Doğru oturma pozisyonları

Abdulhakim SONKAYA

Tıbbi ve fiziki olarak Doğru oturmak için şunlara dikkat etmek gerekir,

-Ayaklarınızın yere temas etmesine dikkat edin. Yani ayağınız yerden kesilmesin. Yoksa kendinizi havada zannedersiniz. O zaman kambur olursunuz.

-Bacak bacak üstüne atmayın. Böyle yaptığınızda haksızlık ve adaletsizlik pozisyonunda olursunuz.                                 
-Omuzlarınızı rahat pozisyonda tutun, öne ve yukarı doğru yaslanmayın. Makama karşı eğilmeyin insanlara karşı kibirlenmeyin.
-Uzun süreli koltuğa oturmayın. Gerektiğinde koltuğu bırakmayı bilin. Koltuğa yapışmayın. Oturaklı olun.

Doğru duruş şu şekilde olur:

Ayakta dururken;

-Başınızı dik tutup tam karşıya bakın(Mülk:22). Böylece yolunuzu, istikametinizi bilmiş olursunuz.
-Karnınızı içe çekin. Fazla obur ve açgözlü olmayın. Karnınız önde olursa hep başka şeylere tamah edersiniz.
-Göğsünüzü önde tutun. Karnınızın aksine göğsünüz, kalbiniz önde olsun. O zaman kalbinizin sesini duyarsınız.

Kaide, kural demektir. Ama aslında kaide, ayağı yere basan sütun manasındadır. Zira ayağı yere basmayan hiçbir kural, “kaide” vasfına sahip olamaz. Bu da kaidenin ideal ve reel durumunu ifade ediyor. Buna göre bir kural, bir ilke ne kadar ideal olursa olsun eğer ayağı yere basmıyorsa kaide vasfını kazanamaz.

Şeytan, “…onlara karşı senin yolunda tekaüd edeceğim-oturacağım”(Araf:16) dedi. Yani “ayağı yere basan gerekçelerle onları saptıracağım. Çok pratik yaklaşacağım. Doğru oturuş pozisyonunda olmalarına engel olacağım” demeye getirdi.

Baktığımızda kaide sorunu her noktada, her dönemeçte karşımıza çıkıyor. Bazıları reel politik adına makatları üzerine tamamen yere çakılıp kalırken Bazıları da tamamen ayakta dikiliyor. Ne oturmayı ne kalkmayı biliyor.

Burada unutulan önemli bir husus var: Ayaktakini itip yerinden etmek oturanı itmekten daha kolaydır. Yani sürekli ayakta olan savrulur sürekli yerde oturan makatı üzerine düşer, çakılıp kalır.

Oturmak ile ayağa kalkmak arasında çok ince ve kıymetli bir konum vardır: oturaklı olmak…

 “Ayaktayken otururken Allah’ı zikrederler”(Ali İmran:191) Kıyamda olmayı bilenin oturuşu mutlaka oturaklıdır. Oturacağı kurulacağı bir makamı vardır. Bu nedenle buradaki zikir aynı zamanda oturaklı zikirdir. Onun oturduğu bir kaide vardır. Namaz için de aynı şey geçerlidir. Önce kıyam sonra kaide ve de oturaklı son-uç. İşte doğru duruş doğru oturma pozisyonu…

Zülka’de, kameri aylardan birinin ismidir ve “kaide ve oturak sahibi olmak” demektir. Buna göre İnsan, Hak ile kaidesini bildi mi artık rahattır. Doğru ve tutarlı kaide sahibi olarak insanlara zamanın zülkade’sidir. Kaidesi insanlara standarttır. Kaide sahibi olmak sadece mekânda bir kaide sahibi olmakla sınırlı olmaz. Ayrıca zaman içinde Zülka’de-kaide sahibi olma sonucunu doğurur.

Bu çağda insanların çoğu bir makamda oturma derdindedir. Ama hiçbir makam gerçekte oturaklı değildir. Hak amaç olmadan her makam havadadır. Mesele doğru duruş doğru oturuş pozisyonunu yakalamaktır.

“Güçlü padişahın huzurunda doğruluk kaideleri üzerinde otururlar”(Kamer:55). Burada oturmak en yüce makamdır. Doğru duruş doğru oturuş işte budur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.