Kimi Yetkililer ve Etrafındaki Keskin Nişancılar

Mirali YILDIRIM

Şehit kanıyla yoğrulmuş ülkemizin duaya, yetkililerin tövbe-i nasuha, etkili/yetkililerin silkinip yeniden uyanmaya ayrıca dua ve tövbeye şiddetle, aciliyetle ihtiyaçları vardır.

Çünkü henüz yapacak çok işimiz ve zamanımız da var. Ümmet coğrafyasına ve memleketimize yazık olmadan zinhar tövbe… Zira Rabbimizin verdiği/vereceği mühlet sınırsız değildir.

Çünkü, bizler, Sultan-ı Kainat'ın vazgeçilmezi değiliz! O, müstağnidir.

Çünkü O, ferman ediyor:  “Eğer haktan yüz çevirirseniz, …Rabbim, yerinize başka bir topluluk getirir. Siz, onlara hiçbir şekilde zarar veremezsiniz. Muhakkak ki Rabbim her şeyi denetlemektedir.” (Hud 57). Benzer ayetler çoktur.

Bu; kavim ve ümmetlerin “duraklama, gerileme ve dağılıp  helak olma..” süreçleridir.

Rabbimiz; süreci duraklatarak mühlet verir; gerileterek şefkat tokadını vurur; tokattan da ders almayanca helak eder; yerine yeni bir Kavim/ümmet getirir. Bu tür vakaları görüyor da ibret alamıyoruz.

“İçinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir günün azabından sakının ve bilin ki Allah'ın azabı çetindir.” (Enfal 25).

Ümmetin, hatta insanlığın yaşadığı dram budur. Daha çok Müslümanlara dokunan azap da budur. Masumlar milyonlarca ölüyor; naaşları sahile vuruyor.

Ölen; insanlık onurudur, vicdanlardır, Âdem'den beri biriktirdiğimiz tüm değerlerimizdir.

Rıza-yı Barî'yi arayan bir dostum anlatıyor:

Çalıştığı belli hiçbir işi olmayan bir hemşerim var, uzaklarda. Nadiren görüşürüz, kerhen kıymet de veririm. *Belediye seçimleri için ilimize gelmiş. *Seçilmiş ve seçilecek adayların vitrinlerinin en önünde boy gösteriyor, dertleri(!?) soruyor, derman(!?) sunuyor. İlginç yer ve zamanlarda ta Ankaralara kadar zirvelerdekilerle de telefonda görüşür.

*Hep ayaküstü kalmış; iktidarlar değiştikçe o her iktidarla muktedir olabilmiş; keskin nişancılardan.

*Beni özlemiş… Israrla buluşmaya çağırdı. Nezaketen vardım. *İki de turfanda arkadaşı yanında. Kimini, kimliğini kestiremediğim fırsat avcıları. *Keskin nişancının avından kalan artıkları bekleyen pusudaki avcılardan. Görüşüyor, ayrılıyor… Görüştüklerini övgülere boğuyor, ayrıldıklarına küfrediyor.

Sonradan anlayacağım anlamsız bir kuşatmadayım. Bini özlemiş. *İki adımlık çarşı buluşması için söylediği; “…varsa arabayla gel…”  sözünün anlamını, gittiğimiz sosyetenin sahil aşhanelerinde anladım.

*Rahmetli ağabeyimden, babamdan anılarla(!) ortamımızı ısındırdı...

Önemsendiğim dindar, muteber çevreleri gezdik. Beni övüyor, sevgi ve saygısını, hep özlediğini vurgularken; şeref, vefa, dostluğa değiniyor. Acemi ama cesurca dini kavramları kullanırken yüzü de kızarmıyor.

Hayale inandırıyor, yalanı yutturuyor; güldürerek haramı sıradanlaştırıyor.

*Bazen, bilerek bilmeyerek ben de kapılıyorum. İman ile küfür; izzetle zillet arasında dolaşıyor, dolaştırıyor. “İşim var” diyecem; fırsat vermiyor.

*Belediyede “arsa, ruhsatlar, borçlar/alacaklar…” birimlerindeyiz…

Bana itibar eden amir ve memurlara beni taltifle anlatıyor; ümmet ve insanlık dramlarına dokunarak; iş ve işlemlerini geçiştiriyor. Çay bahane. Telefonla ulaştığı kişilerden “rakamlar alıyor, rakamlar aktarıyor; para, pafta… adres ve numaralarını sevk ve idare ediyor.

Mühim birinin onayına, yıllanmış mühim bir evrak sunuluyor. “…tamam, müdür bizzat kendisi ilgilenecek… deyin” diyip sümen altına alıyor...

Keskin nişancı avcının yanındaki pusudaki avcılar da kendi ticaretlerini izah ve icra fırsatlarını kaçırmıyorlar. Konuştukları işlerin çoğu, başkalarına ait ama “otlak, mera ve çayır” cinsinden…

Her devrin sarsıntılarında ayaküstü düşenlerini, bunların av tarzlarını gördüm; şaşırdım, ürktüm…  Her mevsim, her vücuda sinip zehirleyecek virüsler…

Araca yöneldiğimizde beş kişiyiydik.

Keskin nişancının son tangoları: “Sayın Cumhurbaşkanı; …Öcalan'a değindi. Yasin Börü, Metin Yüksellerin şahadetleri, Zahit Kotku'nun anılarının özetleriyle…” haziruna kemend attı..

O dostuma; “sağdan yanaşan şeytanların kuşatmasında olduğumuzu…” tembihledim.

En muttakinin ihlâsını sarsacak; Allah'ın rahmetini engelleyecek altı cihetten yanaşabilen şeytanlardan  Rabbime sığındım. …minşerrilveswasilxennas..

Maduro neden bizim

Sosyal medyada, basında; Maduro hatta rehberi Hugo Chavez'in hilelerini anlatan yayınlar şaşırttı, endişelendirdi. Hepsi ABD, israil ve paralellerine ait komplolar; şantaj ve montajlardı.

Asıl endişelendiğim; emperyalist şer cephesinin ne kadar örgütlü ve “en uzak, en basit fırsatları” bile acımasız değerlendirdiğiydi.

Maduro başarmalı, başaracak!

O; Irak'ta Kerbela yaşatan, Suriye'de Esed'e devam diyen, Mısır'da Mursi'ye, Erdoğan'a “gitsin” diyen, zenginliklerimizi talan eden vahyin düşmanı küresel küfür ve zulmün kuşatmasında.

O; Filistin davasının ağıtını yakan, Yahudi'yi lanetleyen, işbirlikçi liderleri kınayan bir insanlık kalesidir; zinhar düşmemeli; varolsun! Vesselam!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.