMAL'İ LEKELEMEK

Cumhuriyet devri tarihimizin en büyük saptırma ve yalanlarına âlet edilmiş isimlerinden biri de Âtıf Hoca diye bilinen İskilipli Âtıf'tır. Bu zatın dirisinden İngilizlerle onlara destek veren Damat Ferit ekipleri yararlanmıştı, şimdi de ölüsünden İngilizlerle Damat Ferit yolundan giden başka bazı ekipler yararlanıyor. Hedef belli: Âtıf Hoca'yı 'mazlum' göstererek onu asanları, özellikle Mustafa Kemal'i lekelemek, itham etmek.

CUMHURİYET'E TOKAT ATILIYOR

Son günlerde, bu Damat Ferit damarı yeniden depreşmiş görünüyor. Âtıf Hoca'nın itibarının (!) iadesinden söz ediliyor. Memleketi olan Çorum'da adı parklara, hastanelere veriliyor. Cumhuriyet Parkı'nın adı değiştirilip 'Âtıf Hoca Parkı' yapılıyor. (6 Mayıs 2012 tarihli gazeteler) Yani, örtülü bir biçimde Cumhuriyet'e tokat atılıyor.

BU OYUN DEŞİFRE EDİLMELİ

Cehalet veya gaflet eseri oynanan bu oyunun deşifre edilmesi gerekiyor. Biz bu oyunun veya cehaletin arkaplanını, baskı aşamasında olan 'Kur'an Perspektifinden Kurtuluş Savaşı'na Bir Bakış' adlı eserimizde, kaynakları ve belgeleriyle gösterdik. Bu sütunda, o eserdeki açıklamaların kısa bir özetini vereceğiz.

Âtıf Hoca'nın idamına yol açtığı söylenen, gerçekte ise idama mahkûmiyetle hiç alakası olmayan risalesi 'Frenk Mukallitliği ve Şapka', dinî ve ilmî açıdan hatalarla dolu, İslam fıkıh ve tefsir kaynaklarının temel kabullerine aykırılıklarla dikkat çeken, kişisel kin ve saplantıla-rın hükme esas alındığı, halkı sinsi ve maskeli bir biçimde tahrik eden ve belli bir ekibi, cihat açılması gereken 'mürted-kâfirler' olarak hedef gösteren bir kitapçık.

İSKİLİPLİ NEDEN NASILDI

Saltanat dincilerinin hemen hepsi bu soruyu "Şapka Risalesi'ni yazdığı için" diye cevap-larlar. İşin aslının böyle olmadığını bildikleri halde böyle söylerler; bir yalanı tekrar eder dururlar. Ve İskilipli'yi 'şehit' ilan ederler.

İskilipli 'şehit' ise Müdafaai Hukuk mücahitlerinin hiçbirisinin şehit sayılmaması gerekir. Çünkü İskilipli, Müdafaai Hukuk mücadelesine hainlik ettiği için asıldı. O halde, Müdafaai Hukuk mücahitleri şehit ise İskilipli şehit olamaz.

DİYORLAR Kİ ŞAPKA KANUNU'NA MUHALEFETTEN ASILDI

İskilipli'nin anılan risalesi (Frenk Mukallitliği ve Şapka Risalesi) şapka kanunundan bir buçuk yıl kadar önce yayınlanmıştı. Siyaset dincilerinin açık iftiraları işte burada sergileniyor. Diyorlar ki, "İskilipli Âtıf, ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı olarak Şapka Kanunu'ndan bir buçuk yıl önce yazdığı bir risaleden ötürü suçlanıp idam edildi."

Bu iddia, tarihî kayıtlara tamamen aykırı bir iftiradır. İstiklal Mahkemesi zabıtları ortada. İskilipli'nin idam gerekçesi şapka risalesi değildir, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nu tamamen veya kısmen tağyir'dir.

RİSALEDEN DOLAYI İDAM EDİLDİ

Dinciler bunu zabıtlardan alarak kayda geçirirler, birkaç sayfa sonra da fesat ağıtları yakmaya başlayarak meselenin esasını bilmeyen halkı şöyle kandırırlar: "Âtıf Hoca, Şapka Kanunu'ndan iki yol önce yazdığı bir risaleden dolayı idam edildi." Böylece İstiklal Mahkeme-leri'ne ve tabiî ki Atatürk'e saldırmak isterler.

