Dergiler, dost muhabbetiyle hasbihal sayfalarıdır

İbrahim DAĞILMA

Dergi, edebiyatın laboratuvarıdır. Birçok makale, deneme, öykü, şiir… Kitap olmadan dergilerin mütevazı sayfalarında okuyucunun karşısına görücü misali çıkar. Dergiler, hedef kitlelerine göre yayın çizgilerini belirlerler.

Edebi çizgiden siyasi eksene,

Fantastik olanından düşünce ağırlıklısına,

Mizahiden aktüel çaplıya,

Görselliği öne çıkaranından bilgilenme ufkuna projektör tutanına,

Dili önceleyeninden ideolojik fay hattı üzerinde olanına,

Sanatsal kaygıyı taşıyanından turizme önem verenine,

Çocuklara sesleneninden spor ağırlıklısına kadar çeşit çeşit dergiler hedef kitleye belirli periyotlarla ulaşırlar.

Günübirlik konularla anlık bir parıltı sunan, kısır döngü içinde bir ileri iki geri giden, entelektüel bir kompleksle anlamı imgeselliğe kurban eden, kural ve kaideleri zevk sarhoşu bir hayat önünde engel sayıp esir bir özgürlüğe(!) çağıran dergiler, marjinal bir tutuklukla vitrine mahkumdurlar.

Bazı dergiler ise dünü bugüne bağlama ve yarınlara bir pencere açma amacıyla her daim cehalet karanlığını ışıtmak isterler.

Bir bahçe zenginliğinde yazan üslupların kokusu, konuların tat çeşitliliğiyle okuyucuyu mest etme gayretindeler.

Bir meraklandırma ve bilgilendirme sofrasında okuyucuyu farklı farklı yazılarla doyurmak isterler.

Başkasının eksiğinden nemalanmak, birilerinin gölgesinde güçlenmek ya da başka meyildekileri zayıflatacak açıklardan yararlanmak böylesi dergiler için kolaya kaçmak ve acizliktir. Bu dergiler gücünü cümlelerin heybetinden, sözcüklerin etkisinden, üslubun nezafetinden ve dayandığı doğrulardan alır.

Okuyucu için bir simit gevrekliğinde, bir ekmek sıcaklığında, bir kahve muhabbetinde, bir suyun hazzındadır; çünkü bu dergiler kendisinindir.

Ona seslenir, onu anlatır, onda nefeslenir, onda dinlenir, onunla gelişir. Satırlar ona bir anne şefkatiyle sarıldığı, bir çocuk sevgisiyle okşadığı, bir dost muhabbetiyle hasbihal ettiğidir.

Dünya yaşamının manası, ahiret hayatının hakikati aydınlanır bir güneş ışıltısıyla…

Kimi sayfalar Kur’an kıssalarıyla ona bir hareket çerçevesi sunarken kimi sayfalar Muhammedi nurlarla önünü sağlam adımlar atması için ışıtır.

Bazı sayfalarda selef âlimlerini kendine yön tayin eden kutup yıldızı görürken bazı sayfalarda hayatı hikâye edilen bir kahramanla kendini özdeşleştirir.

Bazen bir ayetle kalbi perçinleşirken bazen bir hadis-i şerif gönlüne şerha olur. Dem olur bir hikmet damlası dimağından yüreğine çisil çisil düşer, dem olur bir şiirin dizeleri duygularını titreten bir dokunuş olur.

Ümmetin hüznüdür cümlelerle anlatılan, iman ehlinin fotoğrafıdır kare kare gözünü alan.

Müslümanların feryadıdır nesneleşip art niyetli edilgen özneleri işaret eden.

Mücahitlerin cihadıdır etken öznelerle tekbirli coşkular yaşatan.

Böylesi dergi bir İNZAR’dır, okuyucusunu hakla uyarıp çirkinliklerden sakındıran.

Bir yönüyle kadının Meryem’ce iffetine, Fatma’ca bilgeliğine, Zeynep’ce haykırışına bir işaret ve yönlendirme hedefli NİSANUR’dur bu dergi.

İfadesine çalıştığımız dergi bir KELHAAMED’dir, kale misali okuyucuyu ilahi sığınmaya çağıran.

Yine bu dergi doğruluktan ve genç dimağdan beslenen bir SÖZ olur VE tebliği bir KALEM’in ucunda hidayet gençliğine hediye eder.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.