İslâm'ı işlevsiz hale getiren yüzeysel yaklaşım

Hüseyin SUDAN

Müslümanlar tarih boyunca İslâm'ı anlama konusunda farklı yaklaşımlar sergilemiştir. Herkes sahip olduğu düşünce yapısı, kişisel karakteri ve içinde bulunduğu çevre ve kültürün etkisiyle İslâm'ı anlamaya ve yorumlamaya çalışmıştır. Ancak bu yaklaşımlar arasında İslâm'ı yüzeysel şekilde anlayan yaklaşımlar - bilerek veya bilmeden- ruhundan ve amacından uzak bir İslâm anlayışı ortaya koyarak geçmişten günümüze İslâm'a ve Müslümanlara büyük zararlar vermişlerdir. Müslümanlar olarak günümüzün en büyük sorunlarının başında bu yüzeysel yaklaşımlar gelmektedir. Müslümanların tarihine baktığımızda; Haricilerde yüzeysel yaklaşımın zararlarını net bir şekilde görebiliriz. Bu anlayışın sonucu olarak kendileri dışında herkesi tekfir etmiş ve birçok Müslümanı katletmişlerdir. İslâm fıkıh tarihine baktığımızda; yüzeysel yaklaşımın bir fayda sağlamadığını ve Müslümanlar tarafından kabul görmediğini müşahede etmekteyiz. Fıkıhta yüzeysel yaklaşımı temsil eden Zahiri mezhebi, Kur'ân ve Sünneti yüzeysel yorumlamalarından dolayı İslâm'ın ruhundan uzak fıkhi görüşler ortaya koymuş ve zamanın şartlarına göre gelişemediği için tarih sahnesinden silinmiştir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) dönemine baktığımızda İslâm'ın ruhunu anlamamış bazı insanların yüzeysel yaklaşımlarından dolayı bir insanın ölümüne sebep oluklarını görmekteyiz. Sahabeler bir seferdeyken içlerinden biri ihtilam olmuş ancak başından yaralı olduğu için gusül yerine teyemmüm almak istemiştir. Fakat yanındakiler gusül alması gerektiğini söyleyince yaralı haldeyken gusül almış ve hayatını kaybetmiştir. Peygamber Efendimiz bunu öğrenince hiddetlenerek şöyle demiştir: "Adamı öldürdüler! Allah onlara lanet etsin! Bilmedikleri halde neden sormadılar? Hâlbuki adamın teyemmüm alması yeterliydi."(Ebu Davûd/Hadis: 336) Peygamber Efendimizin (S.A.V) İslâm'ın amacından uzak yüzeysel anlaşılmasına karşı hiddetlenmesi aslında böyle bir anlayışın Müslümanlar için ne kadar tehlikeli ve zararlı olduğunu ortaya koymaktadır. Buna karşılık Peygamber Efendimiz (S.A.V) İslâm'ın ruhuna uygun yaklaşımları takdirle karşılamıştır; Sahabeden biri savaş sırasında soğuk bir gecede ihtilam olmuş, ancak gusül yerine teyemmüm alarak arkadaşlarına namaz kıldırmıştır. Peygamber Efendimiz (S.A.V) neden böyle yaptığını sorunca, sahabe şöyle demiştir: " Allah Teâla'nın "Kendinizi öldürmeyin, zira o size karşı merhametlidir" sözünü hatırladım.". Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (S.A.V) tebessüm ederek bir şey dememiştir.(Buhârî/Hadis 338)

Hz. Ömer İslam devletinin başına geçtiğinde İslâm'ın ruhuna uygun yeni adımlar atarak bütün Müslümanlara ve özelde yöneticilere yüzeysel yaklaşımdan uzak İslâm ruhuna uygun model bir İslâm anlayışı ortaya koymuştur. Örneğin; kendi döneminde fethedilen toprakları ordu fertleri arasında ganimet olarak bölüştürmeyip bunda bütün halkın hakkının olduğunu söyleyerek bu toprakları halkın yararına tahsis etmiştir. Ayrıca kıtlık döneminde toplumun durumunu göz önünde bulundurarak hırsızlık yapanlara el kesme cezasını geçici olarak askıya almıştır. Onun bu derin İslâm anlayışı, onu Peygamber Efendimiz'in (S.A.V) övgülerine mazhar kılmıştır: "Allah Teâla hakikati Ömer'in dilinde ve kalbinde göstermiştir." (Tirmizi/Hadis 3682)

Sonuç olarak İslâm'ın günümüzde toplum ve siyaset üzerinde daha etkili olabilmesi için Müslümanların yüzeysel anlayıştan kurtulmaları zorunludur. Zira bu yaklaşım İslâmî hükümlerin uygulanabilirliğini tartışmalı hale getirerek İslâm'a zarar veren ve İslâm düşmanlarının emellerine hizmet eden fikri bir hastalıktır. Bu yaklaşım bazen İslâm'ı harfi harfine uygulamak adına insanları güzel adetlerden, Allah'ı ve Peygamberini anmaktan alıkoymakta; bazen de yanlış anlamalarla günümüz şartlarına uymayan çözümler ortaya koyarak İslâm dinini toplum nezdinde işlevsiz hale getirmektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.