Birbirini Tamamlayan İki Parça: İlim ve Bilim

İslam’ın eğitime verdiği önem, müntesibine ilk emri olan “Oku!” (Alâk, 1) buyruğu gereğince, daima biline gelen bir gerçek olmuştur.

Bismillah…

İslam’ın eğitime verdiği önem, müntesibine ilk emri olan “Oku!” (Alâk, 1) buyruğu gereğince, daima biline gelen bir gerçek olmuştur. Altyapısında okumak olan ve devamında kalemle yazmanın en birinci ihsan ve ikramlardan sayılması bu gerçeği destekler niteliktedir.

Medine’de kurulan İslam Devletinde yapılan ilk icraatın ise bir mescit inşa etmek ve mescidin yanına öğrenci yetiştirmek üzere odalar bina etmek, İslam medeniyetinde eğitimin cami/medrese merkezli olduğunun ilk örneğidir.

Doğrusu İslam medeniyetinde yalnızca eğitim değil, hayatın tamamı cami merkezlidir. İslami kentleşmede şehir yapılanmaları cami odaklı biçimlenirken bu durum, toplumun yaşam şekline de sirayet ediyordu. Yine İslam mimarisiyle tasarlanan yapılar da İslam ahlakıyla güzelleşiyor. Hal böyle olunca İslam’da hayatın tümü cami merkezlidir diyebiliriz. (Konuyla ilgili geniş çaplı bilgi edinmek için Osmanlı’da İslam mimarisini araştırmanızı öneririm.)

Peki, İslam’da eğitim neden cami/medreselerde verilir? Eğitim için inşa edilen yapılarla cami/medreseler arasında fark var mı? Varsa nedir?

Küçük yaşlardan itibaren çocuklara Kur’an dersi verilmesi, bu eğitimin özellikle camide alınması, büyük önem arz eder. Bireyin küçük yaşta aldığı eğitimle orta yaşlarda aldığı eğitimin arasında algıda kalite farkı olduğu gibi evde aldığı eğitimle camide aldığı eğitim arasında da kalite farkı vardır. Her iki durum da pozitif olmasına rağmen, cami eğitiminin içinde barındırdığı özellikler, kişiyi daha da aktif kılacaktır. Zira caminin dinamik bir ruhu vardır ve aktif bir faaliyet alanıdır.

İslam’da eğitimin cami merkezli olup medreselerde verilmesinin iki nedeninden birincisi:

“Cami merkezli eğitim; pozitif ilimle İslami ilimler arasındaki ayrışmazlığın manifestosudur.”

Seküler zihniyet, her ne kadar pozitif ilimle İslami ilimleri birbirinden ayırmaya çalışsa da İslam bunun tam zıddını hayata geçirir. Din ve devlet işlerini birbirinden ayırmak gibi; İslami ilimleri yalnızca Kur’an harflerini, günü kurtaracak kadar ilmihal bilgilerini öğrenmekle kısıtlamıştır. Pozitif ilmi ise İslam’dan ayrıştırarak onu özgürleştirdiğini sanmış fakat bunu yaparak onu ruhsuz bırakmıştır.

Oysaki İslam, bilim insanına bundan daha ötesini vaat etmiştir. Matematik, fizik, kimya, astronomi gibi pozitif bilimler çerçevesinde yenilikler üretirken, ürettiğini nasıl kullanması gerektiğini öğretmiştir. Cami merkezli medrese eğitimi alan kişi, pozitif bilimle mühendis olurken, aldığı Kur’an eğitimiyle Allah’ın yegâne yaratıcı olduğunu öğrenir.

Kişi, öğretmenlik eğitimini pozitif bilimle alırken, Kur’an eğitimiyle de merhametli ve sabırlı olmayı öğrenir. Tıp ilmine pozitif ilimle sahip olurken, öldürenin ve yaşatanın, hastalığı ve şifayı verenin Allah olduğunu, aldığı Kur’an eğitimiyle öğrenir… Hülasa Kur’an-ı Kerim; kişiye ürettiği cihazı, aldığı eğitimi, sahip olduğu ilmi ve makamı nasıl kullanması gerektiğini öğretir.

