Kalk Özüne Dön ve Kendine Gel

Mahmut OLĞUN

Düşünce insanı derinleştirir ve düşünülerek getirilen, geliştirilen çözümler de insanları bir o kadar yüceltir, değerli kılar.

Gitmek istediğin yere, varmak istediğin hedefe emin, sağlam adım ve düşüncelerle yol almalısın.

Acaba elindeki kılavuz, pusula ve işaretler seni varacağın menzile götürmeye yetiyor mu? Bir ömür boyu geziyorsun, yiyip içip kalkıyorsun, dolaşıp dolanırken hayat ve yaşam dünyası yolculuğunda tökezlemene sebep olan şeyleri hiç sorguluyor musun?

Kendini, eşya ve hemcinslerin arasında dolaşıp dururken en fazla takılıp kaldığın durak hangisidir?

Güç ve ilham kaynakların var mı?

Eğer varsa! Sana gelen ilhamlarını hangi belleğine kaydediyorsun?

Sana gelen ilhamlar vahiyden mi besleniyor? Gücünü vahiyden mi yoksa farklı kaynaklardan mı alıyorsun?

Düşün!.. İyice düşün!..

Ki, seni yükseklere ulaştıran, iyi seçilmiş ilhamların ve sana güç veren kaynaklarındır.

Ama bil ki; her yukarı, yüksek değildir.

Yüksek; akılla, bilgiyle, gönülle ve vahiyle görülen yukarıdır.

Düşün ki!

“Köstebek ayaklarıyla çok iyi düşünmektedir. Fakat onun bütün düşünce dünyası ayaklar altındadır.”

Hiç düşündün mü?

Elinin dokunduğu şeye ne kadar tesir ettiğini!

İşte bunun için dokunmalısın. İnsana ve insanlık değerlerine, hayata ve güzel yaşama dair ne varsa dokunmalısın, hem de erdemli bir yaşamı kuşanarak.

Peki ya dilin!

Dokunduğu şeye tesir etmez mi?

Mazlumdan yana, zalime karşı kıpırdamaz mı hiç?

Peki ya bakışın!?

O gözlerin etkilemez mi dersin?

Bazen bir bakışın, izzetli bir duruşun bir zalimin bütün dünyasını değiştirebilir. Hayatını alt-üst edebilir.

Peki ya vicdanın nerde şu an? Merhametin nerde? Düşündün mü hiç?

Vicdan ve merhametin zulme uğramış mazlum, hasta, tutuklu ve kanserli kadınlar için de döndü mü hiç? Açlar ve yalın ayaklılar için de döndü mü hiç?

Düşün!..

Kelimelerle düşün.

Bazen bir sözün dünyayı harekete geçirir. Bunun için önemli olan, sözü oluşturan kelime ve harflerin, yüksek anlam içerikli doğru bir şifre gibi dizilmiş olmalarıdır.

Harflerle duvar da yazabilirsin,

Köprü de yazabilirsin!

Duvar ile her şeye set çekmiş olursun, köprü ile ulaşım ve iletişim kurmuş olursun.

Sözlerin köprü olmalı, duvar olmamalı!

Söz dediysek düşündüren kelimelerden bir araya gelmiş mucize sözler olmalı.

“Söz ola kese savaşı. Söz ola kestire başı” gibi. Ve söz ola devlet batıra, söz ola devlet kurtara.

Düşün!. İyice düşün!..

Sen, senin ilişkide bulunduğun bütün varlıklara seni egemen kılacak kelimeyi biliyor musun? Seni önder ve varis kılacak kelimeyi.

Onu bilmeli ve bulmalısın!

Düşün!..

Sen bazen küçülürsün zerre kadar.

Sen bazen büyürsün kürre kadar.

Ve sen:

Kendin için sınırlar koyan da,

Sınırları yıkıp aşan da yine sen,

Savaşları çıkaranda sen,

Huzur ve barışı tesis eden de sen,

Düşün ve dön!..

Önce kendine dön. Özüne, İnsanlığa medeniyet bahşeden özüne dön.

Kendin ile ilgili “iyi bir yanını” söyle.

İyilik üzere hareketlen sonra yanındakine dön. Onun da iyi bir yanını söyle.

Sonra dön önündekine ve arkandakine söyle.

Sağındakine de solundakine de söyle.

Sonra Mevlana gibi her daim dön, herkes için ‘iyi yan’lar ve ‘iyi yön’ler söyle. Her zaman ve mekanda iyi yanlar ve iyi yönler üretmeye çalış.

İnsanlık için,

Adalet için,

Mazlumlar için,

Sürekli ve her daim dönen pervane gibi sen de dön… Dün için, bugün için ve yarınlar için dön…

Allah adına, önce mazlum halkın için dön, sonra da tüm insanlık için dön.

Gecede dön. Ay gibi.

Gündüzde dön. Güneş gibi.

Her zaman akıl ve vahyin sınırları içerisinde dön.

Dön ve Düşün!..

Düşün ki; “Her şey sende gizli!

Düşün, ayağa kalk, özüne dön ve kendine gel.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.