Gece Yolcuları!

Topallıyordu hayvan… En cılızlarıydı. Sırtındaki ağır yükle tepeleri aşmada zorlanıyordu.

Topallıyordu hayvan… En cılızlarıydı. Sırtındaki ağır yükle tepeleri aşmada zorlanıyordu.

Henüz on üçündeydi. İkinci katılışıydı gece yolculuğuna. Daha önce babasıyla katılmıştı. Bu sefer babası yoktu. Yakınları vardı. Amcası ve amca çocukları tecrübeliydi.

Elini katırın sırtındaki yüke götürdü. Dağların arkasındaki köyden yükünü başarıyla yüklediğine seviniyordu. Dağların korkunç yarıklardan ve ay ışığında parıldayan karlı tepelerden korkuyordu.

Yükünü satıp ayakkabı alacaktı. 8 yaşındaki kız kardeşi Fatıma’nın da ayakkabısı yoktu. Ona da alacaktı!

Bir ara arkalara düştü katırı. Yokuşu tırmanmada zorlanıyordu. Öndekilere kavuşmak için çabaladı. Ağır ağır ilerliyordu havyanı. Ay ışığı karanlığı yardığı halde gece yolculuğu korkutuyordu. Amcasını çağırdı. Yolculuğun tabii kanunlarından biriydi sessizlik. Hızlı adımlarla yaklaşan amcası ses tonunu düşürmesini istedi. Asker ya da PKK’lılar duyabilirdi. Böylece başları belaya girecekti. Yüzündeki korkuyu hisseden amcası okşadı başını, “Korkma” dedi.

Ay ışığının sokak lambası gibi etrafı aydınlattığı soğuk ve karlı gecede arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışıyordu. Paris ya da Londra’da masa başında parsellenen topraklarında sınır diye isimlendirilen çizginin aşıldığını bildirmek isteyen amcası “sınırı geçtik” dedi. Yol yarılanmıştı. Derin bir nefes aldı Ahmet. Ne de olsa köyünün toprağındaydı. Taşlarını tepelerini çok iyi bildiği Roboski’ydi burası. Korku bıçak gibi kesildi. Güven geldi yüreğine… Can geldi ayaklarına…

Boğazı aşıp küçük bir meydana ulaştı kervan. Bu esnada gökte şiddetli bir gürültü koptu. Kulak zarını parçalayan ses kalp atışlarını hızlandırdı. Gecenin bu saatinde beklenmeyen bir şeydi bu. Başlarına düşecekmiş gibi alçalan uçaklar kısa sürede uzaklaştı. Sesler iyice azaldı. Sessizliği ameliyat bıçağı gibi yaran korkunç sesin tonu zayıflamıştı. Amcasının yanına sokuldu. Başını okşayan amca, korkulacak bir şeyin olmadığını söyledi.

Diğerleri de korkuyordu. Tepelerindeki gürültü yüreklerini hoplatmıştı. Tam “Gittiler” derken daha fazla yakınlaştı uçak sesleri. Oldukları yere yıkıldı gece yolcuları! Uçaklara kilitlendi gözler. Niyetlerini bilmiyordu kimse. Tepelerine kadar alçaldılar. Ardından boşalttılar bombalarını… Ateş yağıyordu göklerden. Korkunç manzaraya anlam veremeyen Ahmet olduğu yere çöktü. Gürültünün şiddetinden parmaklarını kulaklarına yerleştirdi. Kafasını kaldırınca katırının yerde olduğunu gördü. Bu arada şiddetli bir şey değdi bedenine. Yaralıydı. Kanlar akıyordu vücudundan. Gözleri amcasını aradı ancak bulamadı. İnleme sesleri geliyordu ötelerden. Birkaç dakika içinde arılar daha da arttı.

-Amca amca! dedi. Ses yoktu. İnlemeler artıyordu. Doğrulmak istedi, yapamadı. Sürtünmeye çalıştı. Kolları ve ayakları tutmadı. Ne yapacağını bilmiyordu:

-Allah’ım! Yardım et! dedi.

Bir kez daha duyuldu ayak sesleri. Taşın arkasına saklanmak istedi. Gücü yetmedi. Tepeye dikilen uçaklar ateşlerini boşaltıp gittiler.

Son inlemeleri de ateşe verildi gece yolcularının. Ateşin bir parçası Ahmet’in üzerine düştü. Tutuşmaya başladı bedeni. Çırpındı, takati kalmamıştı. Son kerteye gelmişti. Kız kardeşi Fatıma geldi gözlerinin önüne.

Ne yükünü ulaştırabildi köye ne ayakkabı alabildi. Sahi Fatıma’nın da ayakkabısı yoktu. Abisini bekliyordu. Gece yolculuğu dağların arasında son bulmuştu. Ateşe verilmişti 35 can. Gece aydınlanmış, merhametli bir ana gibi dünyayı okşayan ay gece yolcularının vahşice öldürülmesine tanık olmuştu.

(Abdurrahman Yolcu/Hürseda Haber)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

Asgari ücret 28 bin 75 lira olarak belirlendi
Sanal kumar gençliği tehdit ediyor!
Lastik ustaları: Kış lastiği 7 derecenin altında zorunluluktur
"Yüzyılın Konut Projesi" başvuruları yarın başlıyor
1,8 milyon kişinin ehliyeti artık geçersiz!