Cami merkezli medrese eğitimi alınmadığı takdirde kişi atom bombasını da bulsa emperyalist zihniyetten kurtulamaz ve ruhsuz, içi kof ve acımasız bir varlığa dönüşerek bir şehir dolusu insanı gözünü kırpmadan katleder. Bunu kendince ürettiği silahı denemek için “bilim adına” yaptığını söyler. Ancak İslam’ın istediği bilim adına öldürmek değil, Allah adına yaşatmak, fayda sağlamaktır.

“Bilim tek başına ruhsuzdur. Hikmet bunu irfana dönüştürür. İrfan da medeniyet oluşturur.”

İçinde bulunduğumuz çağ daha net gösteriyor ki; materyalist anlayışa sahip Batı, insanı dar anlayışlı hümanist bir fikir yapısına sevk ediyor. Asırlardır tecrübe edile gelmiş İslam medeniyeti gösteriyor ki; Kur’an-ı Kerim insanı bütün âlemi saran bir rahmete celp ediyor.

Bu iki duruma en güzel numune; beşeri sistemlerin günümüzde uyguladığı eğitim programlarının nesilleri getirdiği vahim durum ve Nizamiye Medreseleri’nin yüzyıllar boyunca verdiği eğitim neticesinde yetişen insaflı ilim erbapları… O medreseler ki, eğitim kapsamı içerisinde Kur’an-ı Kerim ve Kur’an ilimleri, hadis, fıkıh, usul; Arap dili ve edebiyatı; matematik ve miras hukuku dersleri veriliyordu. Günümüzde Batı ülkelerinin üniversitelerinde örnek alınacak bir eğitim sistemine sahip olduğu da belirtilir.

Bu durum bize bariz olarak şunu gösteriyor: İlkokuldan üniversiteye kadar eğitim, cami merkezli olmalı, Kur’an ise eğitim sistemlerinin öznesi olmalıdır. Esasen odak noktası olması gereken, bireye muhasebe yetisi kazandıran, merhamet olgusunu canlandıran, sosyal iyileşmelerin kaynağı olan Kur’an eğitimi, yabana atılmamalıdır. Belki de bilimin gelişmesiyle insanlığın gerilemesinin doğru orantılı ilerlediği günümüzde, mescitlerin üniversitelerin en ücra ve köhne köşelerinde varlık bulması en büyük sebeptir.

İslam’da eğitimin cami merkezli olup medreselerde verilmesinin iki nedeninden ikincisi ise:

“İslam, pozitif ve Kur’anî ilimleri öğrenmeyi ibadet olarak görür.”

“İlim Çin’de de olsa gidin, alın” buyruğu, bedeli ne olursa olsun, zorluğu ne şiddette etki bırakırsa bıraksın ilmi almayı emretmiştir. Zira Müslümanın almadığı ilim, bir gün muhakkak birileri tarafından alınacak ve kullanılacak. Müslüman dışında ilmi bulan kişi/kişiler bunu hayır için kullanırsa ne iyi… Bir de ilmi kullanma kılavuzu (Kur’an eğitimi) olmayan insan ölçüsüzce, merhametsizce ve bencilce bunu kullanırsa, işte o zaman Müslüman, “ilim Müslümanın yitik malıdır” buyruğunun muhatabı olur.

Tam da burada şunu belirtelim: Müslüman ilmi bulursa; onu öğrenir, geliştirir ve tüm insanlığın faydalanacağı şekilde kullanıma hazır hale getirir. Batı ise ilmi genellikle bulmaktan çok çalar. Eğer ilmi bulursa da sömürge yaparak kendi için saklar. Geliştirdiği ilimle kendi insanının menfaatini korurken başka insanlar için tehdit aracı olarak kullanır. İşte bu iki durumda aradaki tek fark; Kur’an özneli, cami merkezli medrese eğitimleridir.

Toplumsal huzurda küçümsenmeyecek ve azımsanmayacak kadar büyük etkisi olan medrese ve camileri ihya ettikçe, insanlık da ihya olacaktır. Selam olsun Kur’an, cami ve medrese ehline!

Mine Turhan

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri

2024 siyer yarışması soru ve cevapları
2023 siyer yarışması soru ve cevapları
Siyer Yarışması kayıtları 100 binlere ulaştı
Nisanur dergisi ağustos sayısı, "Siyaset, Müslüman ve Kadın" başlığıyla çıktı
İnzar dergisi ağustos sayısında "Sapma" konusunu işledi