Kafiyesiz aşk olur mu?

Abdulhakim SONKAYA

Kur'an-ı Kerim'de Kaf suresi vardır. “Kaf, vel-Kur'an'ilmeciyd-Kaf, Şanlı şerefli ve doyurucu Kur'an'a ant olsun” (Kaf:1) buyrulur.

Kaf harfi: Kof, Üşümek, Kafiye, Kıyafet, İz süren, Kafa, Kafdağı manalarına gelir.

Kaf suresinin başındaki Kaf harfi bu anlamlarıyla insan ile Kur'an arasındaki ilişkiyi en veciz ve en muazzam şekilde açıklıyor. Bu nedenle Allah (cc) Kaf harfinden sonra şanlı ve doyurucu Kur'an'a yemin buyuruyor. Kur'an-ı Mecid, şanlı şerefli manasına geldiği gibi doyuran, doyurucu manasına da gelmektedir. Neden? Çünkü Kur'an'dan mahrum kimse koftur, açtır, tatminsizdir. Arapçada kof, içi boş kabaktır. Gerçekten böyledir. Kur'an'ın ruh ve nurundan mahrum olan kimse ne kadar bilgili ve kültürlü olduğunu söylerse söylesin o kof biridir. Açtır ve tatminsizdir.

Kaf harfi üşüyen kimse manasına da gelmektedir. Kof olan kimse doğal olarak üşür. Çünkü içinde Ruh yoktur. Sıcaklık yoktur. Bunun latif bir sıcaklık ve samimiyet bulacağı tek kaynak Kur'an'ı Kerim'dir.

Kaf, kâfiyedir. Kafiye şiirdeki uyaktır. Uyak şiire çok etkili bir mana ve musiki kazandırır. Kur'an-ı Kerim insanın kafiyesidir. Ölçüsü ve veznidir. İnsan Kur'an ile kafiyesini bulur. Ahengini ve ölçüsünü kazanır. Kur'an'la karşılıklı aşk yaşar.

Kaf, kıyafettir. Kıyafet, resmi üniforma veya günlük düzgün giysi demektir. İnsan Kur'an'la kıyafetini bulur. Maddi-manevi kıyafetini, takva elbisesini giyer. İnsan Kur'an olmadan kıyafetini bulamaz ve de bilemez. Hiçbir kıyafet ona uymaz ve yakışmaz. Kaf insanın kıyafetidir ki o da Kur'an'dır. Kadın olsun erkek olsun her insanın kıyafeti Kur'an'la güzeldir. Kur'an'la stilini ve tarzını bulur. Kur'an olmadan insan stilini ve tarzını bulamaz.

Kaf, iz süren ve insan tiplerini bilen adam manasındadır. Kur'an'ı Kerim insana iz sürmeyi öğretir. Hakikatin ve muradın izini insan ancak Kur'an'la bulur. Ancak Kur'an'la hedefine ve muradına doğru iz sürer. Geçmişini temizler, istikbalini tayin eder. “onları simalarından tanırsın” buyrulur. Gerçekten Kur'an'la insanların hali anlaşılır.

Kaf harfi insanın kafası manasındadır. Kafa insanın başı ve ensesidir. Kur'an olmadan insanda kafa olmaz. Olsa da şekilden ibaret olur. Her insan Kur'an'la kafa sahibi olur. Kur'an‘sız insan kaf(a)sız insan demektir.

Kaf harfi burada efsanevi Kaf dağıdır. Hadiste “Allah Teâlâ bu arzın arkasından onu kuşatan bir deniz, onun arkasında bir dağ yaratmıştır, ona Kaf denir. Dünya seması onun üzerine sarkmaktadır...”(Taberani) buyrulur. İşte Kur'an, dünyanın Kaf dağıdır. O varsa dünyanın dengesi ve kıymeti vardır. Demek ki Kur'an olmadan dünyanın kaf(a) dağı yerle bir olur. O zaman dünyanın gizemi ve efsunu biter, feleği şaşar.

Kur'an'ın sadece bir sırrı Kaf harfindedir. Bu kadarı bile Kaf dağına ulaşıyor. Buna rağmen cahiller Kur'an'ın ahkâmından başka hükümleri kendilerine layık buluyor. Tabi her cüret sahibi kendi hesabını verir. Günah işlemek başka, günahkârlık cüreti başka bir şeydir. Abdulkadir Turan Hoca'nın dediği gibi “günahın politikleşmesi” apayrı bir şeydir. Kur'an'ı Kerim günahkârların da kitabıdır. Kur'an onları da kapsar. Ama günahta cüreti ve günahın politikleşmesini affetmez. Mutlaka onların kafalarını sarsar.

Kur'an'ı hak etmeyenler Kur'an'la yönetilmez. Layık, belki de laik oldukları şekilde yönetilirler. Bu manada laiklik asla doğru bir yönetim tarzı değildir. Sadece Kur'an'dan uzak durmalarının bir sonucu ve cezası olarak insanların layık oldukları yönetimdir. Ne zaman insanlar Kur'an'ın hükümlerinin lezzetini, hikmetini ve coşkusunu anlar ve yaşarsa o zaman Kur'an'ın nuru ve ruhuyla yönetilirler.

Laiklik asla ideal ve normal bir yönetim değildir. Ama sonuç ve vakıa olarak bazı insanların layığıdır. Ne zaman kofluktan kurtulur, Kur'an'ı yaşamlarına kafiye yapar, kıyafetlerini Kur'an'la tafsil ederlerse o zaman laiklikle değil layık oldukları vecihle, dolayısıyla Kur'an'la yönetilirler.

Kur'an kendisini dayatmaz. Çünkü Kur'an karşılıksız aşkı değil karşılıklı aşkı ister. Kafiyeli aşkı ister. Onun için bekler. Ne zaman insanlar ona âşık olursa Kur'an'da o aşka karşılık verir. Laik olmak istemeyenler layığını bulmak istiyorlarsa çözümü Kuran ayetlerinde aramalıdırlar.

Laiklik birilerinin layık olduğu yönetim olabilir ama Müslüman bireyler olarak bizler onu hiç hayatımıza dâhil etmedik, etmeyeceğiz. Çünkü laiklik aşksız bir hayattır; aldatma ve taciz üzerine kuruludur. Toplum da genel olarak ne zaman topyekûn aldatma ve tacize karşı o zaman aşk toplumu oluşur.

Kafamız rahat. Zira biz kafiyeli aşkımızı bulduk. Gerisini koflar, Kaf(a)sızlar ve kafiyesizler düşünsün…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.