KİŞİYİ KURTARAN İYİ AMELLERİDİR

Zeynel Abidin GÜLSEVER

BİSMİLLAH

İnsana en çok yarayan şey iyi işleri, yani hayırlı amelleri onu iki dünyada da kurtaran tek sermayesidir.

Buna örneklik teşkil eden Resulullah’ın (s.a.v.) anlattığı şu hikâyedir:

“Sizden önce yaşayanlardan üç kişi bir yolculuğa çıktılar. Akşam olunca, yatıp uyumak üzere bir mağaraya girdiler. Fakat dağdan kopan bir kaya mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine birbirlerine:

- Yaptığınız iyilikleri anlatarak Allah’a dua etmekten başka sizi bu kayadan hiçbir şey kurtaramaz, dediler.

İçlerinden biri söze başlayarak:

- Allah’ım! Benim çok yaşlı bir annemle babam vardı.

Onlar yemeklerini yemeden çoluk çocuğuma ve hizmetçilerime bir şey yedirip içirmezdim.

Bir gün hayvanlara yem bulmak üzere evden ayrıldım. Onlar uyumadan önce de dönemedim.

Eve gelir gelmez hayvanları sağıp sütlerini annemle babama götürdüğümde, baktım ki ikisi de uyumuş.

Onları uyandırmak istemediğim gibi, onlardan önce ev halkının ve hizmetkârların bir şey yiyip içmesini de uygun görmedim.

Süt kabı elimde bütün gece şafak atana kadar başlarında uyanmalarını bekledim. Çocuklar etrafımda açlıktan sızlanıp duruyorlardı. Nihayet uyanıp sütlerini içtiler.

Rabbim! Şayet ben bunu senin rızânı kazanmak için yapmışsam, şu kaya sıkıntısını başımızdan al! diye yalvardı.

Kaya biraz aralandı; fakat çıkılacak gibi değildi.

Bir diğeri söze başladı:

- Allah’ım! Amcamın bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ona sahip olmak istedim. Fakat o arzu etmedi.

Bir yıl kıtlık olmuştu. Amcamın kızı çıkıp geldi. Kendisini bana teslim etmek şartıyla ona yüz yirmi altın verdim. Kabul etti. Ona sahip olacağım zaman bana dedi ki:

Allah’tan kork! Dinin uygun görmediği bir yolla beni elde etme!

En çok sevip arzu ettiğim o olduğu halde kendisinden uzaklaştım. Verdiğim altınları da geri almadım.

Allah’ım! Eğer ben bu işi senin rızânı kazanmak için yapmışsam, başımızdaki sıkıntıyı uzaklaştır, diye yalvardı.

Kaya biraz daha açıldı; fakat yine çıkılacak gibi değildi.

Üçüncü adam da:

- Allah’ım! Vaktiyle ben birçok işçi tuttum. Parasını almadan giden biri dışında hepsinin ücretini verdim.

Ücretini almadan giden adamın parasını çalıştırdım.

Bu paradan büyük bir servet türedi.

Bir gün bu adam çıkageldi.

Bana:

- Ey Allah kulu! Ücretimi ver, dedi.

Ben de ona:

- Şu gördüğün develer, sığırlar, koyunlar ve köleler senin ücretinden türedi, dedim.

Adamcağız:

- Ey Allah kulu! Benimle alay etme, deyince, seninle alay etmiyorum, diye cevap verdim.

Bunun üzerine o, geride bir tek şey bırakmadan hepsini önüne katıp götürdü.

Rabbim! Eğer bu işi sırf senin rızânı kazanmak için yapmışsam, içinde bulunduğumuz sıkıntıdan bizi kurtar, diye yalvardı.

Mağaranın ağzını tıkayan kaya iyice açıldı; onlar da çıkıp gittiler. (Buhârî, Büyû` 98, İcâre 12, Hars ve’l-müzârea 13, Enbiyâ’ 53, Edeb 5; Müslim, Zikir 100)

Kıssadan da anlaşıldığı üzere insanoğlu için yaptığı iyi işler hem onu koruyor. Hem de tehlikelere karşı duasına destek olup Allah’ın yardımını celp ediyor.

Bize düşen iyi amellerimizi-işlerimizi çoğaltmak ve bu yaptıklarımızı sadece Allah rızası için yapmaktır. Yok, yaptıklarımızı dünya şöhreti ve başa kalkmak için yaparsak o yapılanlar bu sınıfa girmediği gibi bilakis onlar için ceza bile görebiliriz.

Mümin kulun yaptığı her işi iyi işlerden ve hayırlı ameller sınıfında olmalıdır.

Vesselam

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.