Güzel Bir Meşguliyet İle Yaşayabilmek...

Muhammed Ali AKAY

Elbette bu korona günleri bir gün bitecek. Hatta bu yaşadığımız hayatta...Önemli olan, yaşarken في شغل فاكهون Yasin süresinin 5. sayfasının başındaki bu ayetin sırrınca güzel bir meşguliyet ile yaşayabilmektir. Allah’ım Sen’i razı edecek bir ömrü yaşayabilmek için bize yardımcı ol.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: İnsanlar şu iki nimet konusunda yanılmıştır. ‘Boş zaman ve sıhhat.’ Salgından dolayı yaklaşık bir yıldır boştayız. Yani eski yaşamımıza göre evde geçirdiğimiz, kendimizle baş başa olduğumuz, ailemizle beraber olduğumuz zaman çoğaldı. Zamanımızın büyük kısmını evde geçiriyoruz. Peki şu boşluk dönemini, vaktimizi değerlendirebiliyor muyuz? Yılbaşı gecesinde Allah selamet versin kendisini çok sevdiğimiz muhterem Sait Şahin Hocamız YouTube kanalında sohbet yaptı. Şu cümlesi çok dikkatimizi çekti: “Hayatı ciddiye almalıyız. Çünkü yaşadığımız bu hayat neticesinde ya cehenneme ya cennete gideceğiz.” Bu sohbeti izlemenizi isteriz.

Evet, hayatı ciddiye alabiliyor muyuz? Yaşadığımız her anın, aldığımız her nefesin hakkını verebiliyor muyuz?

Aslında birçoğumuz yaşadığımız hayatın, aldığımız nefesin hakkını vermek istiyoruz. Ama bunu nasıl yapacağımızı, nereden başlayacağımızı bilemiyoruz. Mesela birçoğumuz kitap okumak istiyoruz. Ama hangi kitabı günde ne kadar okuyacağımızı, kestiremiyoruz. Bir eksiklik var, iç âleminin sesini dinleyen herkes bunun farkındadır.

Peki sizce bu eksiklik nedir? Bizim kanaatimiz; insanlara yaşadığı hayatın kıymetini hatırlatacak, aldığımız nefesin hakkını vermemize vesile olacak, hayırlı işlere yönlendirecek Rabbani âlimler çok az. Peki, rabbani âlimlere nasıl ulaşabiliriz? Her insan Rabbani âlimleri nereden bulacak? Ve Rabbani âlimler dünyadaki bütün Müslümanlara nasıl ulaşabilecekler?

Aslında bu iş çok basit ve kolaydır. Dünyanın neresine giderseniz gidin, hamdolsun camilerimiz var. Bütün camilerde imam ve müezzinler var. Yalnız imam ve müezzinlerimiz rabbani alim misyonunu yüklenebiliyor mu? İşte problem burada! Bu derdin dermanı başta Diyanet İşleri Başkanlığımızdadır. Yani camii imamları, halkımızı; okumaya, irfana, Allah’a, vakti iyilik üzerine değerlendirmeye yönlendirmelidir.

Camii imamlarının ve müezzinlerinin toplumu doğru yola yönlendirme konusundaki kabiliyet ve yeteneklerini artırmak için ciddi anlamda hizmet içi eğitimlere ihtiyaç var. Bakın son dönemlerde Diyanet İşleri Başkanlığı gençleri camiye davet ediyor. Çok güzel bir çalışmadır ki birileri bundan ciddi anlamda rahatsız olmuş ve savcıları göreve çağırmış.

Elbette ki hak için hareket eden, gayret eden rahmani insanların karşısına insi ve cinni şeytanlardan kimseler çıkacaktır. Şeytanların vesveselerine aldırış etmeden hakkı ikame edebilmek için camii imamları ve Müezzinler desteklenmelidir. Peygamberimiz imamlara ve müezzinlere dua etmiş onların ilimlerinin artırılmasını yüce Allah’tan istemiştir. Hepimiz arkasında namaz kıldığımız mahalle imamlarımıza ve müezzinlerimize sahip çıkmalı, hayırlı işler yapabilmeleri için onları desteklemeliyiz.

Evet vaktimizi, hayırla değerlendirebilmek için cami eksenli bir kültür oluşturabilmeliyiz. Birçok şehrimizde halen şehir merkezleri, merkez camiilerinin etrafında oluşmuştur. Ticaretin en yoğun olduğu yerler merkez camilerinin çevreleridir. Birçok İslam ülkesinde şehir yapılanmaları hep böyledir.  Biraz gayretle camilerimizin hidayete vesile olma gücünü arttırabiliriz. Camilerimizin hidayete vesile olma gücü artarsa bizlerin de vakitleri hayır ve iyilikle geçmeye başlar. Can sıkıntımız gider, hayırlı ve güzel uğraşlar ile meşguliyetimiz artar. Yazımızın başındaki duamıza geri dönelim: Allah’ım Sen’i razı edecek bir ömrü yaşayabilmek için bize yardımcı ol.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.