Bunun adı güç gösterisi!

Hüseyin KAYA

Fatih Altaylı (Habertürk):

"Şu anda 'askeri vesayetin' en güçlü olduğu ülke hangisidir?" diye soracak olursanız, yanıt basit:

ABD. ABD'de ilginç bir biçimde "askeri vesayet" tırmanıyor.

Dengesiz Başkan Trump, “Füze yolluyoruz, savulun, heyyyyt” tweet'i atıyor.

Pentagon'a soruluyor, “Bizim böyle bir bilgimiz yok. Başkanlığa sorun”deniliyor.

Trump'tan hemen yeni tweet geliyor:

 “Ben ‘Şimdi atacağız' demedim. Bir ara atacağız. Suriye'de IŞİD'i temizlediğimiz için bize teşekkür edin.”

Örnek sadece bu değil.

Trump “Suriye'den askerlerimizi çekeceğiz” diyor, Pentagon ertesi gün Suriye'deki askeri varlığını artırma kararını açıklıyor.

Trump'tan yine çark geliyor.

 “Çekeceğiz dediysek bugünden yarına değil. Bize uygun zamanda” diyor.”

Buradan yola çıkan F. Altaylı “Asıl askeri vesayet budur” demek istiyor. Tabi bunu demek isterken aynı zamanda bizdeki bir dönemin “askeri vesayet”inin aslında vesayet olmadığını söylemeye çalışıyor.

Altaylı'ya şunu hatırlatmak istiyoruz:

Askeri vesayetin yoğun olduğu yerlerde siyaset kendi başına tavır belirleyemez, iç ve dışta önemli adımlar atamaz. Siyasetçilerin nasıl davranmaları gerektiğini askerler belirler ve bunun için “ismini açıklamayan bir rütbeli” şeklinde açıklamalarda bulunulur.

Tıpkı bir dönem bizde olduğu gibi.

Amerika'daki askeri vesayet değil “güçler çatışması”dır.

Dikkatinizi çekiyorsa politika belirleyen Pentagon değil Beyaz Saray'dır.

Pentagon'un yaptığı şey ise Beyaz Saray'ı işlevsiz kılmaya çalışmaktır.

Ama Trump söyleyeceğini söylüyor ve göründüğü kadarıyla boşa düşen Pentagon'dur.

MehmetTezkan (Milliyet):

“İyi Parti ile Saadet ilkeler ittifakı kurduklarını açıkladı.. Fiili ittifak kurmanın kapısını araladı..

Seçim sath-ı mailine girilince büyük ihtimalle o da olacak..

Peki, bu ittifaka CHP de katılır mı?

Kılıçdaroğlu dün Akşener'i ziyaret edince, bu soru gündemin birinci sırasına oturdu..

AKP/MHP ittifakına karşı; CHP/İyi Parti/Saadet ittifakı kurulur mu?

Zor..

Çünkü sosyolojik karşılığı yok..

Hitap ettikleri tabanlar birbirine yakın değil, seçmenler geçişken değil..”

Tespit yanlış!

Geçişkenlik hem tavanda hem de tabanda var.

İsterseniz önce tavandan başlayalım.

Abdüllatif Şener geçmişte hangi siyasi oluşumların içindeydi?

Refah, Fazilet, Ak Parti…

Şimdi nereye yakın Şener?

CHP'ye…

Peki ya Mehmet Bekaroğlu?

Saadet ve Fazilet'ten sonra CHP'de genel başkan yardımcılığı…

Sabri Erbakan'ın CHP'den belediye başkanı adayı olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.

Bir de Aytun Çıray meselesi var. CHP'den İyi Parti'ye…

Tavan gibi tabanda da geçişkenlik var ve bunu en iyi CHP'liler biliyor.

Süleyman Özışık (internethaber.com):

“Kararı duyduğumda, "Senin ben adaletini seveyim Türkiye" dedim. Zira böyle gülünç bir kararı ancak Türk mahkemeleri verebilirdi.

Şu komediye bakar mısınız Allah aşkına...

28 Şubat postmodern darbesine imza atanları yaklaşık 5 yıl boyunca yargılayacaksın. 21 darbeciye müebbet hapis cezası vereceksin...