MİLLİ MÜCADELEYE KARŞI ÇIKMIŞ ZAT

Belgelere dayalı gerçek şudur: İsikilipli'nin Şapka Risalesi'inden yargılandığı mahkeme Giresun İstiklal Mahkemesi'dir ve bu yargılamanın tarihi 16-18 Aralık 1925'tir. İskilipli, bu yargılama sonunda, Şapka Risalesi'nin, geçmiş bir tarihte yazıldığı ve binaenaleyh buna dayanılarak yeni kanun muvacehesinde suçlama yapılamayacağı gerekçesiyle beraat ettirilmiş ve mahkeme heyetiyle aynı gemide İstanbul'a dönmüştür. Ne var ki, hayatı bir yığın kanunsuzluk içinde, özellikle Millî Mücadele'ye karşı çıkışla geçmiş bu zât, başka suçları tespit edildiğinden yeniden derdest edilip bu kez, Ankara İstiklal Mahkemesi'ne sevk edilmiştir. Burada yargılanması 1926 yılı Ocak ayında başlamış ve Şubat ayı başlarında suçu sabit görülerek Ceza Kanunu'nun 55. maddesine uygun şekilde mahkûm edilmiştir.

İdam hükmü, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin Teşkilat-i Esasiye Kanunu'nu tamamen veya kısmen tağyir gerekçesiyle verilmiştir. İskilipli, aynı suçtan hüküm giyen Babaeski müftüsü Ali Rıza Efendi ile birlikte 4 Şubat günü Ankara'da Meclis binası yakınlarındaki Karaoğlan Çarşısı'nda asılmıştır.

BUNLAR HANGİ DİNİN ADAMLARI?

Aynı kararla aynı gün idam edilen Babaeski Müftüsü Ali Rıza ile Âtıf Hoca'nın Millî Mücadele'de batı Anadolu'yu işgal etmiş olan Yunan ordusuna direnilmemesi için faaliyet gösterdikleri mahkemece belgelenmiştir. Müftü Ali Rıza'nın, Yunan işgaline karşı çıkanları şikâyet ederek cezalandırdığı da belgelenmiştir. Bu müftü, Millî Mücadele devam ederken vatana ihanet suçundan on yıl ceza yemiş, fakat genel aftan yararlanarak kurtulmuştu. Hoca Âtıf ise başında bulunduğu Teâlî-i İslam Cemiyeti'nin (ada bakın!) imkânlarını kulla-narak İngiliz ve Yunan işgallerine karşı çıkılmaması için çalışmış, bu yolda hazırlattığı beyan-nameleri Türk köylerine dağıtmıştır. Mahkeme bunların tümünü belgelemiş ve hükmünü buna göre vermiştir.

Adamın, 'Şapka Risalesi' dışında suçları varsa ve bunlardan mahkûm olmuşsa, mahkeme ne yapsın! Ve Şapka Risalesi ne yapsın!

 

Yaşar Nuri Basıldı!

22 Mart 2009 Pazar 14:30 Yaşar Nuri Öztürk, danışmanı Şahane Sultan Müftüoğlu ile evinde uygunsuz şekilde basıldı.

 


 
"Şahane kendini banyoya kilitledi" 

Ünlü ilahiyatçı ve Halkın Yükselişi Partisi (HYP) Genel Başkanı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, danışmanı Şahane Sultan Müftüoğlu ile evinde uygunsuz şekilde basıldı.
 
Prof. Öztürk'ün eşi Canan Öztürk'ün düzenlediği baskın sonrasında çift boşanma davası açmadı ama iki kadın mahkemelik oldu. BİR süredir gazete köşelerinde aşk dedikoduları dolaşan Prof. Yaşar Nuri Öztürk ile danışmanı Şahane Sultan Müftüoğlu, Canan Öztürk tarafından basıldı. Öztürk Ailesi'nden herhangi bir boşanma talebi gelmedi ancak iki kadın mahkemelik oldu. Müftüoğlu ile ailesi, 2008 Ağustosu'nda bir gazetede yer alan "Fahişeliğe geçit vermem" sözleri ve telefonlarına gelen "Murdar karılar murdar erkekler bela üzerinize çöksün" mesajları dolayısıyla Canan Öztürk aleyhine her biri 10'ar bin lira olmak üzere toplam 60 bin liralık altı ayrı dava açtı. Müftüoğlu'nun açtığı davalardan ilkinin duruşması 17 Mart'ta Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yapıldı. Canan Öztürk duruşmaya avukatı Pelin Ersan'la birlikte katılırken, duruşmaya gelmeyen Müftüoğlu'nu avukatı Engin Yeşilyurt temsil etti. Canan Öztürk, Müftüoğlu'nun kendisine ve kocasının cep telefonlarına gönderdiği mesajlarla birlikte ilginç iddiaları içeren bir cevap dilekçesini mahkemeye sundu. Öztürk dilekçesinde özetle şunları anlattı:
 
