Kimin Treni Raya Giriyor?

Akdoğan'a göre her şey yolundaydı çünkü “İmralı'daki malum kişi” her şeyin yoluna girmesini buyurmuştu.

Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Haber Yorum

6-8 Ekim olaylarında yaşananlar için HDP yöneticileri “Bu bir öfke patlamasıydı” şeklinde yorumlar yaptılar.

Vahşetin, yağmanın, hırsızlığın, yakıp yıkmanın zirve yaptığı olaylara, bu işin azmettiricilerinin, kışkırtıcılarının başka bir izah getirmesi beklenemezdi.

Demirtaş'ın işlediği cürmün etkisiyle boncuk boncuk terlemesi, H. Dicle'nin başkalarını suçlayarak özür dilemesi, A. Tan'ın yaptığı küçük özeleştiriden kısa sürede çark etmesi akılda kalan şeylerdendi.

Hükümetin en üst perdeden eleştirilerde bulunması, tehditler savurması, “bedelini ödeyecekler” şeklindeki açıklamalar da kısa sürede “Her şey yolunda gidiyor” şekline dönüştü.

Müzakere kapısı açık tutulmuş, yerinde müdahalelerle “trenin raydan çıkması” önlenmişti.

Aslında değişen pek bir şey de yoktu.

Molotoflu psikopatlar etrafa saldırmaya devam ediyor, infazlar yaşanıyor, askeri araçlara mayınlı saldırılar düzenleniyordu.

Ama Akdoğan'a göre her şey yolundaydı çünkü “İmralı'daki malum kişi” her şeyin yoluna girmesini buyurmuştu.

HDP heyeti “söz dinleyen çocuk” gibi artık mızıkçılık yapmayacağını, uluorta konuşmayacağını, iyi yolda olduklarını söyledi.

İmralı'nın mesajını aynı ekip götürdü Kandil'e.

Ama Kandil, İmralı'nın mesajını hiç de HDP gibi anlamıyordu.

Ya da “birileri” ona öyle anlamaması gerektiğini söylüyordu.

İki açıklama geldi Kandil'den.

KCK yürütme konseyi başkanı Cemil Bayık, hükümeti açıkça tehdit etti.

Bayık, “Müzakerelere oturulmazsa ya darbe gelişir ya da iç savaş” dedi.

Bayık aslında hem darbede hem de iç savaşta asıl aktörün kendileri olacağını ima etmeye çalışıyor.

Hâlihazırda ülkede iç savaş gücü PKK, darbeci güç olarak “Paralel yapı”dan söz ediliyor ve bu iki yapının görüşmelerde bulunduğu da iddia ediliyor. 6-8 Ekim vahşetinde bu iki gücün bazı alanlarda ittifak yaptığı da görüntülerle ortaya konabiliyor.

Kandil'in eski başkanı Karayılan'ın açıklamaları ise daha sert…

“AKP, 2015 seçimlerinin sakin geçmesini ve seçimlerden sonra tutumunu açıklamak istiyor. AKP, 2011'de yaptığını tekrarlamak istiyor. Buna fırsat vermeyeceğiz. Adım atılmazsa seçimlerden önce savaşa başlayacağız. Oslo Görüşmeleri'nde Başkan Apo bir protokol hazırladı ve bunu hükümete sunduk. Hükümet seçimlerden sonra buna cevap vereceğini söyledi. Ancak seçimlerden sonra saldırıya başladı. Aynı günlerde İran da Kandil'e saldırdı. Böyle bir oyuna fırsat vermeyeceğiz. Erdoğan ve AKP'liler şunu iyi bilmeliler ki; böyle bir riske fırsat vermeyiz. Eğer samimilerse adım atmalılar. Eğer AKP bu yaklaşımı ertelerse bu savaş anlamına gelir. Seçimden sonra bize karşı savaşacağı anlamına gelir. Yeniden bizi tasfiye etmek ve savaşla sorunu çözmek istiyorlar.”

Sahne karışık ve hava puslu.

Akdoğan ve HDP'ye baktığında çözüme çok yaklaşıldığını düşünebilirsin; ama Kandil'i dinlediğinde savaş tamtamlarının sesini duyarsın.

Ve bu sahneye bakan vatandaşın da “Trenin rayına girdiğine” inanmasını bekliyor birileri.

Aslında gerçek tüm çıplaklığıyla ortada.

PKK silah bırakmayacak!

Bu iki kere iki nasıl dört ediyorsa o kadar açık.

PKK'nin hesabı şu:

Silahlı güçlerinin bir kısmını Güney'e (Başûr), bir kısmını Batıya (Rojava) gönderecek. Kalan kısmını da “Demokratik özerklik” yönetiminin oluşturulduğu şehirlerde resmi polis ya da “silahlı zabıta” yapacak.

PKK'ye göre “Trenin raya girmesi” budur.

Akdoğan'a göre “Trenin raya girmesi”nin ne olduğunu ise kamuoyu bilmiyor.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.