Kulaktan kalbe ulaşan ses

Selahaddin YILDIRIM

Camilerdeki ses sisteminin çok önemli olduğunu bir kez daha vurgulayarak yazımıza başlayalım. Çünkü ses, sözün somutlaşmış bedeni gibidir. Söz, hoş bir sesle birleşince dışarıdan içeriye girebilme şansını da elde eder. Bir de kelimeler şiir tarzında bir nizam ve ahenge göre dizildiklerinde ruha daha çabuk nüfuz eder ve kabule mazhar olurlar. Ahenkli dizeler,   güzel bir ses ile musikiye dökülünce, insan ruhunda inanılmaz etkiler oluşur. Sanki kelimeler ham malzemeler; şiir ve hoş sesle beraber icra edilen musiki de âb-ı hayat gibi ruha ve duygulara sunulan ziyafettir.

Güzel bir sesin sadece insanlar üzerinde değil, hayvanlar üzerinde de olumlu etkiler bıraktığı bilinen bir gerçektir. İmam-ı Gazali meşhur eseri İhya'da bundan uzun uzadıya bahseder. Çöl yolunda develeri yorulan bedevinin bir yalelli çekerek aç, susuz ve bitkin haldeki develeri coşturduğundan söz eder.

Peki, hoş bir ses ve kelimenin tabiat üzerinde de olumlu etki yaptığını duydunuz mu? İnanılmaz gibi ama gerçek. Evet, ses cansızlar dünyası üzerinde de olumlu ve olumsuz etkiler yapabiliyor. Olay kısaca şöyle: Japon bilim adamları yaptıkları deneylerde su moleküllerinin hoş seslerden olumlu, kötü ses ve sözlerden de olumsuz etkilendiğini ortaya koymuşlar. Sevgi ve güzel sözler bir su molekülünü etkileyebiliyorsa eğer, vücudunun  % 90'ı sudan oluşan insanı ne şekilde etkiler siz düşünün.

Japon bilim adamlarının yaptıkları bu deneylerde çekilen su moleküllerinin resimlerine bakınca, gerçekten şaşırdım ve Resulullah(as) Efendimiz'in cansız bazı nesnelerle konuştuğu ve bunlardan cevaplar aldığı  yönündeki rivayetleri hatırladım. Resulullah'ın, içten derin sesi, bir cansızı da etkileyebilmiş. Zaten okuduğu Kur'an'ı, dinleyen cinlerin bu sese kulak verdikleri ve gelip Müslüman oldukları ilgili surede anlatılır.

Kur'an'ın anlamı gibi kıraati de etkileyicidir. Kur'an'ın bu özelliği onun î'caz yönlerinden biridir.  Kureyş müşrikleri bu mucizevî etkiyi kırmak için çareler düşünmüşlerdi. ‘ İnkar edenler: ‘Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki bastırırsınız' dediler.(Fussilet:26)

 Hoş bir ezan ve Kur'an kıraati dün olduğu gibi bugün de insanlar üzerinde etkisini gösteriyor. Batı devletlerindeki bazı hastanelerde güzel Kur'an okuyucularının kıraatiyle kimi ruh hastalarının tedavi edildiği biliniyor.  Yine  anlamını bilmediği halde okunan Kur'an'dan etkilenen insanlar çoktur.   Şahsen okuyucunun güzel sesinden etkilenerek ağlamış çok insan gördüm. Hasılı ses ve sözün büyüleyici bir etkisi vardır. Bazen olumlu bir sözcük kişinin hayatını değiştirirken, bazen de olumsuz bir sözcük birinin hayatını karartabiliyor. Yüce Allah, Taha suresinde Musa Peygambere hitaben şöyle der: “Firavun'a gidin. Çünkü o azmıştır. Ona yumuşak  söz söyleyin, belki öğüt alır,yahut korkar.”(Taha:43-44)

Müslümanların öteden beri müzik ile hastaları tedavi ettiği bilinen tarihi bir gerçektir. Ortaçağ Avrupa'sında, içine şeytan ve şerirler girmiş diyerek ruh hastaları ateşte yakılırken, Müslümanlar bu tür hastaları başarılı bir şekilde tedavi edecek usuller ortaya koymuşlardır.

Sesin kendisinden daha çok etkili olan ise, sesin kaynağıdır. Sesin kaynağının rolü çok daha etkili ve önemlidir. Sesin kulaktan kalbe iletişimini sağlayan yegâne unsur da budur zaten. Bazen çok güzel bir ses duyarsınız ve o ses sizi adeta büyüler. Ne var ki, sizi büyüleyen bu sesin sahibini görüp tanıyınca hayal kırıklığı yaşarsınız. Keşke bunu görmeden, tanımadan hep sesini dinleseydim diye hayıflanırsınız. Maalesef birçok sanatçı ve mevlithanın durumu böyledir. Bazı güzel sesli mevlithanların dindarlıkla da alakalarının olmadığı, bu işi bir geçim kaynağı olarak gördükleri malumdur.  

Evet, sesin sahibindeki güzel ahlâk ve karakter, o sesin kulaktan kalbe ulaşmasını sağlayan en büyük etkendir. İnsanlar güzel sesten etkilenirler; ama ondan daha çok o sesin sahibinin güzel ahlâkı ve karakterinden etkilenirler. Din bilginleri içinde de, sanat ve müzik dünyasında bu tipler için çok örnekler vardır.

Belki sizinde başınızdan benzeri geçen bir anımı bu münasebetle sizinle paylaşayım: Altı- yedi yaşlarında bir çocuktum. Bir sabah diş ağrısıyla uyandım. Annem, ‘ köy hocasına git; okursa geçer' dedi. Ben de hemen hocanın evinin yolunu tuttum. Kapıyı açar açmaz hoca ile yüz yüze geldim. Hemen o anda dişimin bütün ağrısı geçti. Hocamız, ahlâkı ve duruşu ile köydeki diğer insanlardan farklıydı. Sevilen ve saygı duyulan biriydi. Çocukları sever, onlara cebinde hep bulundurduğu ceviz ve bademlerden ikram ederdi. Onun bu samimi ve ahlâklı yaşantısı bütün köylüler üzerinde etkiliydi. Söyledikleri güzel sözler hâlâ hatırlanır ve söylenir.

Rabbim bu ümmete ilmiyle amil, sözleri kalbe ulaşan ve ümmetin maddi ve manevi acılarını dindiren hocalar nasip etsin. İlmini ve sesini dünyalık için satan hoca kılıklı kişilerin şerrinden de muhafaza eylesin.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.