Kocamı bastım

Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre, "24 Kasım 2006'da Ankara'daki evimize gittiğimde kapı uzunca bir süre sonra eşim tarafından açılabildi. Kötü bir manzara ile karşılaştım. Davacı Şahane Müftüoğlu kaçarak kendisini banyoya kilitledi. Banyodan zorla çıkardığımda ıslak saçlarla iç çamaşırsız ve çıplak ayaklarla benim banyomda karşıma çıktı. Elbetteki bu durumun danışmanlık sıfatı ile bağdaşmayacağı açıktır. Doğruca yatak odasına gittiğimde karışmış bir yatak ile yatağımın baş ucunda Şahane Müftüoğlu'nun dekolte bir pozla çektirdiği çerçevelenmiş bir fotoğrafı duruyordu. Müftüoğlu'nu evimden kovarak çıkardım. Olayı babasına telefonla bildirdim.

 
 
Porno siteleri

Ne olduysa bundan sonra oldu. Telefonuma yabancı şahıslardan son derece çirkin ve müstehcen mesajlar gelmeye başladı. Çok sayıda ve tacizkár çirkin teklifler içeren bu mesajlar hakkında Beykoz Cumhuriyet Savcılığı'na şikáyette bulundum. Savcılık, emniyet kanalıyla mesajların Müftüoğlu'nun babası Fatih Müftüoğlu'nun bilgisayarından geçildiğini ve cep telefonu numaramın porno sitelerine verildiğini saptadı. Bunun üzerine baba Fatih Müftüoğlu hakkında şikáyette bulundum.
 
Üç çocuk annesiyim ve eğitmenlik gibi saygın bir mesleğim var, suçlamaları kabul etmiyorum."
 
 
Canan Öztürk, dava dilekçesinde; Şahane Müftüoğlu’nun Yaşar Nuri Öztürk’e gönderdiğini iddia ettiği SMS mesajları da yer aldı. Vatan gazetesinin haberine göre; işte o mesajlar...
 
DİLEKÇEDEKİ ÇOK TUHAF MESAJLAR
 
- Canınıza kurban olayım kendimi sizin ağzınızdan çıkan sözcüklerle dinlemek ne büyük onur.
 
- I can no more say have my heart the recent facts shows that you are my heart. (Artık kalbim sana ait diyemem, yeni gerçek gösteriyor ki sen benim kalbimsin.)
- Çok özledim sizi. Göremediğim için sinirlendim o yüzden sessiz kaldım sonra da öyle bir mesaj yazdım. Hasretinize dayanamıyorum görüşmememize sebep olmalarına tahammül edemiyorum.
 
- Beraber yemek yapmayı, traş olurken ......beraber film izlemeyi, tartışınca trip atıp yanıma gelmeni beklemeyi, sürekli terlik giy demeni, beni komik kıskanmalarını, seninle yaptığımız her şeyi çok özledim.
 
- Seni kıskanınca masa altından tekme, yumruk sallamayı, ...... I love you karadut demeni...
 
Canan Öztürk, Şahane Sultan Müftüoğlu’nun kendisine ise şu mesajları çektiğini iddia etti
 
- S.ktir oradan manyak karı. Başkan da hepimizde bıktık senin paranoyak halinden. Sen kıskançlıktan kafayı yemişsin. Ben zaten artık yurtdışında çalışacağım. Ama başkanla görüşmemi kendini parçalasan da engelleyemezsin. Sen benimle uğraşmayı bırakta gece okulunda liseyi bitirmeye uğraş.
 
- Kimin aşşağılık mahluk olduğu ortada, başkan da dahil partideki çoğu kişi senin kafayı yemiş bir ruh hastası olduğunu söylüyor, bizde acıyıp alttan alıyoruz seni.
Şahane Sultan Müftüoğlu ise; Canan Öztürk’ün, annesi Betül Müftüoğlu’na şu mesajı attığını iddia etti
 
- Cuma günü f... kızın msj atmış. Diyor ki keşke sen de burada olsaydın bizimki ve n. (bir parti yöneticisi) yetmemiş belli ki: Pis beyniyle grup s... planladıysa babasını ve seni çağırsın. Murdar karılar murdar erkekler bela üzerinize çöksün.
 
mynethaber
 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Medya Kritik Haberleri

Malatya'da Corona virüs ile ilgili alınacak tedbirler açıklandı