Dirildik, direniyoruz, kazanacağız

Mustafa KARAKAŞ

Çok tazeydik…

Hilafet dağıldıktan sonra, başı kesilmiş tavuk gibi sağa sola savruldu ümmet. Kimi sosyalizmi bir çıkış ve kurtuluş kapısı sanarak bir cendereden diğer bir cendereye girdi kimi Batılı ve Batıcı değerler ile ayağa kalkmaya çalıştı. Lakin düşmanın silahı ile silahlanayım derken düşmanın kâhyası oldular.

Ortadoğu'daki bu diktatörler, bu baskı rejimleri nasıl neş'et etti sanırsınız. Devşirildiler. FETÖ bir devşirilme süreci değil de nedir?

Düşman sinsiydi, bizi tarihsiz, bizi belleksiz, bizi köksüz bıraktı… Güçlü bir siyer okumuşluğumuz olmadığı için “yöntemsizlikle” imtihan olduk.

Nübüvvetten bu yana ilk kez başımıza geliyordu şeriatsızlık ve devletsizlik. Ahkâmı elinden alınmış, dili tahrif edilmiş, hafızası silinmiş, bedenin diğer uzuvları ile bağlantısı kesilmiş Müslümanlardık artık…

Aslında sadece Türkiyeli Müslümanlar değil! Tüm Dünya Müslümanları aynı haldeydi.

Bilmiyorduk! Çünkü başımıza ilk kez geliyordu. Düşünebiliyor musunuz Türkçülük ideolojisi bile aslında Osmanlı yıkılmasın diye düşünülmüş bir ideolojiydi. Bu denli bir sorun yaşamadığımız için aydınlarımız kimi zaman zehri deva sanma gafletinde bile bulunmuştu!

Cumhuriyet sürecinde de benzer şeyler yaşandı… Misal Ticaniler Mustafa Kemal'in heykelini kırarak varlığını ortaya koymaya çalışıyordu.

Sonraki yıllarda da ortaya ciddi ve yerinde bir yöntem konulamadı.

Türkiyeli Müslümanlar yöntemsizlikten dolayı hızla sağcılığa kayarken Arap coğrafyasında her şeyi ve herkesi tekfir eden bir çizgi daha net bir hal almaya başladı.

Kimi Müslümanlar oy kullananı yerden yere vururken kimisi oy kullanmayanı yerden yere vurdu.

Kimi gruplar dernek kurdu, kimisi dernek kurmayı dahi tekfir etti.

Kimi Müslümanlar şartların kendisine dayattığı geçici yöntemleri kanıksadı ve onu asli mücadele yöntemi sanmaya başladı. Ve kendisi gibi davranmayanları kınadı. Oysa yöntemi belirleyen içinde bulunulan şartlardı. Herkesin içinde bulunduğu şartlar farklı olunca farklı yöntemler kullanmasından daha doğal ne olabilirdi ki!

Oysa Müslümanların yaşadığı süreç bir “arama süreci” idi. Arıyordu Müslümanlar… Bir çıkış kapısı, bir yol…

Hamdolsun son çeyrek yüzyılda ciddi bir silkinme yaşıyoruz. Artık çevreden merkeze doğru yürüyoruz.

60'larda dünyanın her yerinde Antiemperyalizmin bayrağı sosyalistlerin elinde iken bugün Fas'tan Afganistan'a; Yemen'den Türkiye'ye kadar neredeyse tüm İslam dünyasında en sert Amerikan karşıtları İslamcılardır.

Küresel çarpıklığa karşı direnen sadece ve sadece biziz!

Evet, ümmet dirildi. Dirilişe delil aramaya gerek yok. Zira 20 yıldır direniyoruz, can veriyoruz, öldürülüyoruz… Bu da elbet bitecek. Hiç şüphe yok kazanacağız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.