Eeee?

"Ama bunlar çok yaşlı ve sağlık sorunları olan kişiler oldukları için, bir de mahkemede de iyi hal sergiledikleri için tutuklamaya gerek görmüyorum" diyerek serbest bırakacaksın...

Adamlar bu ülkenin meşru hükümetini ortadan kaldırmaya çalışmış? Devrin Başbakanı Erbakan'ı "Silah kullanırız" tehdidi ile koltuktan indirmiş. Milyonlarca insana her türlü zulmü yapmış, hayatını karartmış, umutlarını ve hayallerini yerle bir etmiş.

Sen kalkıp bunlara "Size müebbet cezası verdim ama panik yok. Gidin kafanıza göre takılın" diyorsun.

Yahu sizin vicdanınız nerede arkadaş?

Bunların suçsuz günahsız yere zindana tıktıkları adamlar cezaevlerinde hala çürüyor yahu! Bu adamların içeri attıkları hapiste çürütürken, bunlara hapis cezası vermemenin neresinde adalet var arkadaşım?

Hem bu nasıl bir karar?

Yani artık bu ülkede yaşı ilerlemiş olanlar, sağlık sorunları olanlar ve mahkemede iyi hal gösterenler, suçu ne olursa olsun böyle ödüllendirilecek mi?

Farzı misal...

Fetullah Gülen denen darbeci teröristi yarın alıp getirdiğimizi ve yargıladığımızı varsayalım.

Ne olacak sonrası?

O da yaşını başını almış, o da ceket üstünden tansiyon ölçtürecek kadar hasta. Karar duruşmasında kalkıp, "Efendiler. Beni hapse atmayın. Ben de daha önce serbest bıraktıklarınız gibi yaşlı ve hasta bir adamım" dese...

Ne yapacaksınız ne diyeceksiniz ona? "Sana da müebbet verdik ama git kafana göre takıl mı?" diyeceksiniz?

Evet aynen böyle diyeceksiniz. Böyle demeye mahkumsunuz. Çünkü adamın elinde sizin verdiğiniz bu emsal karar olacak.”

Süleyman Özışık meselenin bam teline basmış ve tabiri caizse “kral çıplak” diye haykırmış.

Adamlar mahkeme boyunca yapacakları her şeyi yaptı, söyleyecekleri her şeyi söyledi; ama “iyi hal” öyle mi?

Darbenin bürokrasi, medya, siyaset, iş dünyası ve yargı ayaklarına yönelik zaten bir soruşturma yok!

Üniversitelerdeki devasa “başörtüsü zulmü” karşılığında da Kemal Gürüz ceza almış ya!

Yani onca zulmü sadece bir kişi yapmış ya da yaptırmış. Neymiş bu Kemal Gürüz ya!

Ama F. Gülen konusunda Özışık'a katılmıyorum.

Eğer getirilirse ona has düzenlemeler “ivedilikle” yapılıp hapse atılır.

Ve maalesef bizdeki “kişiye göre adalet” de devam eder.

Fatih Çekirge (Hürriyet):

“SURİYE için kimler Akdeniz'e kuvvet yığıyor?  Kimler, uçak gemilerini, füzelerini, jetlerini Doğu Akdeniz'e çeviriyor?

ABD... İngiltere... Fransa...

Rusya zaten orada. Tepki veriyor.

Çin hareketleniyor...

Peki bu ülkelerin ortak özelliği nedir?

Bu ülkelerin tamamı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi.

Yani...

 “Dünya 5'ten büyüktür” sözünün karşılığındaki devletler.

Yani...

Esad on binlerce insanı katlederken... Milyonlarca insanı yerinden yurdundan ederken...

Bebekler, Akdeniz'de çırpına çırpına boğulurken...

Dünyanın huzuru için buna çözüm bulmakla görevli olan ülkeler.

Ama şimdi ne oluyor?

O zaman sessiz kalan bu ülkeler...

Şimdi neredeyse ‘gösteri' yapıyorlar.”

Evet, bunun adı sadece “güç gösterisi”dir, başka bir şey değil.

