"Dindar Kürtler" veya Türkiye`de siyasi boşluk

Mehmet GÖKTAŞ

Aslında şu günlerde tamamen Ramazan ve oruç üzerinde yoğunlaşmamız gerekirdi fakat görünen odur ki, önümüzdeki günlerde siyasi atmosferin daha baskın ve yoğun geçeceği anlaşılmaktadır.

Kapatılan Mustazaf-Der’in bundan sonra yoluna Muztazaflar Hareketi adı altında siyasi olarak devam edeceğini ilan etmesiyle birlikte Türkiye siyasetindeki boş alanların nereler olduğu, bu yeni hareketin kimlere hitap edeceği üzerinde konuşulmaya başlanmıştır.

Sağ olsunlar birileri hemen devreye girerek bir ikramda bulundular,”Dindar Kürtler” sahasının boş olduğunu göstererek Mustazaflar Hareketinin orada siyaset yapabileceğine müsaade buyurdular.

 “İşte sizin hareket alanınız, işte sizin oynayacağınız bölge, işte sizin oy toplama mıntıkanız burasıdır!” dediler.

Zaten siyasi harekete dönüşme kararından önce de birileri; “Aman ha bu hareket belirli bir bölgede kalsın, Malatya’dan öteye geçmesin…” diye çırpınıp duruyorlardı.

“Dindar Kürtler” tabiri hemen kabul gördü, siyasi literatürde çoktan yerini aldı bile.

Öyle ya, AKP bünyesinde temsil edilen Kürt kökenli siyasileri bir tarafa bırakacak olursak, gerek mecliste, gerek yerel yönetimlerde Kürtler adına müstakil bir şekilde temsil görevi yapanların tamamının Marksist oluşu, laik oluşu, batı tipi bir hayat tarzını benimsiyor oluşu “Dindar Kürtler”in müstakil bir şekilde temsil edilmediğini gösteriyordu.

Söz konusu çevreler Dindar Kürtlerin siyasette müstakil bir şekilde yer almalarını gerçekten istiyorlar mı?

Yoksa onların gerçek arzuları baştan beri önleyemedikleri bu hareketi dar bir alanda hapsetmek, bölgede AKP’nin oylarını eksilterek zayıflatmak ve hepsinden de önemlisi PKK ve BDP çevreleriyle gerginlik ve çatışma beklentisi içinde olmak mıdır?

Her şey bir yana, Dindar Kürtlerin sadece oy deposu olarak görülmesine bizim itirazımız vardır.

Dindar Kürtlerin kendileri bir özne olamazlar mı? Dindar Kürtlerin kendileri bizzat inisiyatif alamazlar mı? Kendileriyle birlikte dindar olmayan diğer Kürtlerin vekâletlerini üstlenemezler mi? Dindar olmayan Kürtlere öncülük edemezler mi, onlar için sığınılacak bir liman olamazlar mı?

Bu arada unutulmasın, hepsi aynı seviyede olmasa bile bir avuç Marksist ve laikin dışında zaten Kürtlerin tamamına yakını elhamdülillah dindardır.

Daha da önemlisi, dindar Kürtler en azından dindar Türklerle birlikte olamazlar mı, ortak hareket edemezler mi, güçlü oldukları noktalarda dindar Türklerin desteğini alamazlar mı?

 Dindar Kürtler yıllar yılı kendileri gibi dindar olan Türkleri her alanda desteklemediler mi ve halen büyük oranda desteklemiyorlar mı?

Bu temennimizi güçlendirecek delillerimiz yok mu? Geçmişte Kürt kökenli nice âlimin, nice meşâyihin ve nice seydânın etrafı Türkler tarafından sarılı değil miydi?

Birçok defa dile getirdiğim gibi, Bediuzzeman Saidi Nursi’nin, Muhammed Es’ad Erbili’nin, Nurullah Cezeri’nin ve bugün Adıyaman dergâhının müritlerinin ve talebelerinin büyük bir çoğunluğunu Türkler oluşturmuyor mu?

Bugün Allah’ın dinini hayata hâkim kılacak etkin, dinamik ve şuurlu bir camia ortaya çıktığında durum aynı olmayacak mı?

Ayrıca, “Dindar Kürtlerin” sadece bir oy deposu olarak görülmesine itirazımız olduğu gibi, onları sadece kendi partilerini kuran, kendi içlerinden birilerini öne çıkaran ve bu şekilde kendilerini tatmin eden bir topluluk olarak sunulmalarına da itirazımız vardır.

Biz inanıyoruz ki Dindar Kürtler ve özellikle bu Camianın her bir ferdi ve İslami şuura sahip bütün Müslümanlar siyasetin takvimini beklemeden Aziz İslam Davasını hayatın bütün alanlarına hâkim kılma mücadelesini vereceklerdir. 

Hakkı ve adaleti hayatın bütün alanlarına hâkim kılmak, kendilerine dayatılan zulmü ve despotluğu yıkıp yok etmek için istisnasız her bir ferdi seferberlik halinde çalışacaktır.

Şimdi soruyoruz; Böyle bir seferberliğe iştirak edecek olanlar, destek verecek olanlar sadece Dindar Kürtler mi olur sizce?

Bu durumda Türkiye siyasetindeki boş alan sadece “Dindar Kürtler”in alanı mıdır?

Yoksa Türkiye genelinde, hatta daha da geniş bir bölgeyi içine alacak İslami Muhalefet midir?

İnşaallah bu sorunun cevabını önümüzdeki günlerde vermeye çalışacağız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.