Kürt soluna kuyruk olan bir muhafazakâr demokrat partiden ne beklenilebi

Aynur SÜLÜN

Bir partinin eğitim ve yargı üzerindeki uygulamaları onun içeriye dönük politikalarının net ekranıdır. Onun için iktidarların bugüne nasıl baktıkları yargı uygulamalarından; kendi toplumları için nasıl bir gelecek tasarladıkları da eğitim politikalarından anlaşılır.

İslami siyaset bir kimlik ve ilke siyasetiyken; AK Parti’nin kimlik olarak kabul ettiği Muhafazakâr demokrasi “orta sağın” kimliksiz siyasetidir.

Muhafazakâr demokrat partilerin yargıya dair düzenlemeleri dünyanın her yerinde ihaleci şirket yöneticilerinin ve uluslararası desteği olanların cezalardan kurtulması üzerine bina edilir.

Eğitim konusundaki düzenlemeleri ise elit tabakanın talepleri doğrultusunda şekillenir. Onun için AK Parti’nin eğitim politikası bu toplumun manevi değerlerini inşa etmekten, yani dindar nesil yetiştirmekten çok uzak olup; bir kazan zehrin içine iki kaşık bal damlatmak(başörtü serbestliği, seçmeli Kur’an ve Siyer Dersi gibi)tan ibarettir.

Ülkemizdeki muhafazakâr demokrat parti AK Parti iken;

ABD’de George Bush’un Cumhuriyetçi partisi, İngiltere’de geçenlerde ölen Margret Thetchear’ın partisi, Fransa’da eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın ve Sarkozy’nin partileridir. Almanya’da da şu anki Başbakanın partisi, Hıristiyan Demokrat Partisi’dir. Hepsi orta sağın dünyadaki önderleridir.

Muhafazakâr demokrat partilerin ortak özellikleri eğitimde, yargıda ve seçilme hakkında güçlüden, varlıklıdan yana olmaları ve olanların taleplerini öncelemeleridir.

İnsanın değerini ödediği vergiyle ölçerler. Muhafazakâr yanları onları geleneğe bağlarken, demokrat yanları kamuoyu gücüne sahip kesimi muhatap almalarını sağlar. HÜDA PAR gibi devlet idaresiyle ilgili talepleri olan fakat kamuoyu gücü olmayan yapıları ciddiye almazlar, onlara yönelik hak ihlallerini görmezler. Büyük yapılara yaranmak için bu hak ihlallerini araç olarak bile kullanırlar.

Bazı mazlumları sahiplenmeleri onların siyasi rant elde etmelerine yarıyorsa uluslararası güçleri ürkütmeden, yalnızca söylemleriyle sahiplenirler. Siyasi yapılarını muhafaza etmek onlar açısından dindar bir insanın hakkını muhafaza etmekten daha önemlidir.

Yalnız dünyanın hiçbir yerinde muhafazakâr demokratlar sola kuyruk olmazken; AK Parti, Kürt solunun birçok söylemine sahip çıkıyor; kendi medyasıyla bile örgütle halk arasında köprü vazifesi görüp; HDPKK’nın halk üzerindeki hedeflerine alet oluyor, oylarının artmasına bizzat aracı oluyor.

AK Parti, ulusal solun sahiplendiği yüzü maskeli, eli sapanlı Berkin Elvan’a tüm bakanlıklarıyla beraber taziyelerini dile getirirken; İslami çalışmalarından dolayı vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarını görmezden geldi. Başbakan bir hafta sonra medyanın onca baskısından sonra açıklamada bulundu. “Dindar Kürt Gençliğini” kendi iktidarlıklarında HDPKK’nın insafına terk etmeleri AKP’nin dünyanın diğer yerlerindeki muhafazakar demokratlardan çok daha ilkesiz ve kimliksiz olduğunun da bir ispatıdır. Onlar için de İnsan hakları ve özgürlükleri yalnızca siyasi çıkar ve oy artırma aracı olarak devreye giriyor.

Siyasi bir yapının kendisi için belirlediği kimlik bir çerçevedir, şablondur. Üstelik eninde sonunda içine gireceği bir çerçevedir. Siyasi yapı ya uygulamalarıyla kimliğini bulur ya da kimliğine uygun uygulamalara girer.

Muhafazakâr demokrat olduğunu söyleyen AK Parti belki en başta baskı sürecinden kurtulana kadar bu kimliği taşımayı uygun görmüş olabilir. Fakat taşıdığı kimlik uluslararası güçlere verilmiş bir taahhüt ve onlar tarafından belirlenen ölçüdür. AK Parti’nin uygulamalarına bakıldığında aslında bu kimliği “İslam’a hizmet etmeye” götüren bir araç olarak değil de; artık bir misyon olarak sahiplendiğini görmemek için kör olmak gerekir.

AK Parti de dış güvenlikte NATO’daki müttefiklerinin güvenliğini ve çıkarlarını insan haklarından üstte tutup ticari ve idari kararlarında laik; kültürel alanda ise, dini toplumları birleştiren bir unsur olarak görüyor. 

İlkesiz bir yapı olduğu için “dün dündür, bugün bugündür” anlayışıyla “olması gerektiği” gibi davranıyor. Günün ve dünyanın gerçeklerine uyma anlamında en modern ve aslında en laik parti olduğunu her fırsatta ispatlamaya çalışan AK Parti, özde milliyetçi; kapitalist düzene kendisini kaptırdığı için de liberal bir parti olarak uluslararası sistemde yerini koruyor.

Bunu bütün İslami STK’lar iyi kavramalıdır. Bu toplum ancak İslam’ı referans alan HÜDA PAR’ın Kur’an ve Sünnet ışığında hazırladığı politikalarla huzura kavuşacaktır.

Bu arada Allah uğruna canlarını veren şehitlerimizin şehadetlerini tebrik ediyorum. İslam davası onların döktüğü kanların üzerinden yükselecek ve bir balyoz olup zulmü darmadağın edecektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.