Hazcı gençlik ve uyuşturucu

Aynur SÜLÜN

Gençler adım adım tüm enerjisiyle beraber tükeniyor. Okullar artık uyuşturucuya kavuşmanın en kolay olduğu mekanlar haline geldi. Esrar satıcıları okul avlusunda çok rahat satış yapabiliyor. Uyuşturucu kullanma yaşı 8’e, alkol kullananların yaşı ise 11’ e kadar indi. İlköğretim öğrencileri arasında alkol kullananların oranı % 15.4  iken Ortaöğretimde en az bir kez alkol kullananların oranı %45-50. Boşanmaların %85’nin sebebi alkol olarak gösteriliyor. Çocuğunu okula gönderenler artık bir değil, birçok kayıp ve manevi tahribatlar yaşıyor.

İnsanımız bir yandan modern günah merkezleri haline gelen okulların, diğer yandan fahşa ve münkerin kaynağı haline gelen medyanın teşvikiyle ateş çukuruna doğru sürükleniyor. Her türlü ahlaksızlık, fuhşiyat, şiddet allanıp pullanarak önlerine birer lütufmuş gibi sunuldukça damalarına kadar kirletilen gençlerin ruhları yara alıyor.

İslam’a savaş ilan etmiş, köprü altlarında ölüp giden Batılı fikir adamlarının hayal ürünü saçmalıklarını eğitim diye sunan Sistem insanı fücurun kaynağı haline getiriyor. Çağdaşlık adıyla Batı’dan ödünç aldığı kör bir makasla fıtrattaki tüm güzellikleri yontuyor. Hazcı ve çıkarcı insan yetiştirme üzerine bina edildiği için ortaya yemeğe, eğlenceye, sevgiye, ilgiye lükse doymayan; estetik tatminsizlik yaşadığı için hep almak isteyen, vermekten hoşlanmayan tipler çıkıyor. Eğitim adı altında çocuklarımızın zamanı, ömrü, enerjisi modernizm putuna kurban ediliyor ve israfın en beteri olan insan israfı yaşanıyor.

İnsanın fıtratında devamlı bir tapınma, bağlanma; bağlandığından haz alma ihtiyacı vardır. Devamlı hazlarını tatmin etmeye özendirilen insan, ruhundaki bu ihtiyacı her hâlükârda gidermenin yollarını arar. Allah’a bağlanırsa yaptığı ibadetler onu doyuma ulaştırıp sakinleştirir. Tüm zincirlerden kurtarıp özgürleştirir ve insan olma şerefini muhafaza ettirir. Allah’la bağı olmayan da o boşluğu doldurana ve hazzını en üst seviyede yaşayacağı şeyi bulana kadar her alçağın kölesi haline gelir. Ruhunun neye aç olduğunu bilmediğinden kendinden aşağı olana tenezzül edip; iradesini onun önünde alçaltır, zincirlerini boynuna geçirir. Onsuz nefes alamayacağını düşünür. “Tamam buldum” dediği yerde yanıldığını ve tükendiğini anlayıp tekrar başa döner ve yanılgılar ruhunu yaralar. Şeytanın bile aklına gelmeyecek yollara başvurup hazzını vicdansızlığın, merhametsizliğin üzerine bina eder.

Uyuşturucu, kumar, içki ve hatta cinsi sapıklıklar hazları en üst seviyede yaşama arzusundan düşülen zindanlardır. Bu zindanların mahkumlarının insanca yaşaması, onurlu, vicdanlı ve merhametli kalması mümkün değildir.

İnsanın devamlı ilkel dürtülerinin peşinde koşması ve arzularını frenlememesi gerektiğini savunan Freud ve Varoluşçu Felsefenin fikir babaları “Haz peşinde koşmak yaratıcı faaliyetin en büyük kaynağıdır. İçindeki çocuğun söylediğini yap, onu sakın bastırma. İnsan koşulsuz özgürdür, bencil dürtüler hayatın anlamını oluşturur” gibi düşünceleriyle Batı insanını hazcılığa sevk etmiş ve toplumsal felaketlerin kaynağı olmuşlardır.

Toplumumuza Cumhuriyetten bu yana çağdaşlık adı altında bu Ortaçağ karanlığında yaşayan filozofların saçmalıkları dayatılıyor. Esfele sefilin bir hayat Modern Kültür adı altında dayatılarak İslam’la kazanılan tüm insani değerler alt üst ediliyor. Toplumumuz çağdaşlaşma atmacasıyla yeniden İslam öncesi Ortaçağ karanlığına doğru sürükleniyor. Modernizm bu haliyle rüzgar ekip fırtına biçiyor. Hayatlarını hazlarını tatmin etme yoluna adayan gençlik; hiçbir anını sıkıntıyla geçirmemeye, her an hoşnut edilmeye modlandığından cinnetini yaşıyor.

Bir süre önce sözde sanatçı Tarkan uyuşturucu sattığı için gözaltına alınmış ve şu savunmayı yapmıştı; “Bir takım sıkıntılarımdan kurtulmak amacıyla kokain kullanmaya başladım. Sıkıntılı halim beni bu maddeyi kullanmaya itti.”

İşte toplumun özendirildiği, süslü gösterilen zevkçi(!)hayat mutluluk vermiyor. Şöhretin zirvesinde olmak, nefsin tüm arzularını yerine getirmek, ekonomik zenginliğe sahip olmak, özgürlük adına her türlü melaneti yapmak insanın hazlarını tatmin etmiyor. Allah’sız bir hayatı yaşayan insanlar başlarına gelen hiçbir sıkıntıyı anlamlandıramıyor, sorunlarıyla baş edemediğinden çaresiz, aciz kalıyor. Sorunlarını unutmak, kurtulmak için de çok kolay bağımlılıkların pençesine düşebiliyor.

Hayata tek anlam katan ve yaşama lezzet veren Allah’tır. Allah’sız bir hayat israftır, teleftir, tahriptir.

Hazzın, çıkarın, şiddetin üzerine bina edilen; toplumu kendi geçmişine küstürüp Batı’nın değerlerine mahkum kılan Eğitim Sistemi kökten değiştirilmelidir. Fransa’dan getirtildiği için toplumun DNA’sıyla uyuşmayan sistemin bu ülkeye hiçbir hayrı olmamıştır. Pılıyla pırtısıyla atılıp; yerine kendi manevi, tarihi ve kültürel değerlerimizle şekillenecek projeler geliştirilmelidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.