Bu Dava Sensiz, Bensiz, Bizsiz Olmaz…

Fatih AKMAN

Asıl hedef, asıl gaye, nadide endişe “la ilahe illallah” ise, “la ilahe illallah” davası nedir, kırmızıçizgisi, beklentisi, amacı nedir? Arzu ederseniz biraz ona eğilelim.

Bu gün Dava, en evvelde imandır, itaattir ve teslimiyettir.

Dava; emri bil maruf nehyi anil münkerdir. Seçkin bir topluluk olmak için iyiliği emretme ve kötülükten nehyetme misyonunu üstlenmek, muhafaza etmek ve idame etmektir.

Dava; evinin çobanı olarak sorumluluk altındaki eş ve evlatla İslam'ı yaşamaktır. Onların İslami eğitimlerine kafa yormak, zaman vermektir.

Dava; helal ve harama en hassas şekilde dikkat etmektir. Boğazdan geçecek bir gram, bir damla, bir kuruş, bir lokma haramın ateş olduğunun şuuruyla haramdan fersah fersah kaçınmaktır.

Dava; iyiliktir, iyilikte yarışmaktır, anne babaya iyiliktir, akrabaya iyiliktir, yetim ve muhtaca iyiliktir. Şefkattir en engininden, can taşıyan her canlıya karşı merhamettir.

Dava; sorumluluktur, bulunduğumuz konum, mevki ve makamların Allah için hakkını vermektir. Birileri sorar diye değil, birileri görecek diye değil, kameralar kayda alıyor diye değil; yetimlerin, muhtaçların, mağdurların, mü’minlerin, iyilik yolunun ve kamunun hakkı hassasiyetiyle yaşamaktır.

Dava güzel ahlaktır, güzel davranış, Muhammedi yaklaşımdır.

Dava ilimdir, hikmettir, bilmektir, bildirmektir.

Dava helal kazançtır, doğruluktur, dürüstlüktür. Dava tebliğdir, davettir, irşattır.

Dava, İzzettir, dik duruştur.

Dava hizmette koşturmaktır, yorulmak, terlemek, susamak ve acıkmaktır.

Dava samimiyettir, muhabbettir.

Dava hak, hukuktur, adalettir. Her hak sahibine hakkını vermektir.

Dava fedakârlık ve şahadettir. Dava zorluktur, cihattır, istikamettir, sabırdır, sebattır.

Gerçekten davaya inananlar için dava hayat ve eylemin bütünüyle İslam'dır.

Evet, iyiliğin, ihsanın, erdemin, vefanın, izzetin, muhabbetin, ihtiramın, nezaketin, nezafetin, letafetin, zarafetin, ziyanın, aydınlığın; insanın ve insanlığın uhdesindeki dava olan bilcümle tüm güzel hasletlerin ayağa kalkması, sensiz, bensiz olmaz, bizsiz olmaz. Bu hasletleri vazgeçilmezi, kırmızıçizgisi ve üstün meziyetleri olarak elzem gören her birimiz bu davanın sahibi, bu yolun yolcusuyuz. Dava sahibi olmak, zaten davanın sahibi olmaktır. Davanın sahibi ise; davanın gerekirse her tür el ayak işlerini yapmayı lazım kılar.

Hatta işin hakikatinde ev sahipleri her işe koşturur, her hizmeti görürler, gerekirse başköşede gerekirse de kapının dibinde otururlar ve bu durum ev sahipliği için ezikliğe ve düşüklüğe sebep de olmaz. Ev sahipleri evin eksikliklerini görür, gözetir, tedarik eder, karşılar.

Fakat illa ki bizim, bu güzel hasletlerin yaşanması ve yaşatılması için ev sahibi veya ev sahibesi olarak sadece elimizi değil, belki de dilimizi, kalbimizi ve beynimizi taşın altına koymalıyız. Peki, nasıl mı? Kalbimizle muhabbet besleyerek, beynimizle tefekkür edip kafa yorarak, dilimizle tebliğ ederek, elimizle yardım ederek, hayatımızla da yaşayarak tabi ki… Bu iş mukaddes bir yolculuk. İçten bir dost, tebessüm eden masum bir sima, bebeklerinde geleceğin ışıldadığı bir çift göz kadar samimiyet kokuyor. Olacak, olacak… İnanç, arzu, sorumluluk, samimi niyet, çaba ve gayret olursa, muhakkak bu güzel hasletler en haşmetli halleriyle dimdik ayakta olacak... Literatürlerinde bu güzel hasletleri dava edinmek, yaşamak ve son nefesi onunla vermekten başka seçenek bırakmayanlara ne mutlu! Vesselam.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.