Kaygıları olan çocuğu anlayın

Suat KOŞMAN

Kaygı; kişinin korku verici ya da tehdit edici bir duruma karşı vermiş olduğu ruhsal ve bedensel bir tepkidir. Korku ile karıştırılmamalıdır. Kaygı, daha genel bir durumdur, korkudan daha şiddetli ve daha uzun sürelidir. Korku, bilinçli olarak tanınan, kaynağı belli olan ve belirli bir tehlike karşısında ortaya çıkan heyecansal bir tepkidir. Kaygı ise kişi tarafından bilinmeyen, belli olmayan, tehlikelere karşı verilen heyecansal bir tepkidir. Örnek verirsek iri ve saldırgan köpek ile karşılaşmak insanı korkutur fakat köpek karşıma çıkabilir diye heyecansal belirtiler göstermemiz kaygıdır.

Yaşadığımız zaman diliminde iyi bir çocuk yetiştirmek hiç de kolay değildir. Ne kadar iyi bir ebeveyn olmaya çalışırsanız çalışın, yorgun düştüğünüz zamanlar olacaktır. Çocukların karşılaştığı çeşit çeşit zorluklar, onların endişe ve hatta yoğun kaygı yaşamasına sebep olabilir.

İnsan hayatının en hızlı gelişen yılları çocukluk yıllarıdır. Bu dönemde çocuk çevresini tanımaya ve çevresindeki ilişkileri kendince anlamlandırmaya çalışır. Bu gelişim süreci içinde çocuğun içinde bulunduğu çevresel koşullara göre kaygı düzeyi de şekillenir. Kaygı duygusu anne-babasının, öğretmenlerinin ve arkadaşlarının davranışlarına göre artar veya azalır.

Anne- babanın çocuk yetiştirmedeki tutum ve davranışları da çocuklardaki kaygı bozukluklarının ortaya çıkmasında ve daha önemlisi belirtilerin kötüleşmesi ve devam etmesinde önemlidir. Özellikle kaygılı bir ebeveyn tarafından yetiştirilmek, çocuklarda kaygı bozukluklarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kaygılı, endişeli, müdahaleci ve mükemmeliyetçi anne-babalar çocuklarda kaygının artmasına neden olurlar. Bazı ebeveynler çocuğun kendisinden uzaklaşmasına izin vermiyor, dış ortamı sürekli tehlikeli olarak ifade ediyor. Çocuğa verilen bu mesajlar bir süre sonra sosyal hayata karşı kaygı uyandırıyor ve çocuk içe kapanıyor.

Neler yapılabilir

*Çocuğunuzu büyütürken onu kaygılı düşünceler, tutum ve davranışlarla değil, sevgi ve güven duygusu içinde yetiştirmeye çalışın. Kaygıyı artıracak anne-baba tutumları yerine hoş görülü ve tutarlı tutumlar sergilenmelidir. Unutmayın ki kaygı anne-babanın gözünden çocuğun vücuduna yapışan bir duygudur sevgiden daha bulaşıcıdır.

* Çocuğa hiçbir zaman kaygı ve korkularından dolayı kızılmamalı, çocuk dışlanmamalı, cezalandırılmamalı ya da çocukla dalga geçilmemelidir. Bu kaygı ve korkuların çocuğun elinde olmadan yaşadığı durumlar olduğu bilinmelidir. Çocuklar sıklıkla kaygı ve korkularını dile getirmek konusunda gönülsüz davranırlar. Çocuğun kaygıları anlayışla karşılanmalı, bu tür kaygıları olan tek çocuğun o olmadığı, diğer çocukların da bu tür kaygıları olabildiği söylenerek çocuk ve aile rahatlatılmalıdır.

*Çocuğunuzu gözlemleyin. Ondan yapamayacağı şeyler beklemeyin. Bu durum onun kaygısını arttırır. Yapamadığı durumlarda çocuğunuza destek olun, bir daha denemesi için onu teşvik edin. Başarılı olduğunda onu övün(övgü davranışa yönelik olmalı, kişiliğe değil).

*Çocuğunuzun hayatındaki bazı değişiklikler (kardeşinin doğumu, taşınma, okula başlama gibi) onu kaygılandırabilir. Böyle durumlarla karşılaştığında çocuğunuzu önceden yeni duruma hazırlayın.

Vesselam…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.