Haydi, dut ye haydut!

Abdulhakim SONKAYA

Batı sistemi, kendisine karşı sesini yükselten kendi ekseninden çıkan çıkmaya çalışan devletler için “haydut devlet” deyimini kullanıyor.

Lafız olarak haydut, alışılmışın dışında farklı şeylere meyleden kimse demektir. Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldiğinde, "Ey insan! İşte bu senin öteden beri haydutluk ettiğin-kaçtığın şeydir." denir. (Kaf: 19). İnsan ölümden kaçar. Yani onun kontrolüne ve dairesine girmemeye çalışır. İnsan, ölüme karşı bir tür hayduttur.

Şimdi bunlar da Amerika'sı, Avrupa'sı, Çin'i, maçini vs. kendi alanlarına girmeyen onların ekseninden uzaklaşan devletlere “haydut devlet” diyorlar-mış.

Bir kere kendileri sadece dünyayı seviyor. Ölüme karşı en çok haydutluğu kendileri yapıyor. İnsanları silahlarıyla güçleriyle ölümle tehdit ediyorlar. Sonra da onlardan korkmayanlara, onlara normal bir güç muamelesi yapanlara “haydut ”diyorlar.

Onlar insanlara haydi dut ye ve sus derler. Haydi, dut ye ve sus. Yoksa haydut-sun. Seni dünyada haydut ilan ederiz. Burada siyaset çok basit, haydi dut al ya da haydut ol.

Çinlisi, Hintlisi, Taylandlısı, Meksikalısı, Rus'u kuklacısı şusu veya busu hepsi dut yemeye hazırdır. Sahi bülbül niçin dut yiyince susar. Bazıları der ki bülbül dutu kolayca yer fakat sonra midesine büyük gelir onu sindirinceye kadar nefes alamaz bu nedenle susar. Bazıları da der ki bülbül tam dutların olgunlaştığı mevsimde çiftleşir. Bu nedenle suspus olur. Sonuç aynıdır ve esasen siyaset bellidir. Bunlar kadın üzerinden sırf nikâhsız ilişki üzerinden dünyada bir tarz oluşturuyorlar. Ya da yandaşlarına, kuklalarına dut yediriyorlar. Ya öyle ya da böyle insanlar sonra dut yemiş bülbüle dönüyor. Koca adamlar, devletler, kelli felli şahıslar dut yemiş bülbüle dönüyor.

Hegemon güçlerin bugünkü siyaseti aslında çok basit ve itiraf etmek gerekir ki çok etkileyicidir. Haydi, dut ye. Nefesin kesilinceye kadar ye ve sus. Haydi dut ye “nefes kesen” büyüleyici ilişkilerle oyalan ve dut yemiş bülbüle dön. Yoksa haydut olursun. Mesele basit ya dut ya da haydut… O dut bülbülleriyle meşhur olan Hindistan'da belki bir kutu kola bir sandviçtir. Değer mi diyeceksiniz evet Hintlisi, Budist'i, Dalayı, malayı ve hatta alayı bunu yeterli görüyor. Örümcek ağları misali haberleşme sayesinde zaten dünya her mevsim dut mevsimidir. İsteyen istediği ilişki şeklini buluyor ve dut yemiş bülbüle dönüyor. Ama dünyanın dut yemeyenleri ya da az yiyenleri ya da yiyip de bundan mutlu olmayanları Müslümanlardır. Dut yemiş bülbüller olmuyorlar bir türlü. Çünkü nağmeleri var. Söz ve fikir güçleri var. Mirasları var en önemlisi Muazzam Kitapları, Sünnetleri var. Ya huysuzluk edip bir türlü dut yemiyorlar ya da yediklerinde hemen meselenin farkına varıyorlar. Bu nedenle şahıs, parti, akım, devlet seviyesine kadar haydut ilan ediliyorlar. Evet, bu gerçekten böyledir hakikaten doğrudur. Sahiden budur. Müslümanlar dut yemedikleri ya da buna alışamadıkları için onlara göre haydutturlar. Hâsılı “Haydi dut ye haydut!”  Bütün mesele budur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.