Bombalamadan önce Türkiye ve Rusya bilgilendirilmiş. Bu demek oluyor ki, Esad da bilgilendirilmiştir.

O yüzden de “boş tesisler” bombalanmış.

Meselenin “Kimyasal silah” ya da uluslararası anlaşmalar ile yasaklanmış silah kullanımı ile de alakası yok! Öyle olsa Siyonist çetenin kullandığı napalm ve misket bombaları da o kategoride; ama kimse ses çıkarmıyor.

Öyleyse…

Beş ülke açıkça “dünya beşten büyük değil” mesajı veriyor.

Mehmet Barlas (Sabah):

“Demokrasinin ve rasyonelliğin beşiği olarak bilinen İngiltere bugün Amerika'nın bir nevi uydusu olmuş konumda değil mi?

Amerika ne derse ve ne yaparsa, İngiltere bunların peşinden gidiyor.

Dün bu duruma örnek, Irak'ın işgaline İngiltere'nin de katılmasıydı... Bugün ise Trump'ın Amerika'sının Suriye'ye karşı kuvvet kullanması projesinin ana katılımcısı yine İngiltere...”

Mehmet Barlas, çok geride takılmış ve maalesef bugünü anlamıyor.

Körfez savaşlarında ABD ile hareket eden, ABD ne dese onu yapan bir İngiltere vardı, doğru; ama şu anda durum öyle değil.

Rusya'ya tepkiyi İngiltere gösterdi ve Avrupa'yı da buna teşvik etti.

Daha açıkçası…

Bu kez Amerika, İngiltere'nin peşine takıldı.

Hikmet Genç (Akşam):

“Soğuk savaş dönemiydi…

Durmadan sallarlardı… Bol bol palavra sıkılırdı… Gazete haberleri okurduk;

Rusya'dan gönderilecek bir kıtalararası balistik füze 18 dakikada New York'a ulaşırdı. ABD'den kalkan füze ise 15 dakikada Moskova'yı vurabilirdi?!… Yani demek ki, 3. Dünya Savaşı çıksa, Amerikalılar Ruslardan 3 dakika fazla yaşardı… (15 dakika ne lan?.. Şimdiki teknolojiyle bile ‘kalktısı indisi' en az yarım saat sürer!)

Star Wars izler gibi izlerdik…

İşin ilginç tarafı bu iki ezeli düşman tarihte hiç birbirlerine sıkmamışlardır!..

Ama filmlerde hep savaşırlardı. (Hâlâ da öyle...) (…)

Önceki gün yine Twitter'daydı Trump;

 “Hazır ol Rusya, akıllı füzeler gelecek!”

Neden Twitter'dan haber veriyorsun yahu? Arasan olmuyor mu?!

Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zaharova, “Facebook” üzerinden cevap verdi Trump'a; “Akıllı füzeler meşru hükümetlere değil, teröristlere doğru fırlatılmalı”

Twitter'dan tehdit, Face'ten cevap?!..

3. Dünya Savaşı sosyal medya üzerinden başlayacak!..

Arkadaş böyle ‘twit'le face'le' falan olmaz.

Kurun bi “WhatsApp” grubu, oradan haberleşin, dünyayı germeyin yahu…”

Hikmet Genç “matrak” bir dille konuyu özetlemiş.

Evet, Amerika yine Rusya'yı bombalamadı. Hatta Suriye'de bombalanacak yerleri söyledi diye haberler geçiyor. Bence oturup nereleri bombalamak gerekir konusunda fikir alış verişinde bile bulunmuş olabilirler.

Rusya “Biz zarar görmedik” dedi.

Esad, “Biz zarar görmedik” dedi.

İran kınadı.

Putin, “en sert biçimde” kınadı.

Çin, her zamanki gibi “gerginlik istemediğini” söyledi.

Türkiye “memnuniyet” duydu. Tabii bu siyaseti de anlamak güç. Yani Suriye'de “düşman güç” durumunda olan Amerika ve Fransa'nın bombalamada bulunması neden Türkiye'yi memnun etsin? 

Bu arada Hikmet Genç, bu güçler arasında bir “WhatsApp grubu” olmadığını nereden biliyor?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.